Bugün için Rusya ve Ukrayna arasında çok çetin ve acımasız bir savaş sürmektedir. Çok sayıda insan, kadınlar, çocuklar, genç, ihtiyar, binlerce masum insanlar göz göre göre öldürülmektedirler. Bütün dünya bunu seyretmekte ve hiç kimse bu olay karşısında herhangi bir şey yapmamaktadır.
Bu konuyu İslam dini açısından değerlendirmek istiyorum. Kur’an-ı Kerimin aşağıdaki ayette bildirdiğine göre bütün peygamberlerin gönderilmelerinin ana gayesi, tüm insanlar arasında adaletin sağlanmasıdır:
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ
“Muhakkak ki biz, peygamberlerimizi çok açık beyanlarla gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için de beraberlerinde kitabı ve mizanı/adalet ölçüsünü da indirdik.”[1][1]
Adalet konusunda, insanlar arasında herhangi bir ayırım söz konusu değildir. Adaletin dini yoktur, evrensel bir kavramdır. Her Cuma günü dünyanın her yerindeki Müslümanlar arasında okunan hutbenin sonunda aşağıdaki ayet okunmaktadır:
إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
“Kuşkusuz Allah, adaleti, iyiliği ve akrabalara yardımı emreder; ahlaksızlığı, kötülüğü ve haksızlığı yasaklar; ders alasınız diye size vaaz eder/öğüt verir.”[2][2] Bu ayet, günümüz Müslümanlarının en çok okuduğu, fakat en çok uzak olduğu ayettir.
Tüm peygamberlerin ve onlar vasıtasıyla gönderilen tüm ilahi kitapların ana hedefi, tüm insanların malını, canını, neslini/namusunu, dini inancını, aklını/fikir ve düşüncesini korumaktır.[3][3] Bu konuda insanlar arasında herhangi bir ayırım yapmadan herkesin maddi manevi değerlerini korumak gerekir. Burada yer verdiğimiz ve benzeri ayetlerde bildirildiğine göre bu görev, Yüce Allah tarafından Müslüman geçinen herkese yüklenmiş bulunmaktadır. Hucûrat suresinin 9’uncu ayetinde Yüce Allah inanan tüm insanlara, kavga eden/savaşan iki toplumun arasında barış sağlamayı emretmektedir. Barıştan yana tavır koymayan, barışı kabul etmeyen kesimi düzeltmek için her türlü şiddeti uygulamayı emretmektedir. Allah’ın bu emri, tüm Müslümanlara yöneliktir. Müslümanlar bu hususta Allah’ı dinleyerek aralarında birliği sağlasalardı, tüm dünyada barışı sağlayacaklardı. Allah onlara bu görevi vermiştir. Onlar bu konudaki görevlerini yerine getirselerdi, Allah onları muvaffak kılacaktı. Müslüman geçinenler bu konuda görevlerini yerine getirselerdi, aralarında birliği sağlasalardı, bugün Rusya Ukrayna savaşında masum insanların kanı akmazdı. Bunun sorumluluğunun, görevlerini yerine getirmeyen Müslümanlara ait olduğu kanaatindeyim.
Müslüman geçinenler, bu konuda görevlerini yerine getirmemektedirler. Bu adaleti kendi aralarında sağlamamaktadırlar. Kendi aralarındaki farklılıkları kabul etmemektedirler. Herkes, İslam’ı kendi egemenliği için sadece bir malzeme olarak kullanmaktadırlar. Ben hiç kimsenin inancını sorgulama hakkına sahip değilim, kimsenin inancını sorgulamıyorum. Ancak tüm insanların tabii hakları konusunda kendi aralarında adaleti sağlamayan, insanlar arasında ayırım yapan, insanları ötekileştiren, bu bizdendir, bu bizden değildir değip insanlar arasında ayırım yapan, farklılıkları kabul etmeyen kişileri, asla Müslüman olarak değerlendirmiyor ve bu benim Müslüman kardeşimdir diyemiyorum.
Müslüman geçinen cemaatçiler, tarikatçılar, İlahiyatçılar, fıkıhçı, hadisçi, tefsirci vesaire konularında Prof. Geçinenler, unutmayın: “Allah rabbülalemindir/tüm âlemlerin rabbidir!” İman, İslam, ümmet ve benzeri sloganları bırakın, gerçekçi olun! Tüm insanları insan olarak değerlendirin! Türk, Kürt, Arap; Alevi, Sünni, Ezidi, Ermeni ve benzeri ayırımları bırakın! Allah hepimizin Rabbidir.
Herkesin kendisini sorgulaması, İslam’ı sadece egemenliklerine/maddi manevi menfaatlerine bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesi, Allah’ın rızasını, emir ve yasaklarını her şeyin önünde tutması dileği ile!
Selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Prof. Dr. Nurettin Turgay
[4][1] el-Hadîd 57/25.
[5][2] en-Nahl 16/90.
[6][3] Ebû Hamid Muhammed b. Muhammed el-Gazzali, el-Mustasfa, Mısır 1937, I, 288: Ebû İshak İbrahim b. Musa eş-Şatıbi, el-Muvafekat fi Usuli’ş-Şeria, thk. Muhammed Hasaneyn Mahluf, Dâru’l-Fikr, Mısır 1975, II, 8 vd.; Seyfuddin el-Amidi, el-İhkam fi Usuli’l-Ahkâm, Mısır 1967, III, 252; Ebu Zehra, Kur’an Nizamı, trc. Ali Arslan, Ankara 1969, s. 61; Mustafa Baktır, İslam Hukukunda Zaruret Hali, Akçağ Yayınları, Ankara 1981, s. 177 vd.; Osman Eskicioğlu, İslam Hukuku Açısından Hukuk ve İnsan Hakları, Anadolu Matbaacılık, İzmir 1996, s. 280 vd.