Allah dostlarından birine demişler:
-Üç aylara girdik efendim, hem de bu gece mübarek gecelerin ilki olan Regaib gecesidir.
Allah dostunun tepkisi enteresan:
-Bana ne üç aylardan ve Regaib gecesinden kardeşim, demiş.
Bu sözü ve heyecansız tavrıyla karşısındakilerin:
-Sizin gibi birisi neden böyle söyler efendim, demesine fırsat bırakmadan Allah dostu, sözlerini şöyle tamamlamış:
–Çünkü ben, her ayı üç aylar gibi, her geceyi mübarek geceler gibi yaşıyor ve değerlendiriyorum.
İşte hakikat budur kardeşlerim.
Allah velisi, daha doğrusu Allah delisi insanlara her gelen hızır ve her gece kadirdir.
Allah dostunun bu söz ve bu tavrından farklı ve değerli zaman ve mekânları inkâr anlamı çıkarmak yerine, bütün zaman ve mekânları değerli ve mübarek görme anlamını çıkarmak gerekir. Yalnız üç aylarda ve mübarek gecelerde değil, her ayda ve her gecede adam gibi yaşamak, ahlaklı yaşamak, mümince ve Müslümanca yaşamak gerekir. Müslüman’ın her an ve her yerde Allah’ın kendisini gördüğünü bilmesi, her zaman ve her yerde haramlardan ve günahlardan kaçma, farzlara yapışma helallerle yetinme gibi bir görevi olduğunu unutmaması gerekir.
Bunları yapan için bütün aylar üç aylar kadar, bütün geceler kadir gecesi kadar değerli olur, kâr üstüne kâr, derece üstüne derece getirir. Bunlara dikkat etmeyen Müslüman için de üç aylar ve mübarek geceler hiçbir şey yapamaz. Üstelik bu mübarek aylara, gün ve gecelere aldırmadığı için de bu bereketli zaman dilimleri onun derdine dert katar, günahını büyütür, esfel-i safiline yani aşağıların aşağısına düşmesine sebep olur.
Yine büyüklerden birine sormuşlar:
-Bayram ne zaman efendim?
Cevap enteresan ve enteresan olduğu kadar da gerçek:
-Rabbimin beni bağışladığı gün, cevabını vermiştir.
Allah’a dönüşümüzle, tevbe, istiğfar, ibadet ve dualarımızla kendimizi bağışlattığımız gün, bizim Ramazanımız, kadir gecemiz ve bayramımızdır. Bağışlanmadığımız Ramazan ayı, kadir gecesi ve bayramımız da bizim azabımız, kara günümüz ve kara bayramımızdır.
Onun için hadis-i şerifde: “Kim Ramazan ayına kavuşur da kendini affettiremezse, ana-babasına kavuşup ta, onlara hizmet ederek cenneti kazanamazsa, benim adım anıldığı zaman bana salat ve selam okumazsa onun burnu sürtülsün, ona yazıklar olsun.”[1][1] buyurulmuştur.
Erzurum’un manevi dinamiklerinden Alvarlı Efe ne güzel özetlemiş:
Mevlâ bizi
affede
Bayram
o bayram olur
Cürm ü
hatalar gide
Bayram
o bayram olur.
Bütün aylarınız üç aylar gibi, bütün gün ve geceleriniz mübarek gün ve geceler gibi olsun. Allah hepimize adalet ve istikamet üzere yaşamayı, mazlumların göz yaşlarını silmeyi, çaresizlerin derdine derman olmayı nasip eylesin. Sevdiklerimi, sevenlerimi ve bütün mazlumları, masumları Rabbimin hıfz ve himayesine emanet ediyorum benim güzel kardeşlerim.
[2][1] Bkz. Müslim, Birr, 9 (251); Tirmizî,
Daavat, 110 (3539)
Dr. Vehbi KARAKAŞ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi