“Varoş” Macarca “Varos” kelimesinden doğmuş bir kavramdır. Tarih ve askerlik biliminde “Bir kalenin dışında kalan bölgelere verilen ad…”Günümüzde, bir şehrin dış mahallelerini anlatan bir sözcüktür.
25 Aralık 2017 günü, 12 günlük bir “Şanlıurfa”seyahatine çıktım. Şanlıurfa Birlik Vakfı ve Milli Türk Talebe Birliğinin müşterek programları içinde dört konferans, iki sohbet toplantısında konuştum. Şanlıurfa’nın o meşhur geleneksel misafirperverliğini ve samimiyetini en derin takdir ve şükran duyguları ile yâd ediyorum.
Şanlıurfa, güneydoğu sınırlarımızda Hatay, Gaziantep, Mardin ve Hakkari gibi bir “Serhat şehri” olmak şerefini ve gururunu yaşıyor. Bugünlerde Türkiye’mizin son derece haklı, meşru, zaruri “sınır bölgeleri operasyonları”nda, bu güzel şehirlerimizin stratejik konumları, kat be kat artmıştır.
Şanlıurfa, müthiş bir gelişme çığırında yükseliyor. Şehir ana iskeletini nisbeten korurken, burada “kentsel dönüşüm”ün hızını takipte zorlanıyoruz. Katırdağı ve Karaköprü bölgesi başta olmak üzere, dört bir yöne yayılırken göklere yükselen apartmanlar, kat sayılarında âdetâ yarışıyorlar. Son derece lüks yapıların mimâri farklılıkları da ayrı bir yarış içinde… Dâirelerin satış bedellerinin 1 trilyon’un üstüne çıktığını da yazmalıyım.
Türkiye’min her şehrini, her ilçesini ve hatta her köyünü imkânlar ölçüsünde “yaşanabilir bir belde” hâline dönüştürmek gayretindeki tüm bakanlıkları, belediyeleri ve özel yatırımcıları tebrik ve teşvik etmek gerekir. Bütün illerde ve yerleşim merkezlerinde bu devasa dönüşümü izlerken, galiba, “varoşlar”ın durumlarını gözden kaçırıyoruz.
Kent merkezleri bir insan vücudunda, tüm hücrelere kan pompalayan “kalb-yürek”gibidir. Sağlıklı ve ritmik bir şekilde pompalanan kanın tüm vücuda gittiğini zannederken, bu hayatî sıvının sâdece yürek çevresine dağıldığını tesbit etmişsek, burada çok ciddi damar tıkanıklığı sebebiyle ölümcül tıbbî bir risk var demektir. Kentleri kuşatan “varoşlar”,kendi merkezleri kadar (hatta belki de daha fazla) yatırım projeleriyle maddi ve yoğun olarak mânevî, kültürel, ahlakî desteklerle müsbet (pozitif) dönüşüm ihtiyacındadırlar.
Bir meyve ağacında, kökler kent merkezleri gibidir. Dallardaki meyveler ise “varoşlar”ı temsil eder. Bitki suyu, rahatça dallara ve meyvelere erişebiliyorsa o ağaçtan en kaliteli meyveleri devşiririz.
Kent merkezleri, idari talimatta “merkezi idareler”gibidirler. “Varoşlar”ise “mahalli idareler”konumundadırlar. Maddeten ve mânen gelişmiş “varoşlar”, sağlıklı kentleşmenin güzelliklerini yansıtırlar.
Şanlıurfa örneğine dikkat edersek, meselâ Yenişehir, Bahçelievler, Karaköprü gibi alanlarda İstanbul’u, Ankara’yı kıskandıracak bir imar ve mimari yükselişine karşı meselâ Eyûbiye, Süleymaniye gibi semtlerin çok ihmal edildiğini görüyoruz. Bu semtlerdeki okullarda okuyan gençlerin özel bir ilgi ile “ihmal edilmişlik duygusu”ndan kurtarılmaları şarttır. Bunun için, mahalli belediyelere çok iş düşüyor. “Varoşları Kalkındırma Projeleri”ile yoğun ve hızlı bir sürece girilmelidir. Seçim, oy, rant ve ihâle kaygılarından arınmış bir “merhamet ve hizmet”duygusu ile yola çıkılmalıdır.
Şanlıurfa, ismindeki “Peygamberler Şehri”vasıf ve rûhâniyetini kaybederse, “Nemrûdî bir çile kenti”ne dönüşebilir. Terör’ün zehirli “lârvalar”ı, bataklığın rutubetinde “prematüre (erken doğum)”hayal ve hevesine kapılabilirler. Kent’de korkunç boyutlara eriştiği söylenilen “tefecilik-fâizcilik” hiç ummadığınız, beklemediğiniz kişiler tarafından icrâ ediliyorsa, gayr-i insanî ve gayr-i ahlâkî ilişkiler, lağım suları gibi görünmeden akıyorsa, Hazret-i İbrahim (a.s) in, Hazret-i Eyüp Peygamberin (a.s) çileli imtihanlarıyla taçlanan tavhid mücâdelelerinin yerini altın, servet, şan, döviz, kat-yat yarışı almakta ise, ihyâ edilmiş kent merkezlerine karşı, ihmal edilmiş “varoşlar”,gelir dengesizlikleri içinde ise, bu tablo, hepimizin özlediği“kardeşçe mutlu yaşamak”arzu, hedef ve niyetimizi engeller. Bu uyarılarıma lütfen dikkat…
Şanlıurfa’da Osmanlı kültür ve medeniyeti’nin çok asil örneklerini yaşamakta olan muhterem âilelerimize en derin muhabbet ve hürmetlerimi sunuyorum. Emsalsiz misafirperverliklerini, edeb ve terbiye örneği davranışlarını, tevâzu ve zarâfetlerini, samimiyet göstergesi dinî hayatlarını, yanık hoyrat ve türkülerini, geçmişten günümüze taşıdıkları erdemli hâtıralarını ve bilhassa bu asâlet özelliklerini genç kızlarına ve delikanlı oğullarına nakşetmekteki başarılarını tebrik, takdir ve şükranla yâd ediyorum.
Şanlıurfa’yı bir örnek olarak yazdım.
“Varoşlar’a Dikkat!” derken aslında tüm şehirlerimizi, ilçelerimizi, belde ve köylerimizi bu milli mes’ele çerçevesi içinde düşündüm. Dert aynı… Derman aynı… Nice güzel ve mutlu günlere kavuşmak duâsıyla selâm ve sevgiler…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi