HAC İBÂDETLERİNDE SIRA TAKİBİ
Sakınca Yok
Yoğun geçen Zilhicce’nin bu onuncu günü, Hz. Peygamber’e pek çok da soru yöneltiliyordu. Örneğin; Peygamberimizin büyük şeytan sembolünü taşlama, kurban kesme, tıraş olma ve tavâf yapma şeklinde sıra takibi yaparak örneklendirdiği hac görevlerini, sıra değişikliği yaparak uygulayan kişiler tarafından ne yapmaları gerektiği soruldu. Hz. Peygamber, Sa’y’i tavâftan önce yapmak dâhil sıra değişikliği ile ilgili her soruya şöylece cevap verdi:
-Sakınca yok/zorluk yok, sakınca yok. (Yaptığınız gibi de yapılabilir.) Ancak sakıncalı olan, Haksız olarak bir Müslümanın arkasından onun şahsiyetini yaralayıcı, aşağılayıcı söz söyleyen kişinin yaptığıdır. Sakıncalı olan ve yıkıma uğratan budur. [72]
Allah’ın Resûlü, Minâ’ya döndüğünde onu görmek ve dinlemek isteyenler çevresini kuşatarak ona yaklaşmaya çalışıyor ve yüzünü gördüklerinde de şöyle diyorlardı:
-İşte mübarek yüzlü Peygamber…
(Yöneltilen bir soru sebebiyle olacak o gün) Hz. Peygamber, Allah’ın, ihtiyarlık dışında her hastalık için şifa aracı olacak bir madde yarattığını açıkladı.
Ayrıca, “Canlarınız, mallarınız ve şahsiyetinizi oluşturan değerleriniz dokunulmazdır,” buyurdu.
“Müslümanın Müslümanı iteklemesinin bile haram kılındığını ” duyurdu. Ardından da şöylece tanımlamalarda bulundu:
–Müslüman, insanların dilinden ve elinden zarar görmedikleri, güvencede oldukları kişidir.
Muhacir, küçük ve büyük günahları terk eden, mücâhid ise Allah’a itâat yolunda nefsini yönlendirmeye çalışan kişidir.
MİNÂ GECELERİ VE TAŞLAMA
Hz. Peygamber, Cumartesi günü Hac tavâfını yaparak döndü Minâ’da gününü tamamladı ve orada geceledi. Geceleriyle birlikte Pazar ve Pazartesi günleriyle Salı gününü de Minâ’da geçirdi.
Bu günler Minâ günleridir, farz namazların ardından tekbîr getirme günleridir. Ayrıca bu üç günün her birinde zevalden; güneş tepe noktasını aşarak batıya yöneldikten sonra şeytan sembolleri olan cemrelerin her birine yedişer taş atılır.
Hz. Peygamber yaya olarak geldiği taşlamaya, Minâ Mescidi’ni takîb eden Küçük Şeytan sembolünü taşlamayla başladı ve orada uzunca duâ etti. Sonra Orta şeytan sembolünü taşladı, orada da aynı şekilde duâda bulundu. Büyük şeytan sembolü olan Cemre-i Akabe’yi taşlayınca, orada durup duâ etmedi. Her bir taşlamada da tekbîr getirdi.[73]
PEYGAMBERİMİZDEN ÖĞÜTLER
Başkasının Suçundan Kimseye Ceza Verilemez
Kurban kesim günlerinin ikincisi olan Pazar günü Hz. Peygamber bir hitabede daha bulundu. Pazartesi günü de hitab buyurduğu rivâyet edilmektedir. Bu hitabelerinde akraba haklarının gözetilmesini, onlara yardımcı olunmasını şöylece öğütledi:
-Annene, babana, kız kardeşine, kardeşine, sonra da yakınlık derecelerine göre diğer akraba fertlerine iyilikte bulun. (Yardım ederek, ziyarette bulunarak, Hakk’a/güzelliklere çağırarak onlara karşı akrabalık görevlerini yap.)[74]
Selem b. Kays’ın anlatımına göre büyük günahlardan kaçınılması ile ilgili olarak da şöylece uyarıda bulundu:
– Hiç bir varlığı Allah’a ortak koşmayın. İşlediği cinayetin yargı ile verilecek cezası dışında Allah’ın dokunulmaz kıldığı hiç bir cana kıymayın. Zina yapmayın ve de çalmayın.
