Türk usulü başkanlık sistemi dediğimiz partili cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak siyasi partiler yasasında ve seçim yasalarında ki uyum kanunlarının önümüzde ki seçimlere yetiştirilmesi ülkemizin siyasal menfaati açısından elzemdir.
Yapılan referandumla kabul edilen partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili olarak ana muhalefet partisinin doksan yıldır uygulanan devletin siyasal işleyişinden vazgeçilmemesi yönünde ki politikaları nedeniyle iktidar partisinin de uyum yasalarında ki değişikliklerle ilgili olarak ağırdan alması yeni sistemin önümüzde ki süreçte uygulanacak siyasal sistemde sıkıntılar doğuracaktır.
CHP eski sisteme dönüşle ilgili olarak 2019’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine umut bağlamış durumdadır. Şayet cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Erdoğan’ı yendikleri takdirde bu sonucun halkın eski sisteme dönüş mesajı olarak algılayacakları dolayısıyla ülkeyi yeni bir referanduma zorlayacakları yürüttükleri politikalardan anlaşılmaktadır.
Türk halkının yüzde sekseninin devletin anayasal rejiminin ne olması veya ne olmaması gerektiğiyle ilgilenmediği oy verip seçtikleri siyasi liderin icraatlarının olumlu veya olumsuz olmasına göre kabul veya reddettikleri Atatürk’ten günümüze kadar Devletin başına geçen siyasi liderlerden anlaşılmaktadır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar varlığını sürdüren CHP zihniyeti bu ülkede gelinen noktada yüzde yirmibeşlerde halk desteği bulurken karşı politik çizgide politika yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan tek başına İstanbul Belediye Başkanlığından başlamak üzere sürekli sandıkta kazanmış ve ülkede iki kişiden birisinin oyunu almayı başarmıştır.
Halk nezdinde tek başına iki kişiden birinin oyunu almayı başarmış olan Sayın Erdoğan’ın siyaset sahnesinde olduğu sürece CHP nin sistem değişikliği üzerinden sürdürdüğü siyasetin asla başarılı olamayacağını hep birlikte göreceğiz. Kaldı ki Cumhurbaşkanı bu sistem değişikliği ile ilgili olarak tek başına olmayıp muhalefet partilerinden MHP’nin desteğini de almış durumdadır. CHP camiası sistem değişikliği ile ilgili yapılan referandumda alınan oy farkının az olması nedeniyle eski sisteme dönme politikalarının başarı getireceğini düşünmektedirler. Bu yüzden de Devletin siyasal işleyişi ile ilgili uyum yasalarının çıkarılmasında aceleci davranmayıp savsaklama politikaları gütmektedirler.
Kişisel olarak ister kabul edelim ister etmeyelim; Tayyip Erdoğan ismi halkın çoğunluğu nezdinde siyasette artık tek başına bir marka olmuştur. Bugün ki başarısının temelinde geçmişte inkar edilmez kolektif bir siyasi çalışma elbette vardır. Ama geldiği noktada artık herhangi bir teşkilat çalışmasına dahi gerek kalmaksızın tek başına seçmen nezdinde karşılık bulacak siyasi çalışmalarını rahatlıkla CHP den daha başarılı bir şekilde yürütecektir. Sayın Erdoğan’ı sevmeyen hatta nefret derecesinde alerjisi olan kesimlerce halka alternatif olarak sunulan siyasi aktörlerin müktesebatları bulunduğumuz noktada asla Sayın Erdoğan kadar halkta karşılık bulamayacaktır.
Yeni sistemle ilgili olarak mevcut muhalefetin veya ortaya çıkacak popülaritesi yüksek muhalefetin MHP gibi uyumlu bir politika izlemesi ülke siyasetine hem katkı sağlayacak hem de olası bir iktidar değişimini kişilerden kurtarıp kurumsallaştıracaktır.
Seçim sathı mahallinde muhalefet, Cumhurbaşkanının şahsı üzerinden politikalar yapmayıp vatandaşın önüne gelecek iki sandıkta farklı oy kullanma yönünde ikna politikaları yürüttükleri takdirde hem kendileri için hem de ülke için çok daha iyi sonuçlar doğuracaktır.
İktidar Partisinin de CHP’nin uyum yasaları ile ilgili olarak tutumunu gerekçe gösterip öteleme yoluna giderse bu durumda uyum yasaları çıkarılamadan yeni sisteme geçişin beraberinde bir takım sıkıntıları da beraberinde getirmesi kaçınılmaz olacaktır. Yeni sistemde sandıktan çıkacak sonuçların kime yarayacağını önceden kestirmenin mümkün olmadığı bir gerçek iken devlet yönetiminde sistem karmaşasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu nedenle uyum yasalarının çıkarılması ile ilgili olarak “Kervan yolda düzülür” mantığıyla hareket edilmemesi gerekmektedir.
Uyum yasalarında en çok önem arz eden hususun Milletvekilliği seçimlerinde ki barajın kaldırılması meselesidir. Çünkü bölgesinde bir milletvekili oyu alacak kadar seçmen desteğine sahip kimsenin meclise girmesi demek halkın meselelerine sahip çıkacak gerçek temsilcilerin yasamada vazife alması demektir. Bu durum çıkarılacak yasaların şura anlayışına uygun particilik taassubundan uzak, ortak akılla halkın menfaatine uygun yasaların çıkarılmasına vesile olacaktır. Ayrı sandıkta oy kullanılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri şayet ikinci oylamaya kalırsa, azınlık da olsa kendilerinin mecliste temsil edildiğini düşünen kesimlerin desteğinin bu imkanı verdiği için Sayın Erdoğan’a daha kolay yönelecektir.
Türk usulü başkanlık sisteminin muhalefeti de iktidarı da memnun edebilecek sonuçlar doğurabilecek bir özelliğe sahip olduğundan önümüzde ki yapılacak seçimlere uyum yasaları tamamlanmış olarak girmenin hem iktidar hem muhalefet açısından son derece önemli olduğunu belirtmek isterim.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi