islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Batı’nın kültürel kökleri Yunanistan’da mıdır?

Batı’nın kültürel kökleri Yunanistan’da mıdır?
27 Ekim 2022 13:35
A+
A-

Yeni Şafak  yazarı Selçuk Türkyılmaz’ın kaleme aldığı “Batı’nın kültürel kökleri Yunanistan’da mıdır?” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..

Ukrayna Savaşı’ndan sonra Yunanistan, Türkiye karşıtı tutumunu daha da sertleştirdi. Bu ülke yaklaşık iki yüz yıl boyunca hem Rusya hem de Avrupa ülkeleri tarafından desteklenmiştir. Yunanistan’ın modern dönem tarihi Türkiye ile karşıtlık oluşturacak şekilde biçimlendirilmiştir. Yunan İsyanı ile başlayan modern dönemde Türkiye karşısında Batı’nın desteği ile güçlenmeye büyük bir değer atfetmişlerdir. Bu tercih, 19. yüzyılda onlara kazanç da getirmiştir.

19. yüzyılda Batı ülkelerinin Yunanistan’a desteği hem çok güçlüydü hem de kendi kamuoylarını yeniden şekillendirecek kadar yaygındı. Bu yüzyılda Batı düşünce hayatının Yunanistan üzerinden yeniden şekillendiğini belirtmekte fayda var. Fakat bu durumun yeni bir bakış açısından görülmesi de oldukça önemlidir. Emperyalist ülkeler entelektüel açıdan da büyük bir kazanç elde etmişti fakat bu durum bağımlı ülkeler açısından aynı ölçüde geçerli değildi. Batı düşünce hayatı açısından Yunan geçmişin keşfedilmesi veya öne çıkarılması din ve bilim çatışması bağlamında anlaşılamaz. Bu tarz bir açıklama modeli Avrupa düşünce hayatı açısından değerli olabilir fakat bunun evrensel bir açıklama modeli olarak görülmesi ciddî ölçüde yanıltıcıdır.

Bugün Türkiye ve Yunanistan karşılaştırması yapıldığında da hâlâ Yunanistan’ın Batı dünyasıyla kültürel bağları üzerinde durulur. Batı’nın kültürel kökleri gibi bir bahis açıldığında Yunan geçmiş üzerinde durulması düşünce tarihi bakımından doğrusal bir ilişki izlenimi verir. 19. yüzyıl entelektüel hayatı göz önünde bulundurulursa bunun çok da haksız bir izlenim olmadığı söylenebilir. Victor Hugo’nun Les Orientales adlı şiir kitabını Yunan İsyanının coşkusu ile yazdığı bilinmektedir. Bu yüzyıldaki bütün edebî akımlarda Yunan etkisinin aranması da sebepsiz değildir. Fakat bunun karşısına Müslüman Doğu köklerinin konulması farklı bir duruma işaret eder. Yayılmacılık döneminde bir taraftan Batı’nın kültürel kökleri Yunan’a dayandırılırken diğer taraftan Türk ve Müslüman Doğu da öteki olarak yeniden inşa edilir. Bu da gayet tabiî idi. Çünkü yayılmacılık, emperyal çağın en belirgin özelliklerinden biriydi ve bunun önünde durmak neredeyse imkânsızdı. Fakat aynı dönemlerde Müslüman Doğu’nun kültürel anlamda Batı’nın kökleri arasında sayılması gerektiğine dair çalışmalar da yapılmıştır.

Batı’nın Yunan kökleri karşısında Müslüman Doğu’nun önemi nedir gibi sorular da bu çerçevede ortaya çıkmıştır. Örneğin Rönesans’ta İslam ve Doğu etkisi gibi başlıklar da Yunan köklere yapılan vurguların bir sonucudur. Batı’nın yükselişi bir veri olarak alınmış, emperyal çağın bir özelliği olarak ortaya çıkan Yunan vurgusuna bir karşıtlık oluşturacak şekilde Müslüman dünya öne çıkarılmıştır. Bunun doğru bir karşılaştırma olup olmadığı konusu başka bir meseledir fakat Yunan köklere yapılan vurgu Avrupa’nın kolonyalist yayılmacılığının bir sonucuydu. Bu bağ, Batı’nın kültürel kökleri kategorisine dâhil edilerek anlaşılamaz. Dolayısıyla bu çerçevede Müslüman Doğu ile yapılan karşılaştırmalar da sağlıklı bir sonuç vermeyecektir.

Yunanistan’ın Batı medeniyeti nezdinde ideolojik bakımdan avantajlı olduğuna dair bir hüküm, yukarıda izah etmeye çalıştığımız karşıtlık çerçevesinde yanıltıcıdır. Bu hüküm veya yargı Batı düşünce tarihi anlatısı içerisinde anlamlıdır. Bu anlatı, devamlılık ve aktarma fikri üzerinde inşa edilse de esasen kolonyalist yayılmacılık ideolojisine uyumludur. Anlatının değeri de uyumdan gelir. Fakat ne Yunanistan için ne de Doğu-İslam dünyası içir bir değer ifade eder. Karşıtlığın diğer ucunda Türkiye ve Türkler olduğu için daha özele inildiğinde durum daha da karmaşık bir hâl alır. Batı’yı besleyen fakat diğerleri açısından bir kaynak olma hüviyetine dahi sahip olmayan bir karşıtlığın farklı bir açıdan görülmesi hakikaten önemlidir.

20. yüzyılda kendini Batı’ya anlatmak gibi bir fikir oluşmuştu. Bu, ABD hegemonyasında geçen dönemler için çok daha bariz bir durumdu. Nitekim birçok siyasî sorunlar da aynı çerçevede görülmüş, lobi faaliyetlerine ağırlık verilmişti. Fakat günümüzde Batı dünyası sorunların merkezindedir. Ukrayna Savaşı ile çok daha bariz hâle gelen bir gerçeklik var. Avrupa ve ABD açısından kendini yeniden var etme ve geleceğe taşıma sorunu ortaya çıktığında Rusya ya da başka bir ülkenin hedefe konulacağı görülüyor. Gerektiğinde Rusya gibi batı kültürü ile iç içe olan ülkeler dahi karşıtlığın diğer ucunda görülebilmektedir. Bu kültürel kök, ideolojik propaganda üstünlüğü gibi kavramlarla açıklanamayacak bir durumdur. Bu, Türkiye için de geçerli bir durumdur.

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.