Yaz Dönemi Kuran Kursları

“Sizin en hayırlınız Kuran-ı öğrenen ve öğretendir” buyuruyor, peygamberimiz (sav). Hal böyle olunca, yüce kitabımız Kuranı Kerimi okumasını öğrenmek ve içindekiler ile amel etmek, biz Müslümanların en önemli görevlerinin başında geliyor.

17 Haziran itibariyle, Diyanet işleri Başkanlığına bağlı bütün Camilerimizde, çocuklarımıza yönelik Yaz dönemi Kuran Kursları başladı. Bu kurslar, dokuz hafta boyunca devam edecek.  Camilerde görevli olan İmam Hatip, kuran kursu öğreticisi ve müezzinler; elif ba ve Kuranı kerimi ellerine alarak camilere koşan yavrularımıza, yüce kitabımız Kuran-ı Kerimi okumasını, abdest almasını, namaz kılmasını öğretecekler. İbadetlerin insan hayatında ki yeri ve önemi üzerinde duracaklar, ibadetlerin insan psikolojisi üzerinde ki olumlu etkilerinden bahsedecekler ve yavrularımızın erdemli birer insan olmaları noktasında dersler işleyecekler.

Camilerimiz de açılan yaz dönemi Kuran Kurslarının bu yıl ki sloganı “Camiler çocuk dolsun, ahlakı Kuran olsun” Bu sloganı kim(!) buldu bilmiyorum ama Peygamberimiz (sav)’in hadisi şeriflerinden yola çıkarak böyle bir slogan bulduğu bir gerçek. Zira Sahabe-i Kiramdan bazıları gelerek Aişe annemize, Peygamberimizin Ahlakı konusunda sorular sormuşlar, Aişe annemiz de onlara, “Siz Kuran Okumuyor musunuz? Onun (sav) ahlakı Kuran idi” buyurmuşlardı. Kuran okuyan, Kuranı Kerimin hükümleriyle amel eden, yani İslam’ın ilkelerini hayatına hakim kılan bir nesil yetiştirebilmek, belki de bu Kuran Kursları sayesinde mümkün olacak, kim bilir?

Bu konuda siz değerli ebeveyne tavsiyem, çocuklarınızın elinden tutarak yakınınızda bulunan bir camiye götürmeniz ve kayıt yaptırmanızdır. Ancak kayıt yaptırdıktan sonra da çocuğunuzu, aynı okullarda olduğu gibi takip etmeniz zaman zaman camiye giderek öğreticiye çocuğunuzun durumunu sormanız, kuran Kurslarında ki başarı seviyesini yükseltecektir, diye düşünüyorum.

İsterseniz bu yazımızda, “yaz dönemi Kuran Kursları neden bu kadar önemlidir ve neden ihtiyaç duyulmalıdır?” sorusuna hep birlikte cevap arayalım. Tabii ki bu sorunun birden fazla cevabı olduğu muhakkak. Bizler, birkaç cümle ile bu konu hakkında bilgi vermeye çalışalım.

1-Öncelikle, din fıtri yani yaratılıştan gelen bir ihtiyaçtır. İnsan bu ihtiyacını doğru ve güvenilir kurum ve kuruluşlardan alırsa, diğer bir deyişle devlet gözetiminde ve devletin müfredat programı doğrultusunda alırsa, hayatta en değerli varlıklarımız olan çocuklarımız, fetö örneğinde olduğu gibi din istismarı yapan din tüccarlarının eline düşmeyecektir.

2-Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle, “Çocuklarımız cennet kokusudur” Cennet kokusu olan evlatlarımız, bu kurslar vasıtasıyla doğru bir şekilde ibadet etmeyi öğrenecekler, İslam dininin güzellikleriyle bezenecekler, ileriki hayatlarında ise başta anne ve babaları olmak üzere çevresine, ülkesine ve bütün insanlığa faydalı birer insan olma noktasında, sağlam bir adım atmış olacaklardır.

3- Maalesef, üzerinde yaşadığımız yaşlı dünyamız ve hayat şartları, her geçen gün değişmekte ve ağırlaşmaktadır. Bizlere modernizm diye yutturulmaya çalışılan post-modernizmin hayatımıza olumsuz etkileri, her geçen gün artarak devam etmektedir. Çağa bilgi çağı diyoruz ama çocuklarımızın internet ortamında düştüğü derin dehlizlerden maalesef haberimiz bile olmuyor. Bizler ve en değerli varlıklarımız olan çocuklarımız, gerek internette gerekse TV karşısında, maneviyatımızı körelten bir savaşa maruz kalıyoruz. Bu savaş öyle bir savaş ki, fertleri manen öldüren, toplumun sonunu hazırlayan büyük bir savaş… İster buna psikolojik savaş diyelim, ister kültür emperyalizmi diyelim, hiç fark etmiyor. Çocuklarımızın bu kültür emperyalizminden daha az zararla çıkabilmesi adına, Kuran kursları önem arz ediyor.

4-Ortada, çocuklarımızı derinden etkileyen yadsınamaz bir gerçek daha var ki, o da bizlerin ve çocuklarımızın bilinçaltına gönderilen Subliminal mesajlar. Bizlerin çok masumane olarak gördüğü ve çocuklarımızın seyretmesine izin verdiğimiz çizgi filimler de bile, subliminal mesajlar vasıtasıyla çocuklarımızın gelecekte ki hayatı maalesef karartılıyor. Özelikle çocuklarımızın, somut kavramdan soyut kavrama geçiş dönemi olan ergenlik çağında, bu tip bir savaşa maruz kalması, en değerli varlıklarımızın geleceğini karartabiliyor. Gençlik dönemine geçiş süreci olan bu dönemde, cinsel dürtülerini kontrol edemeyen, kendisini ateizm ve deizm gibi tehlikeli akımların kucağında bulan, milli ve manevi duygulardan yoksun, alkol ve uyuşturucunun tehlikeli girdabına girmeye namzet bir gençlik, toplumumuzun bitmesi, aynı zamanda da yok olması demektir. Zira tarihi süreç göz önünde bulundurulduğunda, dinsiz toplumların yaşayamadığını, tarih sahnesinden yok olup gittiğini görüyoruz.  Büyük ama çok büyük bir tehlike kapımızı çalmış durumda, değerli dostlar! İşte, kapımızı çalan bu büyük tehlikeyi savuşturabilmek adına, her fırsatta çocuklarımızın bilinçaltına atılan bu subliminal mesajları etkisiz hale getirebilmek adına bu kurslar, bizler ve çocuklarımız için büyük önem arz ediyor.

Değerli Dostlar!

Hiç şüphesiz ki, çocuklarımız bizim geleceğimizdir ve yaşadığımız debdebeli dünya, çocuklarımızı bizden koparıp, keşmekeş bir hayata sürükleyecek tehlikelerle doludur. Tüm mesele, bizlerin bu tehlikenin farkında olup olmadığıdır. Eğer farkındaysak, çocuklarımızı camilerimizde açılan Kuran Kurslarına göndermek için çok sebebimiz var demektir. Yok, eğer farkında değilsek, canımızdan çok sevdiğimiz evlatlarımızı, Kuran kursuna göndermeye lüzum da yoktur. Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi