Kutluk Özgüven
Bu güne kadar genelde UFO’lardan bahsedenlerin tatlı kaçıklar olduğunu varsayardık. Bunları dinler, olabilir de olmayabilir de diyerek konuyu değiştirirdik. Dindarlarımız bunların cinler olduğunu, Evrimcilerimiz ise uzaylıların kaçınılmaz olduğunu, yaşamın yaratılmadığının kanıtı olduğunu iddia ederdi. Etiler’de Bağdat Caddesi’nde sıkıntıdan İslam olmasın da ne olursa olsun diyerek bir din arayan rantiye kesimimiz arasında yayılan, kökeni tıpkı yine uzaycı Scientology gibi 1950’lerde Kaliforniya’da başlatılmış Aetherius Cemiyeti olan uzaylı tarikatları da vardı.
Bunlarda da diğer savaş sonrası Kaliforniya dinlerinde de, Türkiye üzerinde özel rol oynamış İngiliz istihbaratçısı ve zihin denetim uzmanı Alaister Crowley’in parmağı oldu. Şimdilerde Tempelhofgeselschaft gibi Alman Neo-Nazileri arasında yayılanları, Budist ve Hindu görünümlü olanları, klasik Rothschild ve Aileler karşıtı gruplarda etkin olanları da var. Bu tür tarikatlar, uzaylıların içimize girdiği ve DNA’mızı değiştirip yarı uzaylı insanlar yarattığı tarzı enteresan inançları, pek bir delil vermeden savunmaktaydı. Ancak şu günlerde bu konu tatlı kaçıklardan, psikolojik açılım peşindeki depresyondaki elitlerden, biz felsefe kulübüyüz diyen tuhaf gruplardan, insanları denetimine almaya çalışan din karşıtı kültlerden çıktı. Mayıs ayında konu Amerika’da ana gündem oldu.
Batı medyasında, özellikle de Amerika’da son aylarda giderek artan oranda UFO haberleri yayınlanmaya başlandı. Son birkaç aydır artan bu yavaş yavaş birinci haber olmaya ilerliyor. Gün geçmiyor ki pilotların, denizcilerin göklerde dolaşan insan dışı varlıklara ait olduğu iddia edilen araçlarla ilgili bilgiler medyaya servis edilmesin. Videolarda okyanus üstünden, uzay istasyonu yakınlarından, pilot kabinlerinden görüntüler ve konuşmalar paylaşılıyor. Eskilerinden farklı olarak şimdi bunlar Amerikan devletine bağlı askeri organlar tarafından televizyonlara veya İnternet medyasına sızdırılıyor. Bütün bu yayınlar önümüzdeki günlerde bir noktaya doğru sistemli ve organize biçimde ilerliyor.
UFO ya da tanımlanmayan uçan cisimler ilk kez İkinci Dünya Savaşı ardından görüntülenmeye başlandı. Bunlar için bir bölüm uzaylılar derken, bir bölüm de Nazi’lerin savaşa sokamadıkları bir teknolojinin Amerikalılar tarafından denenmesi olduklarını ileri sürdüler. Bunlar, nazilerin yerçekimini yenebilen cihazlar geliştirdiklerini ileri sürdü. Bunun Nikola Tesla sürümü de var. Hatta dünyaya çarpan ve Roswell tesisinde tutulan bazı uzaylıların teknolojisinin kopyalanıp Area 51 denen Nevada’daki bir gizli askeri üste denemeleri olduğunu iddia edenler bile son 50 yılda çokça oldu. 1950’li yıllardaki UFO görüntüleri tam o zamanki teknoloji tasarımlarına uygun, metal kaplaması üzerinde vidaları dahi görünen, o dönem filmlerini andıran çekimlerdi. Bunlar giderek daha gelişkin hale gelmeye başladı. Bu ay sürekli olarak denizden çıkıp denize dönen UFO görüntüleri paylaşılınca bu konuda Putin’in yeni deniz altı deniz üstü uçan silahları yorumları da eklendi.
Bunların üzerine Amerikan hükümeti Haziran ayı içinde bir büyük ifşaat yapacağını bildirdi. Bir bölüm UFO meraklısı buna UFO’ların sırrının artık açıklanacağı olarak bakmakta.
UFO konusunda en üst düzey meraklılardan ve bunların açığa çıkarılmasını isteyenlerden biri, eski ABD Senato Demokrat çoğunluk grubu başkanı Harry Reid oldu. Ülkee siyasetinde etkin yeri olmuş Reid’in bu konularda inceleme istemine hep set çekilmiş.
Devlet ifşaatı olacağı duyurulunca, Amerika’nın seçilince kurban kesilen ama sonra 15 Temmuz’u, YPG’yi üzerimize salan eski ABD başkanı Barak Hussein Obama da bir demeç vererek, UFO’lar konusundaki ifşaat ardından dinlerin çökeceği, yeni dinlerin çıkacağı ve uzaylılara karşı silahlanma gereği ortaya çıkacağı önerisinde bulundu. Aslında baklayı ağzından kaçırmış oldu.
Konuyu 30 senedir biliyorum. 1993 yılında Londra’da merak edip katıldığım Küresel Aldatma adlı konferansta, UFO’ların aslında eski bir teknolojiye dayalı olduğu, dünya derin devletinin insanlığı denetim altına almak ve korkutarak yönetmek için kurdukları bir taktik olduğunu, uzaylıların tehdidi altındayız denince küresel bir diktatörlüğün başlatılacağını iddia edenleri dinlemiştim. Bu konferansta bir pandeminin de toplumu kullanmak için yararlı olacağı, her ikisinin aynı anda yapılabileceğinden bahsedilmekteydi.
Bundan yedi yıl öncesinde de Sahte uzaylılar korkusuyla yeni bir dünya devletinin kurulması senaryosu, İngiliz çizgi roman yazarı Alan Moore’un, Time dergisi tarafından, Harp ve Sulh, İki Şehrin Hikayesi, Don Kişot gibi, romanlarla aynı değerde olarak gördüğü, dünyanın en iyi yüz romanından biri olarak seçilmiş 1986 yapımı Watchmen adlı çizgi romanda da ele alınıyordu. Derin devleti temsil eden bir süper kahraman sahte bir uzaylı istilası sayesinde dünya hükümeti kuruyordu. Çok sonra Zack Snyder’in yönettiği sinema sürümü, nedense bu senaryoyu değiştirmişti.
Bu ay içinde UFO ifşaatını ne olduğunu hep birlikte göreceğiz. Uzaylılar aramızda diyerek bir dünya devleti kurmaya mı çalışacaklar, başka bir konu mu?
İnsanlıkla oynanan, sözde elit müstekbirlerin, aptalca oyunları kullanarak bizi gütmeye çalıştıkları, ilginç bir çağdayız.