Gazeteci Serdar Akinan ve Hayri Demir “Kartal İmam Hatipliler- Harika İşler Şatosu” adıyla bir kitap yayınladı.
Oda Tv de yazarlarla bir söyleşi yaptı. Ve KARTAL İMAM HATİP TÜRKİYE’Yİ NASIL ELE GEÇİRDİ? şeklinde de bir başlık attı.
Mirat haber çalışanları olarak İmam hatipli olduğumuz için başlık dikkatimiz çekti.
Önce bazı bilgiler verelim. İmam Hatip liseleri halkın talepleri doğrultusunda kurulmuştur. Ancak Laik düzen bu okullarda kendisini sorgulayacak ve sistemine alternatif oluşturacak bir neslin oluşmasına imkân vermemiştir. Sonuçta İmam – Hatip nesli İslamî bir toplum düzenine alan açmaktan çok baskıcı ve ötekileştirici laikliğin demokratikleşmesine hizmet vermişlerdir. Ülkemiz şartlarında bu da büyük bir katkı olmuştur.
Evet Cumhurbaşkanımız R.T. Erdoğan’ın katkılarıyla orta öğretimini İmam- Hatip’lerde yapmış kardeşlerimizden vali, yüksek yargıya hakim ve bakan atanmıştır ama bu insanlar kişisel hayatlarında namaz kılıp oruç tutmak ve tesettürlü olup içki içmemekten başka ciddi bir İslami kültürü olmayan insanlardır.
Bunların bazı üst düzey makamlara getirilmesinin dikkat çekmesi Cumhuriyet tarihimiz boyunca hiçbir makama getirilmeyişleri sebebiyledir.
Genel liselerden bir tık farklı olan İmam-Hatip’liler düzenin kodlarıyla oynamamış, onu bilakis tahkim etmişlerdir. Milletimizin Batıcı düzene muhalefetini de bir ölçüde sekteye uğratmışlardır.
Ancak bu neslin yüksek öğrenim görenleri 44 ciltlik Diyanet İslam Ansiklopedisi’ni hazırlayıp yayınlayabilecek bir düzeye gelmiştir.
KARTAL İMAM HATİP TÜRKİYE’Yİ NASIL ELE GEÇİRDİ? Başlığını görünce hayrete düştük. Türkiye’nin ele geçirilmesi yalanın boynuzlusu. Türkiye’de hangi kurum ve hangi yasa değişti de İslamileşti?
Bütün mesele laik düzen içinde İmam – Hatip’lilerin de yönetimde pay almak istemesidir.
Verilen bu gerçekçi bilgiler ışığında Kartal Anadolu İmam – Hatip Okulu’nun yeri ve önemi ne olabilir?
1985’de kurulan Kartal İmam Hatip Okulu öğrenci, hoca ve maddî donanım olarak diğer İmam – Hatip’lerden bir tık ileri olabilir. Ama müfredat aynı. Diğer liselerle daha bir yarışa girebilecek konumda.
Türkiye’yi ele geçirmek ne demek? Biz bir şey anlayamadık?
Yazarların belirlediği gibi bütün mesele: “Evladımız bu laik düzende dinden imandan kopmasın” değil. Hem o hem de “Fen bilimlerini, sanatı da öğrensin. Aile sermayesini korusun ve büyütsün. Veya devlette hakim, savcı olsun. Milletvekili olsun. Memlekete faydalı olsun.”
Tam bir İslami bilgilenme, bilinçlenme ve gayelendirme olmadığı için yaşam içinde dökülmeler de olmuş ve olmakta. Yazarların kaleminden okuyacak olursak durum şöyle:
“AKP’li yıllarda temelde ahlak anlayışında sorun olan insanlarda bu hedefle yetişen çocukların bazıları ölçüsüz zenginleşmeye, çürütücü bir kudrete sahip olmaya, gettolaşmaya varan kapalı bir çıkar örgütüne dönüşmeye başladı. Aslında bu bir dramdır. Anlam haritasını bir lokma bir hırkanın yüce anlamı üzerine kuran insanlar sıratı müstakim köprüsü üzere marka ayakkabı ile yürümeye tav oldu. Sonuç ortada. AKP çocukları…Son model arabalar, pahalı saatler, lüks, şatafat.”
Kaldı ki mübalağa içeren bu tespitlerde “bir lokma bir hırkanın yüce anlamı üzerine kuran” insanlar şeklinde hakikat dışı zırvalar da var.
Hulasa verilen listeye baktık; resmi ve özel sektörde gelinebilen en yüksek düzey görevler de şunlar:
Mahmut Çakın / Uşak Belediyesi Başkanı
Ömer Elmas / Avukat – Vakıfbank eski Genel Müdür Yardımcısı
Osman Küçükçınar / GÜBRETAŞ Genel Müdür Yardımcısı
Ersin Said Bakacak / Ülker Grup İhracat Müdürü
Eşref Said Ünlü / Kuveyt Türk Başkan Yardımcısı
Bilinen her hangi bir şehir lisesi mezunlarından farklı bir durum yok. Ve bu insanların birbirlerini tanımaları sebebiyle yapabildikleri ortaklıklar.
Hulasa keşke olabilseydi ama ortada kuyruklu yalandan başka bir şey yok. Doğrusu aklımıza gelmedi değil. Bu yalanları tezgahlayanlar, yoksa her hareketi kendi aleyhlerine sanan münafıklardan mı?
Okuyalım:
“ Onları gördüğünde, dış görünüşleri hoşuna gider. Konuştukları zaman da kendilerini dinletirler, onların sözlerine kulak verirsin. Fakat ne yüreklerinde —o gösterişli bedenlerine uygun— cesaret, ne de yaldızlı sözlerinde samimiyet vardır. O kadar duygusuz, o kadar ruhsuzlardır ki, tıpkı duvara dayanmış kütüklere benzer onlar. Herkesi kendileri gibi hain zannettiklerinden, herkesten ve her şeyden şüphe duyar, işittikleri her seslenişi kendi aleyhlerinde sanırlar. Ey Müslüman, onlar en azılı düşmandır, onlara karşı dikkatli ol. Allah kahretsin onları, nasıl da göz göre göre haktan, hakikatten çevriliyorlar!. ” (Münafikun 4)
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…