-Şu gerçeği de çok iyi bilin: Hiç bir kişi bir başkasının işlediği suçtan ötürü sorumlu tutulup cezalandırılamaz.[75]
O, bir öğütlerinde de şu gerçeği açıkladı:
MİNÂ GECELERİ
Minâ Geceleri İçin Görevlilere İzin Verildi
Amcası Abbas, Peygamberimizden su çekimi ve dağıtımı ile ilgili işleri sebebiyle Minâ gecelerini de Mekke’de geçirmesine müsâade buyrulmasını istedi. Minâ günleri için ona izin verdi. Onun gibi kendilerine özgü görevleri olan kişiler ve çobanlara da izin verdi. Onlara bir gün taşlayıp bir gün taşlamama ruhsatını da tanıdı.[77]
Minâ’dan Ayrılış
Tekbîr günlerinin sonuncusu ve Minâ’dan dönüş günü olan on üç Zilhicce Salı günü güneş tepe noktasını aşarak batıya yöneldikten sonra Hz. Peygamber Minâ’dan ayrıldı. Mekke’deki ilk konaklama yeri olan Ebtah’a indi, kendisi için kurulan çadıra yerleşti. O günün öğle, ikindi akşam ve yatsı namazlarını orada kıldı.[78]
VEDÂ TAVÂFI
Vedâ tavâfını sabah namazından önce yaptı
Allah’ın Resûlü Salı günü akşamı olan on dört Zilhicce gecesi akşam ve yatsı namazlarını kıldıktan/kıldırdıktan sonra bir süre uyudu. Aynı gece kalktı, Mescid-i Harama’a geldi, sabah namazından önce seher vaktinde Vedâ (ayrılış) tavâfını yaptı.[79]
İnsanları, Mekke’den ayrılmadan önce yapacakları son işin vedâ tavâfı olması için uyardı. Ama âdetli kadınlardan vedâ tavâfının düşeceğini de bildirdi.[80]
Hz. Âişe’nin arzusunu gerçekleştirdi
Bu arada; dönüş günü temizlik dönemi içinde bulunan Hz. Âişe umre yapmak istedi. Hz. Peygamber, ona, yaptığı Hac tavâfının, âdeti sebebiyle hacca dönüştürmek zorunda kaldığı umresi için de yeterli olduğunu; söyledi. Ancak o, Mekke’ye giriş günlerinde tavâf yapamadığını beyanla umre yapmakta ısrar gösterdi. Bu arzusu üzerine Hz. Peygamber, ona Ten’im’de ihramlanarak umre yapma izni verdi .[81]
Son hac görevi olan Vedâ tavâfını yaptıktan sonra Peygamberimiz Medîne’ye dönüş emrini verdi.
Vedâ Haccı, Peygamberimizin yakın çevresindeki sahâbileri ve hacca katılan Müslümanlar için tam bir öğretim ve eğitim oldu. Hayatı yönlendiren Kur’ân âyetleri okunup incelendi. İnsana saygının gereği kavrandı. İslam kardeşliği ve yardımlaşmanın örnekleri yaşandı. Kalpler kazanıldı. Geleceğe ilişkin ümitler pekişti. Cennet’e yol açıldı.
MEDÎNE’YE DÖNÜŞ
Allah’ın Resûlü Mekke’de hac için tam 10 gün kaldı
Hz. Peygamber’in Zülhicce’nin 4. Pazar günü girip 14 Zilhicce Çarşamba günü çıktığı Mekke’deki ikameti, on gün sürmüştür; Minâ’ya ve Arafat’a çıkışlarıyla, Arafat-Müzdelife-Minâ ve Ebtah çizgisini izleyen dönüşleri dâhil tam 10 gün sürmüştür.[82]
Bu on gün içinde Peygamberimiz umre, hac ve vedâ tavâfları olmak üzere yalnızca üç tavâf yaptı. Kâbe’yi içine alan Mescid-i Haram’da kıldığı namazlar da yaklaşık olarak beştir.
Allâh’ın Resûlü Küda’yı izleyerek Mekke’den çıktı. Dönüş yolunda Hac kurbanlarının etlerinden yenildi. 17-18 Zilhicce’de Ğadir Hum’da konaklandı.
Medîne’ye dönüşünde Zulhuleyfe’de bir gece kaldı.
Rabbine şükranlarını sundu
Medîne’ye gündüz vakti girdi. Medîne’yi gördüğünde ise üç defa tekbir getirdi. Rabbine şükranları ve hamdini de şöyle sundu:
“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, birdir, ortağı da yoktur. Varlıklar yalnızca O’nundur, övgüler de sadece O’nadır. O, her şeye güç yetiricidir.
O’na dönücüler, tevbe edicileriz, O’na ibâdet edici ve secdeye varıcılarız. Ancak ve ancak da Rabbimiz olan O’na hamdedicileriz.
Allâh va’dini yerine getirdi. Elçisi Muhammed’e yardım etti ve Elçisinin düşmanlarını biricik kudretiyle mağlubiyete uğrattı.[83]
Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed Veda Haccı’nın Arefe Günü’nden yakla- şık seksen bir (81) gün sonra Medîne’de ebedî âleme irtihal etti.
Rabbimizin emri gereği O’na salât ve selam ederiz.
Rabbimizin ona, bize şefâat etme izni vermesini diler ve sözü onun haccın önemini dile geteren bir hadisi ile bitiririm:
–Bir müslüman görülür bir yoksulluk, engelleyici bir hastalık ve zalim bir yöne- tici ve yönetim baskısı olmaksızın İslâm Dini’nin farz kıldığı haccı yapmadan ölürse o, iki ölüm halinden biri üzerinde dilerse Yahûdi, isterse Hıristiyan olarak ölsün (fark yoktur.)[84]
Haccı görev kılan Mevlâ’mızın mü’min kardeşlerimizi de O’nun bu Vedâ Haccı’nın mânevî ışıkları altında coşku dolu, kabul olunur hac yapmaya muvaffak kılmasını dileriz.
MUHTEREM OKUYUCUMUZ/DİNLEYİCİMİZ!
İzleyip okuduğunuz bu özet eserimizde biz ana hatlarıyla bir sunum yaptık. Hac görevlerinin Kur’ânî delilleri, anlamları, yorumları ve Hac’la ilgili ayrıntılar için Ali Rıza Demircan hocamızın yazdığı “Hac ve Umre Yüce Yüceliğe Çağrıdır” isimli 440 sayfalık kitabının okunmasını öneririz.