Bırakın felsefi, kelami, fıkhi, fikri tartışmalar yüzünden ayrışmayı, düşmanca davranmayı… Zira bu konularda kimse son sözü söylemedi, kıyamet gününe kadar da kimse son sözü söyleyemeyecek… Bu tartışmaların dine değil bize zararı var… Âdem’in babası var veya yok, kabir azabı hak veya değil, Adem’in cenneti yeryüzünde veya gökyüzünde ve daha nice konular… Öyle veya böyle ne fark eder, ne önemi var… Varsın birileri bu konuları yanlış bilsin, diğerleri doğru bilsin ne olacak? Yanlış bilen ile doğru bilenin hayatında ne etkisi var bu bilgilerin…
Bu konuları tartışmayın, konuşmayın, gündem yapmayın DEMİYORUM… Sadece bu meseleleri ayrışma, bölünme, çatışma malzemesi haline getirmeyin… Size sesleniyorum ey mensup olduğu görüşü veya aklına yatan fikri din bilenler, karşı tarafı dinsiz ilan edenler, din adına saldıranlar, kendilerini dinin bekçisi görenler! Herkes sizin gibi, hoca ve üstadlarınız gibi düşünmek zorunda mı?
Yapmayın be kardeşim! Bırakın insanlar farklı düşünebilsinler, bırakın insanlar bir görüşe, bir bilgiye hapsolmasınlar… Düşünen, eleştirel bakan, kafası çalışan insanlara deli, sapık, hain muamelesi yapanlar kendi geleceklerini kararttıklarının farkında değiller… Geçmişlerini, geleneklerini, üstadlarını, şeyhlerini, liderlerini sorgulamayanlar daha önce müşriklerin saplandıkları atalar bataklığına saplandıklarının farkındalar mı?
Ey dini kendine dert edinen kardeşim! Sen dini korumayı bırak ta ümmetin düştüğü hale bak… Sen ümmetin yaşadığı rezaleti gör de utan halinden… İdlib’e, Doğu Türkistan’a ümmet coğrafyasına bir bak bakalım hangi yanımız sağlam kalmış… Her günümüz biraz daha perişan… Allah aşkına aklını çıkar dipsiz, fikirsiz kuyudan… Ümmetin sorunu için kafa yor ve yorul… Ümmet hanesi için çalışanları kardeş bil…
Unutma! Düşmanın hedefi ne sen ne de benim… Düşmanın hedefi sadece din de değil… Düşmanın hedefi seni kuşatmak, imkânlarını kısmak, geleceğini kendi geleceklerine mahkûm etmek, kendi halklarının refahı için emeğini, alın terini, yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek, kurutmak…
Bugün ümmetin sorunu var olma, ayakta kalabilme, mevcudu muhafaza edebilme, birlik olabilme sorunudur… Ümmetin bugünkü sorununu mezhep sorununa indirgeyen beyinler bir canavara dönüşen teknolojinin önlemini alabiliyorlar mı? Teknolojik saldırılara karşı bizler bir güç oluşturabiliyor muyuz? Gelenek elden gidiyor feveranında bulunanlar örf ve adetleri neredeyse ortadan kaldıran global kültürün tahakkümüne karşı bir şey yapabiliyorlar mı? Zalimlerin içerdeki piyonlarına dur diyebiliyor muyuz? Yoksa fikirlere olan tahammülsüzlüklerden dolayı gücümüzü boşa harcayıp, kendimizi ve farklı düşünen kardeşlerimizi mi harcıyoruz?
Artık sorun başka ve farklı… Düşman artık eskisinden çok daha güçlü ve akıllı… Düşmanın bütün umudu seni bölmek, parçalamak, aramıza fitne tohumu ekmek, basit meselelerle bizleri oyalamak… Gel oyuna dahil ol, oyunun içindeki oyunu gör ve oyunu düşmanın başına geçir…
Kardeşim! Ümmetin sana ihtiyacı var harcama, harcatma kendini ve kardeşini… Seni fikir kavgasına sürükleyenleri bırak, ümmetin bedenindeki yaraları sarmaya bak… Öyle olursak şayet vallahi yağacak rahmet sağanak, sağanak…
Ağzınıza, dilinize ,yüreğinize, kaleminize sağlık hocam.