Darbe ve direniş temalı On5Sıfır7 Film Haftası’nın onur konuğu birçok uluslararası ödül sahibi “For Sema” belgeselinin Suriyeli yönetmeni Waad Al Hatip’ti. 15 Temmuz’u sorduğumuz Al Hatip gözyaşlarını tutamadı ve şöyle konuştu: Ülkesi olmayan biri olarak 15 Temmuz’da yaşananlar benim için çok duygusaldı. O gün Türklerin ülkelerini ne kadar önemsediklerini gördük.
For Sema belgesel filminin yönetmeni Waad Al-Hatib, On5Sıfır7 Film Haftası Festivali’nin onur konuğu olarak iki kızı ve eşiyle birlikte Türkiye’ye geldi. Darbe, direniş ve özgürlük temalı filmlerin gösterildiği On5Sıfır7 Film Haftası’nın belki de en dikkat çekici filmlerinden biri olan belgesel, 2019’da Oscar Adayı’ydı. BAFTA, Avrupa Film Ödülleri, Uluslararası Emmy Ödülleri gibi çok sayıda ödül kazanan For Sema, Suriye’deki savaşın yol açtığı tahribatı bir annenin gözünden anlatıyor. Yönetmenliğini Suriyeli gazeteci ve aktivist Waad Hatib ile İngiliz yönetmen Edward Watts’ın paylaştığı belgesel, Waad’ın savaşın içinde cep telefonuyla çektiği görüntülerden oluşuyor. Kızı Sema için çektiği belgeselin gösterimini eşi ve iki kızıyla birlikte izleyen Waad’a biz de sorularımızı yönelttik.
GÖZYAŞLARINA HÂKİM OLAMADI
15 Temmuz’u sorduğumuzda ilk cümlesinden itibaren göz yaşlarına boğulan Waad, devleti olmayan birisi olarak o gece yaşananların onu ne kadar etkilediğini anlattı. Ağladığı için zaman zaman kesilen cümleleriyle etrafındakilere duygusal anlar yaşattı. Waad, “Ülkesi olmayan biri olarak 15 Temmuz’da yaşananlar benim için çok duygusaldı. O gün Türklerin ülkelerini ne kadar önemsediklerini gördük. Benim ülkemin ordusu kendi insanlarını öldürdü, gördüğüm şeyleri hala daha unutamıyorum. Ama 15 Temmuz’da Türkiye›de yaşayan ve farklı düşüncelere sahip insanlar birleşerek darbeye izin vermedi ve demokrasilerini korudu” diyerek içtenlikle yüreğini açtı.
HER ŞEY KIZI SEMA İÇİN
Waad’ın eşi şehirdeki birkaç doktordan biri, savaşta binlerce yaralı bakmış ve birçok kişinin ölümüne şahit olmuş. Şehir bombalanırken ve kuşatma altındayken de hayat devam ediyor ve birbirlerine aşık oluyorlar. Küçük bir mekanda gerçekleşen evlilik törenleri ve ardından yine birlikte kalmaya karar verip ülkeleri için mücadelelerinin gerçek görüntüleri var belgeselde. Ne oluyorsa kızı Sema doğduktan sonra oluyor. Bir anne olarak savaşın bambaşka korkularıyla tanışan Waad, kızı Sema için Halep boşalana kadar çekmeye devam ediyor.
BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOKTU
2011 ila 2016 yılları arasında Halep Üniversitesi’nde okurken önce cep telefonuyla daha sonra farklı kameralarla çekim yapmaya başlayan Waad, filmde 5 sene boyunda Halep’te işlenen suçları anlatıyor. Waad o yılları şu ifadelerle aktarıyor: “Tüm bu zorlu şartlar altında kızımı dünyaya getirdim ve anne oldum. Şehirde birçok katliam gerçekleşti ve biz de evimizi terk ederek ülkeden ayrılmak zorunda kaldık. Başka bir seçeneğimiz yoktu. Aslında Suriye’de olanlar sadece TV’de izlediğiniz şeyler değil. Çok daha fazlasına maruz kaldık, çok fazla mücadele ettik ama şehirden ayrılmak durumunda kaldık.”
IRKÇILIK HER YERDE VAR
Bu tür filmlerin sayısının artması gerektiğini düşünen Hatib, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz aslında ülkemizi terk etmek istemedik, orada kalmak için elimizden gelen her şeyi yaptık fakat daha fazla dayanamadık. Bu filmi izleyenler savaşta neler olduğunu ve Suriyelilerin ülkelerini neden terk ettiklerini anlayacak. Öte yandan dünyanın her yerinde ırkçılık var, bu sadece Türkiye’de olan bir şey değil.”
Oscar törenleri de dahil olmak üzere farklı ülkelerde birçok etkinlikte yer aldığını söyleyen Waad, burada olmanın bambaşka bir duygu olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Burada 3 buçuk milyondan fazla hayatta kalmaya çalışan Suriyeli göçmen var. Film, Türkiye’deki insanların, Suriyelilerin neden ülkelerini terk edip geldiklerini anlamaları açısından çok önemli.”
yenişafak.com