Öncelikle Ehl-i Kur’an Mü’min/Mü’mine Muslimanları sevindiren bir Reis-i Cumhur seçimini geride bıraktık.
ELHAMDULİLLAH
Ama şimdi, yine Ehl-i Kur’an Mü’min/Mü’mine Muslimanlar olarak ALLAH’ımızın, celle şânuhu, mubârek en-Nasr sûresinde dillendirdiği o büyük uyarıyı hakkını vererek defalarca yeniden okuyup hatırlamamız sonra hayata geçirmemiz, öncelikle ve özellikle de iktidârı teslîm ettiklerimiz başta olmak üzere, bütün Mü’min/Mü’mine Musliman kardeşlerimize her fırsatta, sıklıkla hatırlatmalıyız:
Bismillahirrahmânirrahîm…
ALLAH’ın maddî ve mânevî her türlü düşmana karşı kesin bir zafere ulaşabilmenizi sağlayan yardımı ve kullarına son vahyini göndermekle açtığı bilgilerin onları maddî ve mânevî bakımdan özgürleştirmesi, dolayısıyla da hakîkî anlamda gelişip ilerlemelerini sağlaması sâyesinde üzerlerinden her türlü sıkıntı ve kederi kaldıran o İlâhî Açılım hedefine-amacına ulaşarak geldiği zaman, her türlü kargaşanın, karmakarışıklığın tetiklediği ya da yol açtığı yaygaracı bir telaş içinde ileri-geri sağa-sola koşuşturan insanları sür’atle hareket eden topluluklar hâlinde ALLAH’ın dînine girerken gördüğünde, artık Rabbini her türlü yüceltici övgüyle överek, O’nda asla hiçbir eksiklik, hiçbir zâfiyet olmadığını, asla olamayacağını derinlemesine idrâk ederek iyice içselleştir ve andolsun, O’na kulunu rahmetiyle sarmalayıp koruması için duâ et! Şu kesin bir gerçek ki, O tevbeyi, yâni kullarının ciddî bir özeleştiride bulunup, Hakk Dîn’in uygun görmediği her türlü tavrı sergilemeyi en övgüye lâyık yolla terktmek konusunda kesin bir kararlılık ve gayret ortaya koyarak ALLAH’a yeniden yönelen kullarının bu davranışını her zaman kabûl etmek sûretiyle onlara yeniden rahmetiyle dönen-yönelen olagelmiştir!
Ve elbette ki, mubârek Âlu İmrân sûresinin 110. âyet-i kerîmesini…
Bismillahirrahmânirrahîm…
Siz hep her türlü kargaşanın, karmakarışıklığın tetiklediği ya da yol açtığı yaygaracı bir telaş içinde ileri-geri sağa-sola koşuşturan insanlar için çıkartılmış olan, aynı ortak paydanın bir araya getirdiği ve herkesin rağbet edeceği, arzuladığı, hoşlanacağı ve beğeneceği en faydalı ve en değerli topluluk olageldiniz! Öyle bir topluluk ki, mensupları emrettikleri herşeyi ve/veya yaptıkları her işi şeri’âta, yâni ALLAH tarafından belirlenmiş ve konmuş, dolayısıyla da insan aklıyla çelişmesi sözkonusu olmayan temel yasa, kural ve ölçülere dayandırırlar, ona uygun olarak gerçekleştirirler ve şeri’âtin hayata geçirilmesi için gereken herşeyi yaparlar ve andolsun ki, şeri’âta, yâni, ALLAH tarafından belirlenmiş ve konmuş, dolayısıyla da insan aklıyla çelişmesi sözkonusu olmayan temel yasa, kural ve ölçülere ters düşen, aykırı olan herşeyin hayata geçirilmesine engel olup, bundan men ederler, yasaklanması için gereken herşeyi yaparlar ve andolsun ki, böyle davranmakla ALLAH’a îmân etmenin gereğini yerine getirirler. Ve andolsun, eğer – ki bu böyledir, başka yolu yoktur! – kendilerine daha önceki dönemlerde ulaşmış olan ALLAH’ın bir araya getirilmiş hükümlerini menfaatleri doğrultusunda çarpıtıp bozmuş, sonra da o çarpıtmalara îmândan kaynaklanan aynı hayat kavrayışında ve o doğrultuda yaşayışta bir araya gelmiş olanlar ALLAH’ın tamamlayıp en mükemmel hâle getirdiğini dolayısıyla da yegâne Hakk Dîn olarak uygun görüp onayladığı ve Âlemlerin Rabbi ALLAH’a şekksiz-şüphesiz, kayıtsız-şartsız teslîmîyet anlamına gelen ve Ezelî ve Ebedî Mutlak ve Nihâî Hakîkat’ten kaynaklanıp beslenen Yüce Ahlakî Değerler Sistemi’ne dayanan varoluş şekli, hayat tarzı, dünya görüşü el-İslâm’a îmân etseydi bu onlar için kesinlikle daha hayrlı, herkesin rağbet edeceği, arzuladığı, hoşlanacağı ve beğeneceği şekilde faydalı ve değerli bir durum olacaktı! Nitekim onlardan Hakk Dîn’e îmân edenler var. Ama andolsun ki, onların çoğu Hakk Dîn’in emir, kural ve ölçülerini kabûl ettiklerini söyledikleri halde bunların bir kısmını ya da tamamını hayatına geçirmeyi ihmâl ya da gözardı ederek Hakk Dîn’in emir, kural ve ölçülerinin dışına çıkıp, Hakk Dîn’in asla uygun görmediği tavırları, tutumları, davranışları ve eylemleri açıktan sergileyenlerdir!
Doğrusunu bilen Âlemlerin Rabbi olan ALLAH’ımızdır, celle şânuhu.
Engin Abim burada devamlı mı yazacaksınız acaba? sizleri çok özledik