Eğer İslam’ı bir hayat düzeni olarak algılamış ve gözlerini ebedi hayatın mutluğuna sabitlemiş bir mümin iseniz, içinde yaşadığınız toplumun problemleri ve ıstırapları, mazisi ve geleceği sizi yakından ilgilendirir. Çünkü siz İslam’ın, ortak aklın ve bilimin gerektirdikleri olan Marûf’a yönelmek ve yönlendirmekle yükümlüsünüz. Marûf’un zıddı olan Münker’den de sakınmak ve sakındırmakla mükellefsiniz.
Hayatın rutin akışı sizi yeterince kuşatmakta iken bir de sosyal medya haberleri sizi çevreliyor ve bazıları da öfkeli bir hüzünle sizi maziye taşıyor.
Malum, Gazze mezalimi sebebiyle Siyonist Yahudiler konusunda duyarlılıklarımız var.
Bir de önümüze Yahudi şapkası için asılan insanlarımız çıkmaz mı?
Bize göre bir hezeyan olsa da hadi Siyonist Yahudiler arz-ı mev’ud için acımasızca öldürüyor. Bunun bir izahı var.
Peki Yahudi’nin şapkası ile devrim yapmak için kendi insanımızı asmak nasıl bir Yahudiliktir?
(Allah her birini Cenneti ile yüceltsin yalnızca Rize’de 14.11.1925’te Sabit Tarakçıoğlu, Mehmet Peçe, Yakup Peçe (köy muhtarı), Kadir Koliva (köy bekçisi), Hafız Şaban Koliva (imam) Hasan Külünkoğlu ve Mahmut Kamburoğlu asılarak şehit edildi. Rize dışında başta Erzurum olmak üzere daha nicelerin canına kıyıldı. ”
Yoksa ünlü bir Yahudi yazarın Türkiye’nin bir Yahudi devleti olarak kurulduğu iddiasını ciddiye mi alalım? Atatürk Düşünce Derneği bu tespiti aşağılama görüp 5816 ya göre ihbar etmediğine göre, kabul mü edelim?
Medyamızda işlenen bazı cinayetler için “Kanı donduran” tabiri kullanılmaktadır. Peki henüz daha İstikllal harbinden yeni çıkmışken, milletimiz derin bir fakirlik içinde yiyecek ve giyecek bile bulamazken Yahudi şapkasının milletimize dayatmak amacıyla sekiz masum Rizeli insanımızın canına kıyan zulüm ve zalimler için ne demeli?
Peki bu zulmün hesabı ne zaman sorulacak?
Tam bir asırlık zulümden bahsediyoruz. Ama yüz yıl bir milletin hayatında sorgulamayı zaman aşımına uğratacak bir süre değildir.
Yahudi şapkası için can veren mazlumların hesabını soramayan millet, 400 /dört yüz yıl idare edip uğruna canlar verdiği Gazze’de dökülen kanların hesabını sorabilir mi? Üstelik zalimlerin yolunu kutlu diyerek izliyorsa.
Rize, başbakan ve cumhurbaşkanı bile çıkardı ama siyasî rüştünü ispat edemedi. Yapılan zulmü lisan-ı hal ile haykıracak ve mazlumlarını dualarla hatırlatacak birer heykelini dikemedi.
Gündeme getirdik ya şimdi bilinçsizlerin modern putperestlikleri şaha kalkarken heykel dikmek caiz midir deyü tartışma açacak ahmaklar da çıkacaktır.
Her zulüm zalimlerini çağrıştırırsa da bizim derdimiz geçmişe takılıp kalmak değil. Zulmet olan zulüm karanlıklarını yararak adalet zemini üzerinde gelecek inşa etmektir.
Büyümesi gereken ülkemiz, bu yarma harekâtına muhtaçtır.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Ek Bilgiler
{ŞAPKA İKTİSASI HAKKINDA KANUN
Kanun Numarası Kabul Tarihi Yayımlandığı Resmî Gazete Yayımlandığı Düstur : 671 : 25/11/1925 : Tarih: 28/11/1925 Sayı: 230 : Tertip: 3 Cilt: 7 Sayfa: 108
Madde 1 – Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilümum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder.
Madde 2 – İşbu kanun tarihi neşrinden itibaren meriyülicradır.
Madde 3 – İşbu kanun Büyük Millet Meclisi ve İcra Vekilleri Heyeti taraflarından icra olunur.}
Kanun bu, getirilen ceza ise:
[25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanunla, 1.11.1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.]
Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulmadan İstiklal Mahkemesinin verdiği ve onlarca kişiye uygulanan ceza ise idam.
Bu zulmü bile lanetleyemeyen Millete Allah yardımını gönderir mi?
Muhterem Hocam,
Umumen İttihatçılar, husûsen uzantılarının tahrif ettikleri, yaktıkları, yıktıkları, astıkları, kestiklerinin hesabını sorup sorgulamak yerine, oluşturdukları sahte zeminde yetişen sahtekarlıklarının faturasını bize çıkartmaya çalışmalarına bile gereken tavrı gösteremedik. Onların özellikle yetişmelerine göz yumdukları sahtekarlarla uğraşmaktan onlara hesap sormaya vakit bulamadık. Müslümanlar yeni yeni uyanmaya başladığını görmek çok sevindirici olup bu hesaplaşmaya öncülük yapacak aydınları görmek de nasip olmasını diliyorum.