Bazen duygularınızı ifade etmede zorlanırsınız ya…
İşte tam da o moddayım…
Haykırmak istersiniz dünyaya da güçsüz kalırsınız ya…
Kendinizi güçsüz ve bitkin hissedersiniz…
Tam da ümitsizliğe düşeceğiniz anda ayetler yetişir imdadınıza…
“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” (A’li İmran 139)ayeti ve iman duygusu sizi tekrar hareketlendirir…
O duygu sizi bir çok düşünceye sevk ediverir… Dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanlara yapılan zulüm ve katliamların acısı çöker yüreğinize…
Bebeklerin ağlamaları, çocukların feryatları, annelerin gözyaşları, babaların çaresizliği….
Ve yine düşünürsünüz…
Ne yapabilirim diye…
“Ben bu zulmü ve alçaklığı nasıl durdurabilirim?” diye…
Zira artık, kalben buğz etme ve dil ile uyarma aşaması çoktan geçmiştir…
Geçen zaman içinde, kalbinizin derinliklerinden gelen buğz etme duygusu artık sizi tatmin etmiyordur.
Bir şeyler yapamamanın çaresizliği içinde, önünüzde ki klavye de bulunan tuşlardan çıkan kelimeler kifayet etmiyordur artık duygularınızı anlatmaya…
Sözün bittiği kelimelerin tükendiği anda…
Tekrar düşünürsünüz…
Ve…
Kıbrıs Barış Harekatının 50. yıldönümünde, gösteri için Akdeniz’e açılan elli geminin, neden Gazze önüne gitmediğini ya da gidemediğini düşünürsünüz…
Sorgularsınız kendi kendinize…
Ve şu ayeti kerime düşüverir benliğinize…
“Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine ‘düşmanlar sizin için toplandı, onlardan korkun’ dediklerinde, imanları ziyadeleşip şöyle dediler: Hasbünallah ve nime’l-vekil (Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.)”
ŞABAN DOĞAN
MİRATHABER.COM