Oğlum sabah hiç adeti olmadığı halde ödev yapmak istemiyorum diye ağladı. Yetmedi sinirinden kalemini kırdı. Hadi kuzenlerine gidelim mi dedim. Çok mutlu oldu. Ben hazırlanana kadar ödevini bitirdi.
Onu anlıyorum. Kaç gündür evde ve yalnız. Belli ki sıkıldı. Biz yetişkinler gibi bir dostunu arayıp dertleşemeyeci bir kahve içip rahatlayamayacağı için duygularını böyle yansıttı. Ödevini hemen bitir deyip inatlaşmak yerine onu anlamaya çalıştım. Sonuç ne güzel oldu.
“İki yaş çok sendromlu oluyormuş, benimki sorunsuz geçirdi ama şimdi dört yaşında bu yaşta da sendrom oluyor mu?” diye sormuştu danışmaya gelen bir anne. İki yaş sendromlu oluyormuş bilgisi öyle çok yayılmış ki, ebeveynler korkarak bekliyor yaşayacaklarını.
Sağlıklı bir çocuk için sendrom kelimesinin kullanılmasına karşıyım ben. Çünkü yaşanılan şey bir sendrom değil çocuğun gelişim özelliği. İki yaşlarında bir çocuk artık bebeklikten çıkarak kendini tanımaya etrafını keşfetmeye başlar. Denemek, dokunmak ister. Bu dönemde sürekli kurallar,yasaklar ve gereksiz inatlaşmalarla karşılaşırsa tepki verir.
Cafede iki yaşlarında bir kız anne ve anneannesiyle yemek yiyorlar. Çocuk dikkatini çeken bir şeye bakıyor, anne uyarıyor. “Hadi yoğurdundan ye tatlım.” Çocuk önünü koyulan çok fazla yiyecek arasından mandalinayı alıp yere atıyor. Anne, uzunca onun bir meyve olduğunu yere atılmaması gerektiğini anlatıyor. Sonra sürekli, üşütürsün hava esiyor söylemleriyle çocuğun üzerini düzeltiyor. Çocuk ne yöne baksa orada ne gördün söyle bakalım diyor. Çocuk mandalinayı tekrar yere atıyor anne ananeanneye dönüp “bak inata” diyor. Mandalinayı tekrar çocuğun önüne koyuyor. İnatlaşma devam ediyor.
Çocuk çok sabırlıydı çünkü ben daha çok bunaldım. Sanırım anneler ilgiyi abartıp çocukları boğuyorlar. İki yaşında bir çocuk için top ve mandalina arasında bir fark yoktur. İkisi de yere atılır. Mikrop gibi bir bilgiyi anlatmaya çalışmaksa gereksizdir. Çocuk için odasındaki ayı da sehpanın üzerindeki vazo da ilgisini çeken oyuncağıdır. Bu konuda inatlaşmaya gerek yoktur. Kırlması istenmeyen vazo ortada durmamalıdır o kadar. Bu dönemde çok kuralcı olmak çocuğun daha isyankar olmasına ya da çok çekingen kalmasına sebep olur. Sınırlarımızı net çizmekle birlikte o sınırlar içinde özgürlüklerini izlemek daha güzel sonuçlar doğurur.
“Çocuğumun elinden tableti, telefonu alınca krize giriyor. Oğlum parktan dönmemek için kriz çıkarıyor..” Bunlar bana çok gelen sorunlar. Ama çocuk krize girmiyor, sadece ebeveynler olayı doğru yönetemiyor o kadar.
Çocuğun ekran zamanı canı istediği anda değil belirli bir rutinde olmalıdır. Mesela okuldan geldikten sonra bir saat gibi. Süre bitiminde ise süre bitti demek yerine çocuğa sevdiği farklı bir etkinlik sunulmalıdır. Hadi şimdi kule yapma zamanı gibi. Park saatimiz bitti demek yerine hadi artık eve gidelim çizgi film saatin geldi demek gibi. Böylelikle çocuklarla gereksiz inatlaşmalar yaşanmaz. Belirli bir rutine alışan çocuk da sınırları kurallara gerek kalmaksızın öğrenir. Yani çocuğun gelişim özellikleri bilinir mizacı doğru okunursa sendromsuz, krizsiz sinirsiz geçer günler. Bunları yapmak kolay mı? Elbette değil.
Ezan okunur okunmaz yaptığım işi bırakır namazımı eda ederim. Bu yıllardır böyledir. Oğlum 2 ya da 3 yaşındaydı, biz oynarken ezan sesi duyuldu. Oğlum “Yaaaa” dedi hüzünlü halde. Ne oldu yavrum dedim. “Şimdi kalkıp namaza gideceksin, ben oynamaya devam etmek istiyorum” dedi. Çok dokundu bana. Ne sebeple olursa olsun ezan sesiyle hüzünlenmesini istemem. O gün namazımı hemen kılmadım, oyuna devam ettik. Sonraları da hep “Namazımı kılıyım oyuna geliyorum” diye zaman belirttim ona. Hem beni namazda görünce sevinsin hem de önceliğin ne olduğunu öğrensin diye.
Eh ne yapalım madem doğumu ayrı, bebekliği, çocukluğu gençliği ayrı, hayat boyu bitmeyen meşakkatli bir uğraşın içinde bulduk kendimizi, görevimizi hakkıyla yapmaya çalışalım o zaman…
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…