Genel yayın yönetmeni ya, bizim AHMET HAKAN da yazıyor. Okuyalım:
“Narin olayı, Şeyda polis cinayeti, Beyoğlu tacizi, kafa kesme vahşeti… Olaylar birbiri ardına geliyor.
-Biri bitmeden diğeri başlıyor. Her birinde toplum hop oturup hop kalkıyor.
– Sosyal medyada en vahşi, en kanlı görüntüler, sansürsüz biçimde yayılıyor.
– Bazı olaylarda infaz sistemindeki sorunlar nedeniyle güvensizlik endişesi daha da büyüyor.
– Hepsinden önemlisi: Bu zamana kadar pek alışık olunmayan türde caniliklere tanık olunuyor.
Bütün bunlardan çıkan sonuçlar şunlar:
Ahali endişeli. “Güvende değiliz” algısı yerleşmiş durumda. Panik var. Kadınlar biber gazı almaya yöneliyor. Sokakların kadınlar açısından tekinsizliğine inanç büyüyor…
Ama bunların bir anlamı olacağını sanmıyorum. Çünkü korku ve panik, topluma sirayet etmiş durumda.”
FULYA SOYBAŞ hanımefendi haklı olarak kaleme sarılmış:
“Türkiye’de gençler arasında hızla yükselen tehlikeli bir eğilimi “İnceller”i dün detayları ile yazmıştım. Bugün ise polis, Türkiye’yi ayağa kaldıran vahşi cinayetleri işleyen 19 yaşındaki Semih Çelik’in telefon ve bilgisayarında Discord başta DarkWeb, Telegram, Twitch gibi paylaşım grupları ile X-Facebook gibi sosyal medya hesapları üzerinden kadın düşmanlığından beslenen, feministler, göçmenler ve Yahudilerden nefret eden İncel gruplarla yazışmalarını tespit etti. Vahşice işlediği cinayetler sebebiyle ‘Katil Çelik’e açık şekilde övgüler düzen, “kadınlara ölüm!” nağraları atan gruplar ve kişiler takibe alındı. Ayrıca odasında bulunan kara kanatlı Lucifer figürü, kurukafa Meryem ve İsa ikonası ve detaylı çizimler sebebiyle Çelik’in “şeytana tapan” bir satanist olduğu iddiası da var.”
Oda insanlık onuruyla, “Şiddete ve ruhsal hastalıklara karşı acil eylem planı şart” başlıklı yazısında soruyor:
“Öldürülen kadın, tecavüze, istismara ve şiddete uğrayan kadın ve çocukların sayısı ise aldı başını gidiyor. Sorunun bir kadın ve çocuklar boyutu var, bir de genel olarak insan ilişkilerinde artan gerginlik, tahammülsüzlük ve ruhsal hastalıklardan kaynaklanan boyutu var. Hepimizin aklında aynı soru: “Ne oluyor? Bu topluma, bize ne oluyor?”
Yazılar tamam da, biçilen şer hasat ediliyor. Yani başta Hürriyet tarafında nolmak üzere ekilen şer tohumların sonuçları alınıyor.
Siz münafıkça hazırlanan Ramazan sayfaları hariç Hürriyet’in hayır-erdem ektiğini gördünüz mü? Mesela:
Allah’a, Ölüm ötesine, İlahi sorgulamaya, Cennet ve Cehennem’e iman gibi konuların işlendiğine tanık oldunuz mu?
Hürriyet’te zulümden, hasetten, bencillikten, üryanlıktan ve evlilik dışı ilişki olan zinanın yasaklığı yani haramlığından söz edildiğini duydunuz mu?
Hüriyet’te Allah’a iman çizgisinde insanın yüceliğinin, adalet, merhamet, af , sevgi ve sabır gibi kutsal değerlerin işlendiğini işiten bilen var m?
Ahmet Hakan’a göre Ali Yerlikaya’ya büyük iş düşüyormuş, acil önlemler alınmalıymış…ve benzeri ruhsuz tepkiler. Mademki yüzeysel önlemlerle sonuç alınabiliyor Hürriyet, Kanal D ve CNN ne güne duruyor. Bunların görevi yazıları, haberleri ve dizileri ile körpe ruhları karartmak mıdır?
Mesele insan doğasıyla uyumlu İslami iman ve yaşam kurallarına dayalı ciddi bir eğitimdir. Bu eğitim ancak bütün ilim dalları ile ilişki kurularak verilebilir. Anlamı öğretilmeden ezberletilen Kur’ân sureleriyle de verilemez.
Allah yardımcımız olsun.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-