Yabancı Kanunlarla Toplumun İffetini Koruyabilir Miyiz?
İlahiyatçı İhsan Şenocak, son açıklamalarıyla toplumun gündemine oturdu. Şenocak, “Roma’nın sarhoşlarından aldığın ceza hukukuyla bu milletin kızlarının, eşinin, ailesinin namusunu da iffetini de koruyamazsın,” diyerek, Batı’dan alınan kanunlarla milli ve manevi değerlerimizin korunamayacağını vurguladı. Ona göre, kanunların, bir toplumun kültürel yapısına uygun olması, manevi değerleri koruma gücünü artırır. Toplumun köklerinden koparılmasının, tarihsel bir yanılgıya dönüşeceğini ifade etti.
Şenocak’ın sözleri, Batı’dan ithal edilen hukuk sistemlerinin, toplumun ahlaki yapısını bozacağı endişesini taşıyanlar için adeta bir uyarı niteliği taşıyor. Çünkü kanunların temel işlevi, toplumu düzenlemek ve güvence altına almaktır. Ancak başka kültürlerin kanunları, bu amaca hizmet etmekten uzak kalabilir.
Her toplumda, kanunlar suçu önlemek için belirli yaptırımlar içerir. Bu yaptırımlar, toplumun kültürüne göre düzenlenmediğinde ise caydırıcılığını kaybeder. Ceza hukukunun caydırıcı bir özelliğe sahip olması gerekir ki suç oranları azalsın. Ancak, ithal edilen yasalarla bu caydırıcılığı sağlamak mümkün olmayabilir. Çünkü başka bir kültüre göre düzenlenmiş bir ceza sistemi, bizim kültürümüzde yeterince etkili olmayabilir.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, toplumun ahlak ve değer yapısına uygun cezalar, halkın hukuk sistemine olan güvenini de artırır. Batı’dan ithal edilen kanunların ise, bu güveni sarsıcı etkisi olabilir. Toplumun adalet algısı, bu tür ithal kanunlarla zedelenebilir ve hatta kimi suçları işlemeyi meşru bir hak olarak görmeye başlar.
Kanunların sadece caydırıcı değil, aynı zamanda toplumun değerlerine uygun olması gerekir. Bir toplumun dini, örf ve adetleri göz önüne alınmadan yazılan yasalar, topluma birkaç numara küçük ya da büyük gelebilir. Nitekim her kültür, kendi manevi değerleri çerçevesinde şekillenmiş bir hukuk sistemine ihtiyaç duyar.
Kanunların toplumla uyumlu olması, toplumun hukuk sistemine güvenini de artırır. Şenocak’ın da vurguladığı gibi, Allah’ın kitabına dayalı bir hukuk sistemi, toplumsal huzurun temelini oluşturur. Batı’dan alınan kanunların toplum üzerinde yaptırım gücü oluşturacağına inanmak ise medeniyet değil, medeniyetsizliktir.
Batı’dan alınan kanunlar, zamanla toplumu kendi değerlerinden uzaklaştırır. Çünkü her hukuk sistemi, kendi kültürel ve dini değerlerine göre şekillenir. İthal edilen yasalar ise, toplumun değerlerine yabancı unsurlar barındırır. Bu da, toplumda yabancılaşma hissini artırabilir ve insanlar kendi kültürel kodlarına yabancılaşabilir.
Sosyologlar, bir toplumun kendi değerlerini yansıtmayan kanunların uygulanmasının, toplumsal dokuya zarar vereceğini belirtirler. Başka kültürlerin yasalarının ithali, toplumda çatışmalara ve uyumsuzluklara yol açabilir. Bu nedenle, kanunların yerel değerlerle uyumlu olması, toplumsal huzur için elzemdir.
Şenocak’ın da dediği gibi, tarih, kendi değerlerimize dönmemizi çağırıyor. Başka kültürlerden alınan kanunlarla, kendi toplumumuzu korumak zordur. Tarih boyunca, Müslüman toplumlar kendi dini ve ahlaki değerlerine dayalı hukuk sistemleriyle varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bugün de, bu değerlere geri dönmek, toplumsal huzuru sağlamak adına atılacak en doğru adımdır.
Toplumun değerlerine uygun olmayan kanunlar, uzun vadede toplumun kimliğine zarar vermektedir. Kanunların, dini ve kültürel değerlerimizle uyumlu olması, toplumun huzur ve güvenliği için en önemli adımlardan biridir. Tarih, bu konuda bize yol göstermekte; kendi köklerimize dönmenin önemini hatırlatmaktadır…
MİRATHABER.COM