T.C.
K O N Y A DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİ
S A Y I :
Esas No : 1987/52 E
Karar No : 1987/41
C.M.U.No : 1987/79-38-29
Başkan : M. Celal Kalyoncu 11511
A.) Üye : Ayhan Toktaş 15827
B.) Üye : Hakim Kidemli Albay Selçuk Erim 964-Yd-10
C.) Savcı Yrd.: Aytaç Tolay 16001
Katip : Zülkifli Öney 9
Davacı : K.H.
Sanık : ALİ RIZA DEMİRCAN: Faik ve Hamdiye oğlu, 1947 doğumlu, Rize ili merkez Sütlüce Köyü nüf.kayıtlı.İstanbul Sarıyer, Reşitpaşa Mah. Necip Paşa sok. No: 14 de oturur.
Vekili : Av. Şakir Özmen, Av. Esat Ölçer, Av. Ahmet Sorgun, Av. Mevlüt Yaman, Konya barosu avukatlarından
Suç : TCK’nun 163/3.maddesine aykırı hareket.
Suç Tarihi : 24.4.1987
Suç Yeri : Kütahya ilinin Simav ilçesi.
Karar Tarihi : 23.9.1987
Yukarı açık kimliği yazılı sanık hakkında Konya Devlet Güvenlik Mahkemesi C. Savcılığının 24.7.1987 tarih ve 1987/79-38-29 sayılı iddianamesiyle TCK’nun 163/3.maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış olmakla, sanığın kısmen yüzüne karşı ve kısmen de gıyabında yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın Simav ilçesinde yapmış olduğu konuşmasında laikliğe aykırı olarak propaganda yaptığı iddiasıyla TCK’nun 163/3. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Sanık talimatla alınan savunmasında Kütahya’nın Simav ilçesinde belediye binasında bir konuşma yaptığını, bu konuşmasında TCK’nun 163. maddesini ihlal etmediğini, konuşmasında konuyu dört bölümde incelediğini, “Takvada güçlü olmak, ilim ve teknolojide güçlü olmak, bedende güçlü olmak “konularını incelediğini, Takvadan maksadının insanın Allah’a ve Peygambere inanıp emirlerini kendi ferdi hayatına uydurması olduğunu, bu konuşmasında Fetva’dan bahsetmediğini, Takva’dan bahsettiğini, suçlamayı kabul etmediğini, beraatına karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Sanığın konuşması Simav Emniyet Amirliğince banda alınmış ve yaptırılan bant çözümünde Fetva kelimesi geçtiği belirtilmiş, sanık buna itiraz ederek konuşmasında Fetva demediğini, Takva’dan bahsettiğini bant çözümün yanlış yapıldığını belirtmesi üzerine bandın duruşmada çalınarak dinlenmesine karar verilmiş ve dinlenilmede sanığın savunmasının doğru olduğu, konuşmasında Fetva demediği Takva dediği heyetçe tespit edilmiştir. İddia makamı esas hakkında vermiş olduğu mütalaada da gerekçelerini göstererek sanığın üzerine atılan suçun kanuni unsurlarının oluşmadığını bahisle sanığın beraatine karar verilmesini istemiştir.
Sanık vekili Avukat Esat Ölçer de esas hakkında yapmış olduğu savunmasında müvekkilinin konuşmasında laikliğe aykırı bir propaganda yapmadığını beyanla müvekkilinin beraatine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E
Sanık Ali Rıza Demircan, İstanbul Süleymaniye Camii emekli imam hatibi olan ve birçok dini kitaplar yazmış eser sahibi bir kişidir.
Sanık 24.4.1987 tarihinde Simav ilçesi belediye düğün salonunda (İslam güçlü olması gerektirir) başlığı altında bir konuşma yapmış ve bu konuşması da Simav Emniyet Amirliğince teybe alınmıştır. Sanığın bu konuşması dini bir sohbetten ibarettir.
Sanık konuşmasında, insanların ve toplumların sanat ve teknik bakımında kuvvetli olmaları gerektiğini savunmuştur. Herhangi bir ülkenin sanat, iktisat ve teknoloji alanında güçlü olmazsa, bağımsız da olamayacağını, bu alanlarda bağımsız olmayan ülkelerin siyasi alanda da bağımsız sayılamayacağını anlatmıştır.
Müslümanların güçlü olması halinde İslam’ın yayılacağı, aksi halde küfrün egemen olacağını, ilim, sanat teknik alanda güçlü olmak; Hristiyanların, Yahudilerin, Marksistlerin ve Müslümanların da amacı olduğunu belirtmiştir.
Sanık konuşmalarında Fetva kelimesinden hiç bahsetmemiştir. Takva’dan bahsetmiştir. Duruşmada da ifade ettiği gibi Takvadan maksadının kişinin ferdi hayatına Allah’ın emir ve yasaklarına bağlı olması demek olduğunu bildirmiştir.
Konuşmacı, Türkiye ile Avrupa ülkelerini teknoloji ve sanayide kalkınma bakımından mukayese yapmıştır. Türkiye’ye dış ülkelerce yapılan yardımlardan hatta Nato teşkilatından bahsetmiştir.
Sanık, Allah’a ve ahirete iman etmeyen, ilahi yasalara göre hayatlarının düzenlemeyen insanların ilimde, teknolojide kalkınması, güçlü olması, topluma istikrar ve huzur getirmesi mümkün olmaz demektedir.
Konuşmacı, konuşmasında Kur’an’da Allah bize zekat verin, hacca gidin, kurban kesin, vakıf kurun, nafaka verin demekte diyerek, bunların cemiyet içindeki faydalarını, toplumda sağladığı dayanışmaları anlatmaktadır. Saniyen Müslümanlığın faziletlerinden bahsetmektedir. Bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini ayetlerle, hadislerle anlatmakta, örnek vererek izah etmektedir.
Sanığın emekli bir din görevlisi olarak bunları söylemesi görevinin icabı sayılır.
Alkollü içkiler, esrar, eroin gibi uyuşturucu maddeleri, İslam dininin yasakladığını bildirip, bunların cemiyette yarattığı kötülükleri anlatmaktadır.
Sanığın konuşmasının konusu İslam’ın güçlü olması gerekir olduğu için bunu konuşmasında dört bölümde incelemiştir. Birinci bölümde Takvadan güçlü olmak, ikinci bölümde ilim ve teknolojide güçlü olmak, üçüncü bölümde bedende güçlü olmak, dördüncü bölümde estetikte güçlü olmak başlığı altında izah etmiştir.
Bilirkişi Doç. Dr. Erap Özgen raporunda öz olarak sanığın, güçlü olabilmek için Fetvada güçlü olması gerektiğini, güçlü olmaktan kastedilen, hayatın ilahi emir ve yasaklarına göre düzenlenmesi demek olduğunu belirttiğini bu surette hayatın dini esaslara uydurulması gerektiğini ve toplumun ilerlemesinin ancak bu suretle mümkün olacağını telkin ettiğini ileri sürmek suretiyle sanığın konuşmasının TCK’nun 163/3.maddesine muhalif suç teşkil edeceğini belirtmiştir.
Sanığın konuşması bant çözümü yanlış yapılmış ve sanık konuşmasında Fetvadan bahsetmediğini Takvadan bahsettiğini bildirmiş ve bunun üzerine konuşma bandı mahkeme huzurunda çalınarak dinlenmiş ve gerçekten sanığın savunmasında belirttiği üzerinde konuşmasında Fetvadan bahsetmediğini Takvadan bahsettiğini, bant çözümünün yanlış yapılmış olduğu görülmüştür.
Bu nedenle bilirkişinin mütalaasına mahkememizce itibar edilmemiştir. Esasen bilirkişinin düşüncesi delil değildir. Delillerin değerlendirilmesi aracı bulunmaktadır.
Ceza kanunumuzun 163. maddesinde ceza tehdidi altına alınan eylem, laikliğe aykırı olarak Devletin yapısı içinde dinsel kuralların emredici nitelik taşımasının istenmesi keyfiyetidir. Bu maddede kanun koyucusunun cezalandırdığı propaganda ve telkinin dini esas ve inançların devletin anayasa ile belirtilen temel nizamlarının yerine bütün kişiler için uyulması zorunlu kurallar haline getirilmesi amacına yönelmesidir.
Bir emekli din görevlisi olan sanığın mensubu olduğu dinin mukaddes kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini konuşmasında açıklaması, İslami kuralların yayıcısı Peygamberlerin ve onun halifelerinin sözlerini davranışlarını, yaşantılarını anlatması, Takvada güçlü olmak demek, imanda güçlü olmak demek sayılacağını belirtmesi ve kişinin ferdi hayatında Allah’ın emir ve yasaklarına bağlı kalması gerektiğini söylemesi 163. maddedeki suçun unsurlarını oluşturmamaktadır.
Sanığın konuşmasının tümü ele alınıp, okunup incelendiğinde, ahlaki mahiyetteki İslam’ın kurallarının toplumdaki fertlerin davranışlarına örnek olmasını, sanık telkin etmektedir. Böylece sanığın tavsiyeleri, övgüleri, fertlerin yaşantısına, tutum ve davranışlarına yönelik olup Devletin temel nizamlarına ilişkin değildir.
İslami kural ve müeyyidelerin daha müessir oluşunu belirtmek, Devletin hukuki temel nizamlarını değiştirilmesini istemek anlamına gelmemektedir. Sonuç olarak sanık Ali Rıza Demircan, bu konuşması ile Devleti sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak kastı ile hareket ettiği anlaşılamamıştır.
NETİCE VE HÜKÜM
Yapılan duruşma sonunda toplanan delillere, sanığın tarzı savunmasına, yukarıda gerekçe sütununda izah olunan sebeplere binaen sanığın Simav ilçesi belediye düğün salonunda yaptığı konuşmasında Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla laikliğe aykırı olarak propaganda yaptığı anlaşılamamış ve sanığın üzerine atılan suçun, kanuni unsurları oluşmamış bulunduğundan sanığın müsnet suçtan BERAATİNE,
Emanetin 1987/38 sıra numarasında kayıtlı Simav Emniyet Komiserliğince düzenlenen iki adet bandın buraya gönderilmek ve gereği yapılmak için C. Savcılığına müzekkere yazılmasına,
İsteğe uygun ve temyizi kabil olmak üzere oybirliğiyle verilen karar sanığın gıyabında sanık vekillerinden Av.Esat Ölçer’in vicahında açıkça okunup anlatıldı. 23.9.1987
Başkan 11511 Üye 15827 Üye 946-Yd-10 Katip 9
İş bu hüküm 23.9.1987 tarihinde sanık vekilinin yüzüne karşı verildiği, herhangi bir temyiz yoluna başvurulmadığından hükmün 1.10.1987 tarihinde kesinleşmiş olduğu tastik olunur.
Yazı İşleri Müdürü 631 Ek