12 Eylül Darbesinin yıldönümünde Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen “1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu”nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sivil Anayasa çağrısını tekrarladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var” diyerek, yeni anayasanın her zaman gündemlerinin ilk sıralarında yer aldığını belirtti.
Erdoğan “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıl önce Meclis çatısı altında yeni Anayasa çalışması başlattıklarını, ancak muhalefetin yan çizdiğini de sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 12 Eylül darbesinin yıldönümünde yaptığı yeni Anayasa çağrısını anlamlı buluyoruz. Zira ülkemizde yapılan darbeler neticesinde, darbeci cuntalar tarafından yeni Anayasalar hazırlanmış ve yürürlüğe konmuştur. 1980 Darbesinden sonra cunta tarafından yapılan Anayasada zaman içinde belli değişiklikler yapılsa da, halen darbe izleri taşıyan bir Anayasadır ve ileriye bakmayı öğrenen Türkiye için, dar ve küçük gelmeye başlamıştır.
Erdoğan’ın yeni Anayasa teklifine muhalefetin, aynı on yıl önce olduğu gibi sıcak bakmayacağına kesin bir inancımız var.
Zira halkın oyuyla seçilerek kim iktidara gelirse gelsin, Kamalist CHP zihniyetinin yüz yıl önce koymuş olduğu ve darbeler ile yenilenen kural ve kaideler geçerliliğini koruyor. Bu sebeple CHP başta olmak üzere muhalefet partileri, içinde darbelerin önünü kesecek maddelerin bulunduğu, insan hak ve hürriyetleri noktasında insanımızın rahata erişebileceği, kutsalların gerçek anlamda kutsal sayılarak kabul edildiği ve mensupları tarafından rahatça yaşanabilecek imkanların sağlandığı bir Anayasa, muhalefetin hiç işine gelmez.
Mesela Batı Batı diyerek batının bütün rezilliklerini kutsayanlara, Fransız ihtilalinden sonra ilk çıkartılan sivil yasanın Ahmet b. Hanbel’in Müsned’inden yararlanılarak çıkartıldığını söylesek; İslam’a olan kin ve düşmanlıklarından dolayı yine itiraz ederler.
Oysa yeni Anayasa çalışmaları başladığında, “İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkaracak” olan ilkeler bütünü olan Kur’an-ı Kerim’den istifade edilse, Peygamberimizin (sav) insan hak ve hürriyetleri noktasında Veda Hutbesinde deklare edilen unsurlar dikkate alınarak bir anayasa hazırlanılsa, şu anda yaşadığımız maddi ve manevi problemler çözülecektir.
“Dinde zorlama yoktur” ayetinden hareketle Anayasaya girecek bir madde, Jakoben laikliğin ipliğini pazara çıkaracak, sokak ortasında ya da toplu taşım araçlarında başörtülü ya da çarşaflı kadınlara Kamalistler saldıramayacaktır.
Protestanlık Ahlakı olan kapitalizmin ezici, yıpratıcı ve hatta yok edici mahiyetinden milletimizi kurtarabilmek adına, İslam ekonomisinin mihenk taşlarını Anayasamız da belirterek bu maddeye uygun yasa maddelerini de kanunlaştırabilsek, milletimizi faiz belasından kurtarıp rahat bir nefes almasını sağlamış olmaz mıyız?
Hülasa, bizim kan grubumuza ve beden ölçülerimize uygun, yani milli ve manevi değerlerimizin özümsenebildiği bir Anayasa, dostlarımıza güven verirken, düşmanlarımıza da ayağınızı denk alın mesajı verecektir.
MİRATHABER.COM