Evet her yaratılan tertemiz FITRAT üzere akıl, irade ve vicdan ile donatılmıştır.
“(Ey insan!) Sen varlığını, Allah’ın insanın özüne yaratılıştan nakşettiği FITRAT’a çevir. Allah’ın bu yaratması (yani kanun ve değerleri) değiştirilemez. (Çünkü fıtrat değerlerine aykırılık, felaketlere yol açacaktır.) Dimdik ayakta duran bu değerler dini, işte bu fıtrat dinidir. Fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezden gelirler.”(Rûm,30/30)
Sevgili peygamberimiz de “ Her doğan tertemiz yaratılış fıtratı üzere doğar.”(Sünen,Ebû Davud,7/97,hn.4714) buyurarak her insanın insaf, merhamet ve vicdan üzere saf ve temiz fıtrat ile var edildiğini hatırlatır bizlere nezaketle.
Peki bu gerçeği ve temizliği insanlık niye ıskaladı? “Aklımı seveyim!” diyen insanoğlu bu ilahi kökenli gerçek değerler dinini ve fıtratını maalesef kendi ürünü olan sözde din kültürü ile, ideolojisi ile ve düşünsel verileri ile takas etmiştir maalesef. Oysa rant ve çıkar için ZULME, ŞİDDETE, SOYKIRIMA BAHANE YAPILAN HER DİN, HER KÜLTÜR, HER DÜŞÜNCE VE İDEOLOJİ ŞEYTANÎLİKTİR. Buna tevessül edenler de şeytanlaşmış yeryüzü şeytanlarıdır.
Peki Netanyahu ne diyor? Sözde eski ahit/Tevrat’ın Sam babı, 15-31 ayetlerini, Gazze zulmü için ültimatom yaparak; “Hemen gidin! Ameleklere/bizden olmayanlara saldırın, sahip oldukları her şeyi yerle bir edin. Onları bağışlamayın, merhamet etmeyin, erkekleri, kadınları, çocukları, hatta memedeki bebekleri, sığırları ve koyunları, develeri ve eşekleri öldürün! öldürün! öldürün!” diyor. İşte Gazze’ye bu dinsel ön yargı ile ölüm yağdıranlar insan olamaz; barbarlaşmış, şeytanlaşmış, insansı şeytanlardır.
Şu anda dünyada 316 farklı tevrat var. Hangisi Orjinal ilahi kökenli ve Hazreti Musa’ya verilen Tevrat’tır? Hiçbiri, çünkü sözde ilk tevrat, hz. Musa’dan 500 yıl sonra yazılmış ve yazılmaya devam etmiştir.
Kaldıki yaratıp yaşatan, kurda-kuşa, alime-zalime, dindara-dinsize ikram eden ve başat sıfatı rahmet, merhamet ve şefkat olan Allah’ın, yukardaki ültimatomu vermesi hiç düşünülebilir mi? Yaratışta ontolojik bir üstünlük vererek birilerini, beleş ve özel bir ırk ve millet olarak ataması mümkün mü? Hayır! bütün bunlar, beşer kuruntularıdır.
Yehova/Elohim adıyla millî tanrı atayanların, yine millî tanrı adına ölüm ültimatomu yağdırmaları da pek tabiidir.
Gerçek ilah, yüce Allah ve vahyi ile inşa ettiği Resul’ünün insanlığa vazettiği savaş hukuku ve ahlaki değerler, tamamen adalet, merhamet, şefkat ve vicdan eksenlidir.
“يا ايها الناس! لا تخونوا ولا تغلوا ولا تغدروا ولا تمثلوا Ey insanlar! birbirinize ve kamu hukukuna sakın ihanet etmeyin. (savaşta ve cezalandırmada) aşırı gitmeyin. Masum insanları mağdur ve mahrum etmeyin. (Bedenlerden) hırsızlık için organları keserek işkence yapmayın.
ولا تقتلوا طفلا صغيرا ولا شيخا كبيرا ولا امرأة Bebelere-çocuklara, yaşlılara ve kadınlara dokunmayın, sakın öldürmeyin.
ولا تعقروا نخلا ولا تحرقوه ولا تقطعوا شجرة مثمرة Hurma ağaçlarını kesmeyin ve sakın yakmayın. Hiçbir meyve ağacına zarar vermeyin.
ولا تذبحوا شاة ولا بقرة ولا بعيرا الا لمأكله Sadece yiyeceğiniz kadarı dışında herhangi bir koyunu, sığırı ve deveyi sakın kesmeyin.
وسوف تمرون باقوام قد فرغوا أنفسهم في الصوامع فدعوهم. Mabedlerde kendini ibadete adamış kimselere rastladığınızda onları da sakın öldürmeyin!”(Sünen, Ebû Davud, 3/37,hn.2614; Kenzu’l-ummal,10/579,hn. 30268)
Bir yanda “öldürün, öldürün!” ültimatomu veren millî bir tanrı; ve bu tarafta da bırakın insanı, ağacına ve hayvanına bile dokunma diyen nebevî ahlâk. Farkı farket be akıllı insan!..
Nebevî ahlâkın esintileri devam ediyor. Bizans’ın ve Farisî Sasanilerin yaptığı gibi düşmanınızın başını kesmeyin, organlarını çalmayın. Kalkan olarak çocukları ve kadınları kullanmayın. Kullananlar karşısında saldırıya ara verin ki mahkumlar ölmesin. Gece baskınları yapmayın ki siviller, kadınlar,çocuklar ve bebekler zarar görmesin.
Şehrin suyunu kesmeyin, zehir katmayın. Gıda-yiyecek ve hayatî ihtiyaçları yasaklamayın. Hayvanların yiyeceklerini ve meralarını bile tahrip etmeyin.
Binaları yıkmayın, şehirleri yıkıp yakmayın, yağma-talan etmeyin. Çünkü bunlar savaş değil, yeryüzünü ve sosyal yapıyı ifsat etme, bozma, alt-üst etmedir.
“Kendilerine “yeryüzünde fesat çıkarmayın/bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde (tam bir pişkinlikle) Biz sadece toplum düzenini, barışı, adaleti, demokrasiyi sağlayan ıslah edicileriz.” derler. Yoo aman dikkat! Bozguncuların taa kendileridir onlar. Ama bunun bile bilincinde değildirler.”(Bakara, 2/11-12)
Filistin-İsrail Savaşı, turnusol kağıtı gibi nice ayıp ve günahları ortaya döküverdi. Kendilerini ıslahatçı, adaletçi, insancıl ve demokrat gösterenlerin yalanları gün ışığı gibi ortaya dökülünce halklar meydanlara akın etti. Dünyanın dört bir yanında, caddeleri ve meydanları dolduran tüm özgür insanlara selam olsun. İcazetli vicdan ve tutsak iradeleriyle Gazze‘deki bebek ve çocuk katliamına kör ve sağır davranan sözde medeni, gerçekte medeniyetten nasipsiz ve cesaretsiz batılı devlet başkanlarına yuuhh, yuh olsun…
Nuri Çalışkan
MiratHaber.com – YouTube
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
View Comments