1. Yargıda adalet için önce yasalar adil olmalıdır.
Yasalar adil değilse adalet gerçekleştirilemez. Allah”ın koyduğu yasalara yani emirlere ve yasaklara aykırılık adaletsizliktir. Yaratan işverenlerden, işçilerden, zenginlerden, fakirlerden yana yasa koymaz. Yaratan hak yasalar koyar, adil yasalar koyar. Yaşadığımız dünyada örgütlü gruplar toplumları yönetiyor. İşverenler güçlüyse yasalar işçiler aleyhine çıkıyor. İşçiler güçlüyse işverenler aleyhine zuhur ediyor. Yaradan”ın koyduğu yasalar böyle değil.
Allah”ın emirleri ve yasaklarına aykırı yasalar gibi insan doğasına ve halk vicdanına muhalif yasalar da adil değildir. Ne kadar propaganda edilişe edilsin bu tür yasaları vicdanlar özümseyemez. Böyle yasalarla adalet sağlanamaz.
İki Misal
a. Bizim mîras sistemimizde eş ve çocuklar varken anaya-babaya mîrasta pay yoktur.
Dünyanın genelinde de böyledir. Anaya-babaya pay vermeyen mîras sistemi zalim değil de nedir? Bir günlük resmi eşe bile mirastan pay verilecek ama dokuz ay karnında, aylarca kucağında, bir ömür boyunca da kalbinde taşımış anaya verilmeyecek, yıllarını törpülemiş babaya da mîras hakkı tanınmayacak. Bundan daha büyük bir zulüm olabilir mi? Nerede kadınlık camiası? Nerede adaletten ve kadın haklarından yana mangalda kül bırakmayanlar? Analar kadın değil midir? Neden anneler mağdurdur ve mazlumdur?
b. Faizi meşrulaştıran yasalar adil olamaz. Nitekim Rabbimimiz onu zulum olarak niteliyor.(el-Bakara 279)
Alkollü içkilerin üretim ve tüketimini meşrulaştıran yasalar da adil olamaz. İnsanlığın çıkmazına bakın ki esrar, eroin, kokain yasak ama alkollü içkiler serbest. Neden? Esrar, kokain, eroin zararlı da alkollü içkiler faydalı mı?
Bakınız cinayetlere, bakın aile içi şiddetlere, bakınız trafik kazalarına Her birinin arkasında alkollü içkileri göreceksiniz. Böyle yasalar özgürlükçü gibi görünür ama adil değildir.
2. Adalet herkese yönelik olmalıdır.
Herkese adalet; güçlü-güçsüz, soylu-ünsüz, zengin-fakir, erkek-kadın, yöneten-yönetilen herkese adalet. Adalet toplumun bir kesimine değil her kesimine uygulanmalıdır.
Aziz Peygamberimiz efendimizin döneminde Kureyş kabilesine mensup bir kadının hırsızlık yapması sonucu aziz Peygamberimiz ceza uygulamak istediğinde Kureyş uluları ayağa kalkıyor ve Usame bin Zeyd”i araya koyarak kadının bağışlanmasını istiyorlar. Aziz Peygamberimiz bu vesileyle ayağa kalkıyor ve şöyle buyuruyor:
“Sizden önceki toplumlar şu sebeple yıkıldılar. Onlar aralarındaki güçlüler soylular çaldığı zaman bıraktılar, ceza uygulamadılar ama içlerinde zayıflar çaldığı zaman, fakirler çaldığı zaman onlara uygulamaya kalktılar. Allah”a yemin ederim ki kızım Fatıma da çalsaydı ona da ceza uygulardım. (İ.Mace Hudûd 6)
Evet, adalet gün gelir herkese lazım olur. Zulme uğrayan kişi gayrimüslim olabilir, deist olabilir, ateist olabilir. Müslüman”ın vazifesi zulme ve zalime isyan etmektir. Zulüm bütün toplumu yıkar. Arş-ı alayı titretir. Kullar Allah”ın kullarıdır, hiç kimseye hiçbir şekilde zulmetme hakkı verilmemiştir.
3. Yargı yanıltılmamalıdır.
Bu da davalılara düşer. Yalnızca hâkimler adaleti sağlayamaz. Davacılar, davalılar ve şahidler olarak bizler de adaletten yana olmalıyız. Peygamberimiz bakın ne buyuruyorlar:
“ Ey insanlar; sizler aranızdaki ihtilaflarda, davalarınızı halletmem için bana geliyorsunuz. Ben bir beşerim, duyduklarıma göre hüküm veririm. Bazılarınız diğerlerinizden daha ikna edici konuşabilir. Daha inandırıcı belgeler sunabilir. Ama sizi uyarıyorum. Ben zahire bakar da haksız olanı haklı çıkarırsam ona Cehennemden bir parça ateş hazırlıyorum demektir. Sakın ha onun lehine verdiğim hükmü uygulamaya kalkarak ayırdığım payı almasın.” (İ.Mace Ahkâm 5)
Bir gün huzuruna dava için gelen iki sahabî Peygamberimizin bu tür bir uyarısına muhatap olunca davalarından vaz geçerler ve Ya Rasulallah, biz davamızdan vazgeçtik, birbirilerimize haklarımızı helal ediyoruz derler.
Hâkim ne yapabilir? Biz zalimleşirsek örneğin güçlü bir avukat tutarak ve sahte belgeler oluşturarak adaleti yanıltırsak hâkim eldeki verilere göre bakarak hüküm verecektir.
4. Adaletli şahidlik de gereklidir.
Yargıda adaletin sağlanması için mutlaka ve mutlaka şahitlik kurumuna büyük ölçüde ihtiyaç vardır. Kur”an-ı Kerim”de Rabbimiz Nisa 135’te “ Adil şahidlik yapın.” Bakara 283”te “Şahitliği gizlemeyin.” En”am 152’de “Yakınlarınızın aleyhine de olsa Şahitlik için konuştuğunuz zaman adil olun,” buyurmaktadır.
Peygamberimiz de şöyle buyurur: “Sizin en hayırlınız çağırılmadan şahitlik için gidip de adaletin gerçekleştirilmesine hizmet edenlerinizdir.”(Feyzül-KadÎr, Hn.4017)
Devam edecek
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi