Bu yazımızda önemli ve hayatî bir hakikati, Kur’an projektörü altında netleştireceğiz. Cehalet, gaflet ve ihanet gibi münkeratın gölgelerine sığınılanamayacağını göreceğiz. Şimdi
Sorumluluğu, imanı düzeyinde olan, sözünün eri, nefsinin etkisinden Rabbinin emrine sığınan her kim olursa olsun, inandığını, kendine ispat için gelen ayeti, okumak yeterli!
Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, maruf ile emredersiniz, münkerden nehyedersiniz ve Allah’a iman ediyorsunuz. Eğer kitap ehli de iman etselerdi elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan mümin olanlar vardır, çoğu ise fâsıktır. (Ali İmran;3/110) Bu ayet, beyinleri zonklatacak, kalpleri titretecek ve “ben müslümanım” diyen nice insanı yalanlayıp utandıracak ayetlerden biridir. Burada İslam ümmeti tanıtılmaktadır. Özellikle insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin, “olmazsa olmaz” iki görevi dile getirilmektedir. Biri insanların çok muhtaç olduğu iyiliğin hâkim olması, diğeri ise çok zarar gördüğü kötülüğün giderilmesi görevleridir. Bu görevler ayni zamanda iman gereğidir.
O ümmet ki Kur’an gibi bir Kitabı elden ele, dilden dile, beldeden beldeye bir nesilden nesillere ulaştırdılar. Kalpleri Kur’an nuru ile buluşturdular. Gittikleri milletlere ilim, adalet, merhamet, huzur ve güven teminatı verdiler. İşte Rabbimizin; “insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” diyerek tanıttığı bu ümmettir. Cenabı Hak, ayette bu ümmetin teşekkülünü, yönetim tarzını ve sisteminin kuruluşunu belirtir; “İçinizden, insanları hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk lider kadro bulunsun. İşte, kurtuluşa erenler onlardır. (Ali İmran;3/104) Bu “lider kadro,” ehliyetiyle, liyakatiyle, ilmiyle, irfaniyle, dürüstlük ve adaletiyle temayüz etmiş seçkin insanlardan seçilerek göreve getirilir.
Onlar ki, haksız yere, ancak, “Rabbimiz Allah’tır”, demelerinden dolayı yurtlarından çıkarıldılar. Eğer insanların kimilerini kimileri ile Allah’ın defetmesi olmasa idi manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah’ın adı çok zikredilen mescitler elbette ki yıkılırdı. Fakat Allah kendi dinine yardım edenlere yardım eder. Allah mutlak Güçlüdür Azîzdir. O müminler, eğer kendilerini yeryüzünde iktidara getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder, fenalıktan menederler. İşlerin sonu elbette Allah’a dönüştür. (Hac:22/40,41)
Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur’an’ın muhakkak Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona içten mutmain olarak bağlansın. Allah, elbette iman edenleri, hidayete erdirir. (Hac:22/54) Bu açıklamalar birbirini takip eder.
Bu ümmet; Allaha ve ahiret gününe iman ederler, iyiliği emrederler, kötülükten menederler, hayır işlerinde de birbirleriyle yarış yapar koşuşurlar. İşte onlar dürüst doğru olan salihlerdir. (Ali İmran;3/114) Dikkat edilirse ayetlerdeki kelimeler, “ümmetlerin en hayırlısını” vitrinlemektedirler. Devamında Rabbimiz, geçmiş ümmetlerin arasında ilâhî hüküm ve vecibeleri yerine getirerek İslam ümmetinde sebat ettiklerini beyanı vardır.
Çok önemli ve hayatî hakikatleri sunan bu ayetler nice gerçeği dile getirirler; Kitap ehlinin hepsi birbirlerinin aynı değildirler. Onlardan dosdoğru İslâm dini üzere bulunan bir ümmet vardır ki, gece vakitleri Allah’ın ayetlerini okurlar ve onlar secdeye kapanırlar, namazı kılarlar. Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler ve kötülükten men ederler. Hayır, işlerinde de yarışırlar. Bu özellikleri taşıyanlar Allah katında dürüst olan salihlerdir. (Ali İmran;3/113,114) Şimdi burada bu kadar önemli ve hayatî hakikatler karşısında, sorumluların Allah’ın dini hakkında oturup düşünmeleri ve gerekmez mi?
Din tahsili görenler, cehalette zirve yapmışlar. Üretim ve ticaret yapanlar çılgınlaşmış, sınır tanımaz olmuşlar. Siyaset göz kamaştıracak kadar kirlenmiş, zibidileşmiş. Edep timsali olması gereken kadın kırk yıl hukuku olan kocasına “kes sesini” diyecek kadar çirkefleşmiş. Gençliği koflaşmış günlük aşk batağına batmış. Aile sarsıldıkça dağılmış, başörtülü şeytanlar Canavarlaşmış. Artık toplum tutunacak bir dal aramaya çıkmış! Onlar da altında toplanacak mukaddes bir çatı yoluna girmişler. Bu vasıfta olan muvahhid müminlere ne mutlu!
Tevhid sisteminde buluşarak gayrinden arınabilen müminler, Kur’an’a yönelirler.
İşte ümmetlerin en hayırlı olanları bunlar! Esselamualeykum
İLHAN ORAL