Bir önceki yazımızda yaratılan âyetlerle Kur’an âyetlerini tanımladık. Şimdi yaratılan âyetleri örneklendirelim. Anlaşıldığı üzere âyet ifadesi bizim değil, Kur’ân’ın ifadesidir. Şimdi size geniş açıklamalar yapmadan 3 sûreden alıntılar yapacağım.
Casiye Sûresi 3-5:
“Göklerde ve yerde inanacaklar için nice nice âyetler var.(Göklerde güneş var, ay var, yıldızla var. Yerde de dağlar, denizler, bitkiler, ovalar, yeryüzündeki on milyon türü aşkın canlı türü var. Bunların her biri bir âyet…) Sizin yaratılmanızda, nice nice canlının yeryüzüne yayılmasında inanacaklar için âyetler/deliller, belgeler var. (Hepsi bir sanat harikasıdır.) Gece ile gündüzün ard arda gelişinde, Allah’ın gökten yağmurlar indirerek ölü olan toprağı diriltmesi ve rüzgârların esmesinde, akıllarını kullananlar için âyetler var.”
Gece oluyor, gündüz oluyor, yağmurlar yağıyor. Ana rahminde çocuk oluşuyor, her biri bir mucize üstü mucize. Arılar, karıncalar, sanat harikası. Bizim ürktüğümüz zehirli böcekler de öyle. Her biri bir âyet.
Rum Sûresi 20-21:
“Allah’ın sizi topraktan yaratması, sonra da sizin yeryüzünde insanlar olarak hayata başlamanızda Allah’ın varlığına, birliğine, kudretine delalet eden âyetler var. Kadın ve erkekler olarak sizin için kendi cinsinizde eşler yaratması, aranızda rahmet ve cazibeler halk etmesinde Allah’ın verdiği aklı kullanarak düşünenler için âyetler var.”
Kendi cinsimizden eşlerimiz olmasaydı, onlarla aramızda bir sevgi ve cazibe halk edilmemiş olsaydı hayat devam edebilir miydi?
Rum Sûresi 22-23:
“Göklerin ve yerin yaratılması, dillerimizin ve renklerinizin farklı olması da bilenler için Allah’ın varlığına delalet eden âyetlerdendir. Ve yine onun âyetlerindendir gece ve gündüz uyuyabilmemiz ve sonra da kalkıp Rabbimizin yarattıklarından rızıklar edinebilmeniz. Bütün bu oluşumlarda kulak verebilenler meniz için âyetler var.”
Kim keşfetmiş uykuyu? Uyku mucize üstü yani âyet değil mi? Uyuyorsunuz hayat duruyor, uyanınca yeniden başlıyor. Ölümden sonra diriliş gibi. Peygamberimiz her uykudan uyanışta; “Ölümden sonra beni yeniden yaratan Allah’a hamd olsun. Dönüş onadır. Yeniden yaratılış onunladır.” diyerek hamd ederlerdi
Yusuf Sûresi 108,9:
“Göklerde ve yerde nice nice âyetler var, insanlar onların yanı başından yüz çevirerek geçiyorlar. İşte bu varlıkların yanından geçip de haberdar olamayanların çoğunluğu Allah’a ortak koşamadan inanmazlar.”
Kediler, köpekler, insanlar, çocuklar, böcekler, her sabah kalkıp gördüğümüz güneş, her biri bir âyet.
Bütün bu varlıklar nasıl oluştu? Yaratıcısı kim? Kim için yaratıldı? Bu soruları sorup cevaplandıramayanlar Allah’ın yanı sıra ilahlar ediniyorlar. Değişik otorite kaynakları ediniyorlar. Her bir varlık yaratıcısını tanıma ile kodlanmıştır. Yaratıcıyı tanımayan yoktur. Özgürlük verilen insanın dışında.
Yaratılan âyetleri örneklendirdik. Kur’ân’da bu âyetleri incelememiz için uyarılıyoruz. Şimdi bu uyarıları misallendirelim:
a. “İnsanoğlu neden yaratıldığını bir incelesin bakalım.” (Tarık 5)
Ne bu kibir? Biz ana rahminde döllenmiş bir varlığız. Bütün özelliklerimiz ve güzelliklerimiz yaratanın bize verdiği, ihsan ettikleridir. Embriyolojininkaynağı da bu ve benzeri âyetlerdir. Kur’an’da insanın yaradılış merhaleleri pek çok ayette açıklanıyor.
b.“İnsanoğlu ne yediğine baksın.” (Abese 24 )
Zengin fakir her kişinin sofrasında ekmek vardır. Bir dilim de olsa domates var, üç beş tane de olsa zeytin var. Hiç düşündük mü? O bir parça ekmeğin, bir dilim domatesin, o zeytin tanelerinin sofraya gelebilmesi için güneş görev yapıyor, toprak, yağmurlar, insanlar görev yapıyor ve böylece soframıza geliyor. Her taraf mucize, her taraf âyet.
c. “Onlar deveye bakmıyorlar mı?” (Ğaşiye 17)
Deve ayrıcalıklı bir varlıktır. Çöl şartlarına dayanıklı, günlerce susuz durabilir. Müthiş bir varlıktır. Bizler örnekleri “deveye, horoza, tavuğa, yılana, file bakmazlar mı?” şeklinde çoğaltabiliriz.
Dün sabah, sabah kahvaltısında bir de yumurta yiyeyim dedim. İnanın zevkten kendimden geçtim. Bu ne kudret, bu ne rahmet! Tavuğun yedikleri belli de bu harika bir gıda olan yumurta nasıl oluşuyor? Bunu hangi fabrikada üretebilirsiniz?
Şimdi gel de besmele çekmeksizin yemeğe otur ve Allah’a hamd etmeksizin kalk.
d. “Göğe bakmazlar mı? Nasıl yükseltildi?” (Ğaşiye 18)
Hep bakıyoruz ama bir de nazar-ı ibret ile bakalım.
“ Dağlar nasıl kazık gibi çakıldı?”(Ğaşiye 19)
O dağların, yüzeyin altındaki büyüklüğü üstündeki görüntüsünden daha büyük ve ihtişamlı?
Bir dostumuz var, uçağa binmekten korkan. Ona şöyle dedim: Yahu uçağa binmekten korkuyorsun ama zaten uçaktasın. Yerküresi de bir uçak değil mi? Saatte 1670 km hızla kendi ekseni etrafında dönen bir yerküre uçağındayız. Ama farkında değiliz. Neden, çünkü o dağlar sayesinde. Sarsılmayalım diye Allah dağları bir kazık gibi yerleştirdi.
Bizden istenen ne? Bizden istenen, bu yaratılmış âyetleri incelemektir. Şimdi biz bu yaratılmış âyetleri bilim dalları / disiplinleri ile inceliyoruz. Hele hele teknik bilimlerle yaptığımız çalışmalar/sentezler ile sağlanan büyük başarılar var. İyi ama yeter mi? Yetmez. Niçin yetmiyor?
Bilim Yetmiyor
Matematik, Fizik, Kimya Astronomi ve sair ilim dalları ile mesela uçaklar yapılıyor. Uçaklar eşya taşır, insan taşır ama adalettaşır mı? Peki ürettiğimiz altın uçlu kalemlerin kendiliğinden hakikati yazmaözelliği var mı? İyi de giderek gelişen teknolojiler hukukive sosyal adaletüretiyor mu? Laboratuvarlarda yapılan çalışmalarla faziletler/erdemler, insanlık değerleriinşa edilebiliyor mu?
Yaratılan âyetler üzerindeki çalışmalarımızla değinilenleri üretemeyişimiz bir tarafa geliştirilen teknolojilerle zulümleryapılıyor, işgalleryapılıyor, sömürüleryapılıyor, hayatı çökerticiüretimler yapılıyor.
Batı Medeniyeti Nice Belâlar Getirdi
Batı Medeniyeti insanlığın başına nice belalar getirdi. İnsanlığı binlerce defa mahvedebilecek nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar üretildi ve depolanıyor. İlaç sanayii sömürü üzerine kurulmuş. Gıda sanayii de öyle. İnsanlar çıkardan başka bir şey gözetmiyor. Denizler, nehirler, bitki örtülerimiz ve havamız kirletiliyor. Bu nasıl bir medeniyet!
Allah’a iman yoksa, Allah’ın tanımladığı biçimde insan tarif edilemiyorsa, ölüm ötesi hayatın varlığına ceza ve mükâfatına inanılmıyorsa olacağı budur.
İnsanlık bugün yaratılan âyetleri okuyor. Sentezlerle yığınla üretim vücuda getiriyor. Yetiyor mu? Yetmiyor. Neye ihtiyaç var? İhtiyaç Allah’ın yarattığı bu Yaratılanâyetleri Allah’ın insanlığa gönderdiği İndirilenyani Kur’an âyetleri ile birliktelik içinde okumak, incelemektir.
Devam edecek
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi