Müminler için üç aylar, gafletten uyanmanın, kulluk bilinciyle arınmanın adıdır. Üç aylar Müminlerin, her yıl heyecanla gelişini beklediği nadide zaman dilimidir.
Üç aylar, ilahi rahmet ve mağfiretin varlık âlemini kuşattığı, müminlerin topluca ibadete yöneldiği aylardır.
Cenab-ı Allah’ın (cc) kulları için açtığı sonsuz lütuf kapılarının ilki Recep ayıdır. Bu ay Müminlerin, Cenâb-ı Hakk’a iman ve ilticalarının, Resûlüllah’a itaat ve muhabbetinin bir nişanesidir.
Recep ayında, iki mübarek gece inanan gönüllere misafir olur. Bunlardan biri Regaib gecesidir.
REGAİP NE DEMEKTİR?
Regaib, bütün istek ve arzularımızı Allah’ın rızasına bağlamaya çalışmak demektir. Bu gece, akıp giden hayatımızda asıl kazancımızın Rabbimize yönelmek, kulluk sözümüzü tutmak olduğunu bize öğretir.
Diğeri ise Sevgili Peygamberimizin (sas) ümmetine emaneti olan Mescid-i Aksa ile bütünleşen Miraç gecesidir. Miraç, maddi heveslerden manevi değerlere geçmeyi, fani olandan baki olana yücelmeyi bizlere hatırlatır.
Recep ayından sonra, ruhen ve bedenen Ramazan’a hazırlandığımız Şaban ayı karşılar bizi. Şaban’ın ortasında parlayan Berat gecesi, kederden ve ilahi cezadan kurtulmanın, af ve afiyete kavuşmanın Allah’a kullukta gizli olduğunu hatırlatır bize.
Üç ayların sonuncusu, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan onbir ayın sultanı Ramazan-ı şeriftir. Ramazan; oruç, Kur’ân, infak, zekât, arınma ve tefekkür ayıdır.
Ramazanın son günlerinde kadrini bilenler için bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihya ederiz. Ve nihayet Rabbimize itaatkâr bir kul olmanın mutluluğuyla bayrama erişiriz.
ÜÇ AYLARDA NELER YAPILMALIDIR
Müminler, Rabbimize gönülden bağlanmak, O’na hakkıyla ibadet etmek ve güzel ahlaka uygun bir hayat sürmek için üç ayları fırsat bilmelidir. Bu manevi iklimde hata ve günahlara içten tevbe edilmeli, varsa kötü alışkanlıklar terk edilmelidir.
Bu fırsat günlerinden Müminler, Hakktan ve hakikatten, iyiden ve güzelden yana yeni bir sayfa açmalı, mahzun gönüllere neşe ve sevinç taşımalıdır. “Ben” duygusundan sıyrılıp “Biz” olmanın şuuruna varmalı böylelikle dünyada ve ahirette huzura ermeyi ümit etmelidir.
Bu mübarek aylarda imkanlar ölçüsünde oruç tutulmalı, gece ibadetlerine ağırlık verilmeli ve bol bol Kur’an okuyup anlamı üzerine tefekkür ederek Allah’ın razı olacağı bir hayatı yaşamaya gayret edilmelidir.
Yine bu mübarek ayları bir eğitim imkanına çevirip, yeme içmeden uzak durarak tutulan oruçlar gibi, kötü alışkanlıklara karşı da oruçlu olmalı, yalan, dedikodu, gıybet ve faydasız boş sözlerden uzak durulmalıdır.
Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır.
Nitekim Hz. Peygamber (sas), Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259).
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamber’in (s.a.s.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79).
Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir