Türkiye, demografik boyutuyla halen genç bir nüfusa sahip ise de aslında yaşlanan bir ülke. Bununla birlikte ileri yaşlılıkla birlikte gayri ihtiyari olarak yaşlılığa bağlı hastalıklar veya rahatsızlıklar da ortaya çıkabilmektedir. Bunların başında belki de Alsheimer teşhisi gelmektedir. Alman psikiyatr ve nöropatolog Dr. Alois Alzheimer (1864 1915) tarafından ilk olarak 1906 yılında tarif edilmiş olan bu hastalığın bazı belirtileri şunlardır:
• Hatırlama, oryantasyon ve konsantrasyon bozukluğu (zihnî dalgınlık).
• Yeni bilgiler öğrenememek, düşünmede, idrakte ve karar vermede zorlanma.
• Cisimleri yanlış yere koyup kaybetmek.
• Artan sinirlilik, huzursuzluk ve yerinde duramamak.
• Kişilik ve sosyal yönden bozulma.
Hastalığın başlangıcı, beyin hücrelerinin tedricî olarak azalması ve bu hücrelerin birbirleriyle arasındaki bağın kopması ile başlar. Otopsilerde Alsheimer hastalarının beyinlerinde farklı yoğunlukta protein artıkları (amiloid plaklar) tespit edilmiştir. Kesin teşhis, ancak otopsi ile mümkün olabilmektedir. Yani kişi, hayattayken bu hastalığın teşhisi tam olarak belirlenememekte sadece belirtileri müşahede edilmektedir.
Görüldüğü üzere bu gibi belirtilere sahip olan yaşlılarımızın sosyal hayattan kopmaları çoğu zaman mukadderdir. Onun için birçok insan, Alsheimer emarelerini taşısa dahî bu gerçeği genelde reddetmekte, Alsheimer’e yakalanmamış kişiler de bu kelimeden korkmaktadır. Çünkü sebebi henüz bilinmeyen ve ekseri 50 ile 70 yaş grubunda ortaya çıkan bu hastalık, ilerleyen safhalarda kişiyi alışageldiği çevresiyle anlaşamaz hâle getirmektedir.
Hasta, kendini ve beden temizliğini ihmal etmeye başlar. İleri safhalarda aklî dengesizlik içinde yaşamaya başlayan bu gibi hastalar, bazen anî panik reaksiyonu göstermek sûretiyle hayatını tehlikeye de sokabilmektedir. Bakımı üstlenen aile fertleri için büyük sabır gerektiren ve tedavisi mümkün olmayan bu hastalığın, yaşlanmanın ve genetik faktörlerin tesiri ile ortaya çıktığına inanılmaktadır.
Demans (Bunama) ve Sosyal Hayata Yansıması
Demans (Bunama), klasik bir anlatımla beynin başta hafıza fonksiyonları olmak üzere diğer bilişsel yetilerinin bozulmasıyla ortaya çıkan bir beyin hastalığıdır. Hekimler, genelde demansın erken evrelerini tespit edebilmektedir ancak çoğu zaman tam olarak teşhis koymakta bazı güçlüklerle karşılaşabilmektedir. Mesela hastalığın erken bulgularıyla normal yaşlanma belirtilerinin ayırt edilmesinde güçlükler yaşanabilmektedir.
Demansın oluşumu açısından iki farklı tezahürü vardır. Birincil demansta hastalığın kaynağı direkt olarak beyinde tespit edilebilmektedir. İkincil demansın ortaya çıkması ise başka bir hastalığa dayanmaktadır. Eğer belirlenen asıl hastalık tedavi yoluyla giderilebilirse demansın belirtileri de belirli derecede ortadan kaybolur. Beynin yaşlanmasına bağlı birincil demansın tedavisi mümkün değildir. Ancak demansın ilerlemesini engelleyen ve semptomlarını azaltan bazı kimyasal ilaçlar mevcuttur.
Bu hastalık, 65 yaş üzerindeki hemen her 20 kişide bir görülmektedir. 65 yaş üzerindeki Avrupalıların yüzde 6.4’ü demans hastasıdır. Dünyada 18 milyon demans hastasına her yıl ortalama olarak 600 bin yeni hasta katılmaktadır. Zihnî ve sosyal kabiliyette, günlük hayattaki davranışlara tesir edecek derecede bir düşüşle Alsheimer hastalığındaki benzer belirtilerin toplamı şeklinde bir sendrom olarak tarif edilen bu hastalığın ortaya çıkmasında yüzün üzerinde sebep bulunmaktadır.
Çıkış sebeplerinden bazıları şunlardır:
• Alsheimer.
• Alkolün zararlı etkileri.
• Damar kireçlenmesi.
• Yaşlılık hâlinde beyin dokularının fonksiyon kaybı (“Senil”, yani yaşlılığa bağlı demans).
• Kendisine isabet eden nüzul (felç) veya nörolojik (sinirsel) bir hastalığın tesiri.
Bunama hâlinde olan bu hastaların ilgi alanları gittikçe daralmaya başlar, aile fertlerine yönelik hislerde olumsuz bir değişme görülebilir.
Hafıza, sosyal hayatın ihtiyaçlarıyla başa çıkabilme yeteneği ile birlikte algı düzeyi düşmektedir. Demanslılarda bazen sebepsiz yere farklı ve hatta anormal duygusal ve tepkisel davranışlar ve ifadeler görülebilir. Mesela kişi, ağlama, çılgınca veya agresif bağırmalarda bulunabilir. Bu gibi hastalar, ilerleyen safhalarda kendi işlerini bağımsız olarak yapamaz hâle gelir. Yeme-içme; soyunmada mutlak olarak başkalarının yardımına ihtiyaç duyarlar.
İleri derecede demans olan hastalara bakmak çok külfetli bir iştir. Özellikle aile bireylerinden oluşan amatör bakıcılar, yoğun ve zahmetli bakım hizmetlerinden dolayı genelde çok yıpranır, strese girebilir, iç sıkıntılar yaşayabilir ve tatil gibi imkânlardan tamamen mahrum olur.
Alsheimer ve demansa karşı koruyucu tedbir alabilmek için, beynin sürekli olarak aktif bir biçimde işlemesi gerekmektedir. Düşünmek, tefekkür etmek, okumak ve ibadet etmek, beyni hep canlı tutmaktadır. Onun için yaşlı insanlar, günlük durağan ve üretken olmayan işlerden ve pasif hayat tarzından kaçınmalı, toplum içinde yer almalı, insanlarla sohbet etmeli ve manevî hayatlarını cemaatle namaz kılarak zenginleştirmelidir.
Demansa yakalanan yaşlılar, başkalarından ilgi, sevgi ve sabır bekler. Onun için bizler, yaşlılarımızı dışlamamamız gerekir, onlarla sürekli olarak iletişim içinde olmalıyız. Aksi takdirde yalnızlaşan yaşlılarımızın Alsheimer ve demansa yakalanması daha muhtemeldir. Gelin her konuda olduğu gibi yaşlılarımıza nasıl davranmamız gerektiği hususunda da peygamberimizin mübarek uyarılarına kulak verelim:
“Küçüklerine şefkat göstermeyen, büyüklerine (yaşlılarına) kıymet vermeyen (onların kadrini bilmeyen) bizden değildir.” (Tırmizî; Birr: 15).
Ezcümle
Alsheimer ve demans, bir hastalık mıdır veya yaşlılığa bağlı kaçınılmaz olan tabiî bir durum mudur sorusuna gelince. Tıp uzmanları, artık bu konuda farklı bir yaklaşım sergilemektedir. Şöyle ki bazı durumlarda klinik teşhislerin mutlak anlamda bunun karşılığı olan semptomları taşımadığı da bir gerçek olduğu artık kabul edilmektedir. Örneğin ileri yaşlarda ölen kişilerde yapılan otopsilerde beyinlerinde Alsheimer için tipik olan protein dokularına rastlandığı halde kişilerde son anlarına kadar Alsheimer ve(ya) demansın belirtileri hiç görülmemiştir veya fark edilmemiştir.
Buna bağlı olarak birçok tıp uzmanı, Alsheimeri bir hastalık olmaktan ziyade zaman içinde oluşan normal bir beyin yaşlanması olarak tarif etme ihtiyacı duymaktadır. Bir başka ifadeyle her insan, ileri derecede yaşlanırsa mutlak olarak Alsheimer ve demansa yakalanacaktır. Ne diyelim: “Allah, hepimize uzun ömür değil ama hayırlı yani sağlıklı ve bereketli uzun ömür nasip etsin. Amin.”
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi