islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Uzun Ömürlü Olmak Manevî Yönden Avantajlı mıdır?

Uzun Ömürlü Olmak Manevî Yönden Avantajlı mıdır?
23 Ağustos 2019 12:46
A+
A-

II. Abdülhamit Döneminde Dünyaya Gelen Fatma Bingöl 119 Yaşına Ulaştı

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde oturan ve 3 padişah ile 12 Cumhurbaşkanı dönemine tanıklık eden 119 yaşındaki Fatma Bingöl‘ün doğum gününü Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Mehmet Kanar, yaptığı sürpriz ziyaretle kutladı. 119 yaşındaki kadın belediye başkanının çiçeklerle doğum gününü kutladığını görünce duygu dolu anlar yaşadı.

Selanik’te Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit döneminde 1900’de dünyaya gelen Bingöl, çocuk yaşlarda ailesiyle Karacabey ilçesine göç etti. Daha sonra Mustafakemalpaşa’ya bağlı kırsal Kumkadı Mahallesi’ne gelin olarak giden Bingöl, burada 6 çocuk ve 17 torun sahibi oldu. Çocuklarından dördünü kaybeden, eşi de 20 yıl önce vefat eden Bingöl, 80 yaşındaki kızıyla hayatını devam ettiriyor. 119 yaşındaki asırlık nineyle en küçük torunu arasında 113 yaş fark var.

Uzun Ömürlü Olmak Manevî Yönden Avantajlı mıdır?

Sonsuz hayatın tadını çıkartmak arzusu, insanlık tarihi kadar eskidir. Mitolojik efsanelerde yaşlılığı geciktiren veya gençleştiren ve hatta mutluluk içinde ölümsüz bir hayat sunan sırlı ve gizemli bir bitki, taş veya suyun varlığından bahseder. Sonsuz hayatın sırrını ortaya çıkartmak, uzun ömürlü olmak ve mümkünse hiç ölmemek ve daima genç ve sağlıklı kalmak, belki de bugün de insanların en çok arzuladığı bir idealdir. Şimdiye kadar ne bir hekim, ne bir simyager, ne bir filozof, ne de bir şaman, ölümsüzlük iksirini bulabildi. Bulamadı ama ortalama ömrün üzerinde bir hayatı geride bırakmış ve halen ölmemiş olan ileri yaşlılar, her zaman insanların dikkatini çekmiştir. Nasıl oluyor da bazı insanlar, bu kadar uzun ömürlü olabiliyor? Gerçekten uzun bir ömür yaşamak arzu edilmeli midir? Yoksa bahşedilen ömürden bağımsız olarak sağlıklı içinde bir hayata mı talip olalım?

Ecelimizin ne zaman geleceğini bizler takdir edemeyiz. Ama yaşadığımız müddetçe sağlımıza önem verebiliriz. Ve sağlık içinde ileri bir yaşlılık, ölümsüzlüğü ortadan kaldıramaz ama diğer insanlara göre hayatî bir avantaj sağlamaktadır. Peki, sağlık ve refah içinde de olsak kronolojik olarak geride herkesten daha çok yıllar bırakmak, yaşlanan insan için gerçekten avantajlı mıdır? Belki dünyevî yönden en yaşlı insanımız, diğerlerine göre hayatın tatlı acı taraflarını daha çok yaşamış olabilir. Peki, İslâm’a göre bu bir avantaj mıdır?

İslâm, Uzun Ömür ve Ölümsüzlük Konusuna Nasıl Bakar?

İslâm, diğer Bâtıl din ve felsefik inanışlardan farklı olarak ileri yaşlılığı, uzun ömrü ve ölümsüzlüğü dünyevî, maddî, biyolojik ve sıhhî yönden baktığı gibi uhrevî, manevî ve metafizik boyutlarıyla da ele almaktadır. İslâm, ölümsüzlük inanışına fıtrî temellere dayandırarak bakar ve ölümü mutlak bir SON olarak değerlendirmez, tam aksine ölümü, sadece dünya hayatının bir sonu ama ebedî hayatın yani ölümsüzlüğün bir başlangıcı olarak görür.

Hangi yaşta ölürse ölsün, bir Müslümanın ölümü, Allah’ın iradesi ile gerçekleşmekte ve ölüm ile birlikte teslim ettiği ruh sayesinde beden kafesinden kurtulur ve sonsuzluk âleminde Rabbine kavuşur. Bu yönüyle ölüm, hayatın devamı için yeni bir başlangıç ve yeni bir doğuştur. İmanlı insan/ruh, yani Müslüman, ölümden sonra fıtraten çok arzu edilen SONSUZLUĞUN tadını, keyfini ahirette/cennette tam anlamıyla çıkarır.

Bir Mümin için ölüm, yokluk değildir, onun için şuurlu bir Müslüman, ölümden korkmaz sadece Rabbine kavuşamama endişesine dayalı bir korku yaşayabilir. Ama tam da özlem yüklü sevgiye dayanan bu korku, onu Rabbine kavuşturacak en büyük duygudur. Sevgi ve vuslat arzusu, karşılıklıdır. O halde âlemlerin Rabbi olan Allah, Kendisine kulluk görevini ifa etmiş insana kavuşmayı, herkesten daha çok talep etmektedir. İşte ÖLÜMSÜZLÜK SIRRI olarak bilinen “Abu Hayat” (Hayat Suyu), ruhunu iman ile teslim eden müminler için vardır.

Bu sırrı kavrayamamış insanlar da öldükten sonra gayri ihtiyari olarak ölümsüzlüğün tadına varacaktır. Ama bu tat, dünyada manen ölü olarak yaşadıkları için, cehennem tadında acı olacaktır. İşte iman hakikatine kör olup da dünyadayken ölümsüzlüğü çok arzulayan böyle kişiler, belki de ahirette/cehennemde “keşke böyle acılar içinde ölümsüz bir hayat yaşamaktansa toprak olsaydık daha iyi olurdu” diyecekler.

Ezcümle

Umarım bu açıklamalardan sonra uzun ömürlü olmanın manevî bir avantaj olup olmadığı da az çok ortaya çıkmıştır. En somut ve en akıllı ölümsüzlük iksiri, az veya çok yaşamaktan ziyade, yaşadığımız sürece iman ekseninde, kulluk şuuruyla, akli selimce hayırlı amellerde bulunmakta olsa gerek. O halde dünya sahnesinde bulunan bizler, hayırlı ise hayırlı uzun ömür istemeliyiz bizi yaratan Rabbimizden. Hayır; sağlık, akıl, bilinç ve bereket gibi insanlık için çok fayda veren unsurlar ihtiva eden zengin bir kavramdır.

Hayırlı olmayan uzun bir ömür yaşamaktansa hayırlısı ile kısa fakat Allah’ın razı olacağı bir ömür yaşamak daha isabetli olsa gerek. Ömrümüzü, mutlak anlamda tayin eden O’dur. Yeter ki bizler, yaşadığımız sürece O’na kulluk görevimizi layıkıyla yerine getirelim. Yıllarımıza manevî kazanımlar ekledikçe ölümden sonra da uhrevî ölümsüzlük yolculuğunda Allah’a tezce kavuşmanın avantajını o nispette elde edeceğiz. Biizinillah.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.