Sosyal medyada dolaşan bazı yazılar ve videodalar birileri tarafından bize de gönderiliyor. Bunların olumsuz olanları olduğu gibi olumlu olanları da var.
Kabristan Uyarıları
Birkaç gün önce telefonuma bir video düştü. İyi niyetle hazırlandığı belli.
Genç bir adam bir mezarlıkta dolaşıyor. Taze bir mezarlığı göstererek, ‘daha dün bizim gibi konuşuyor, geleceğe ilişkin planlarını anlatıyordu. Bu gün toprak altında…’ diyor.
Bir diğer mezarı göstererek de şöyle demekte… ‘ yakın zamana kadar toprağın üstünde güle eğlene yemek yiyordu. Şimdi ise kendisi böcekler tarafından yeniyor.’
Gencimizin uyarıları bu minvalde devam ediyor.
İbret alalım diyor. Aman tövbe edelim, namaz kılalım ve dua edelim, diyor. Çocuklarımızı iyi bir Müslüman olarak yetiştirelim, diyor. Ama daha ötesi yok.
Peki, ölüm ötesi ebedi hayatımız için bu kadarı yeter mi? Yetmez, yetmez ama bizim İslâm’a yöneliş için bildiklerimiz, öğrenip öğrettiklerimiz bu kadar. Ama Rabbimizin dini bu kadar değil.
İslâm Dini’nin temel îman esaslarından biri Ahiret hayatına imandır; yeniden dirilişe, sorgulanacağımıza, Cehennem’le cezalandırılacağımıza ve Cennet ile mükâfatlandırılacağımıza inanmaktır.
Biz bütün İslâmî emirler ve yasaklardan sorgulanacağız.
Laik Düzenden de Sorgulanacağız
Hayatımızı kuşatan laik düzenden; onu benimseyip benimsemediğimizden sorgulanacağız.
İndirilen Kur’ân ayetleri ile yaratılan varlık âyetlerini birlikte okutmayan ve Allah’a ortak koşan bir dille eğitimi örgütleyen eğitim sistemine rıza gösterdiğimiz için sorgulanacağız.
Ülkemizin milletimizin kanını emen faizli ekonomik düzene karşı çıkmadığımız için sorgulanacağız.
İnsan doğasıyla çatışan ve suça eşit cezayı içeren kısas sistemini dışladığımız böylece yeni cinayetlere çanak tuttuğumuz için yargılanacağız.
Rabbimizin haram kıldığı zinanın meşrulaştırılmasına, alkollü içkilerin üretimi ve pazarlamasına karşı çıkmadığımız, tesettürü içselleştiremediğimiz için yargılanacağız.
Yaratanın koyduğu miras sistemini unuttuğumuz için hesaba çekileceğiz. İslâmi ölçülere uygun medya ve sinemayı kuramadığımız ve îman ve yaşam ölçülerimizi tahrib eden bu tür kültürel kurumları mesele edinmeyip mevcuda teslim olduğumuz için hesaba çekileceğiz.
İslâmî, aklî ve ilmî gerçekleri öğrenip öğretmediğimiz ve hakkı haykırmadığımız için hesaba çekileceğiz.
Siyasi ve malî gücümüz artıkça dünyevileşip israf, lüks ve kibir haramları fiilen yaşantımıza soktuğumuz için hesaba çekileceğiz.
Haram kılınan israf ve lüks harcamalarımızdan ve gereğince veremediğimiz zekâtlarımız için de âhiret belalarına uğrayacağız.
Diyanetten, mili eğitimden ve ilahiyatlardan maaşlar aldığımız halde dinimizi öğrenip öğretmede çıkarsız adım atmadığımız için de…
Hele hele bizden deyip görmediğimiz çıkarcı yöneticilerden, modern hırsızlarımızdan ötürü de ceza göreceğiz.
Eğitimde, ekonomide, yönetimde ve kültürel kurumlarımızda giderek dünyevileştirilirken çocuklarımız nasıl Müslümanca yetiştirebiliriz diye düşünmediğimiz, dertlenmediğimiz ve kıpırdamadığımız için de cezalanacağız.
Sorumluluğumuz elbette aynı olmayacak herkes gücü yeterinden sorgulanacak, yargılanacak ve cezalandırılacaktır.
Çıkmazımız sadece namaz olsa iyi… Kaldı ki namazsızlığı da doğal görmeye başladık. Namazsızlıkla İslâm yaşanabilir mi? Tövbe edelim de… Nasıl? Haramlarla kuşatıldık. Kişisel haramlara tövbe billah desek toplumsal haramlar bizi çaresiz bırakmakta.
Rabbimize hamd edelim ki Onun öfkesinden rızasına, azabından affına Cehenneminden Cennetine ve Ondan yine Ona de sığınma çaremiz var.
Sözü Kur’ân ile bitirelim:
“Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.”(Âl-i İmrân30)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi