Bir kadın jinekolog ve cinsel terapist olarak bir yandan sağlıklı cinsel hayatı kitaplarımla, makalelerimle öğretmeye çalışırken diğer yandan da pornoğrafik pagan cinselliğinin tehlikelerini özellikle genç kuşaklarımız açısından yol açtığı ciddi cinsel kimlik bunalımları ve cinsel ihtiyaçların meşru yollarındaki engel ve tıkanıklıkları göstermek istedim.
Bir kadın jinekolog ve cinsel terapist olarak bir yandan sağlıklı cinsel hayatı kitaplarımla, makalelerimle öğretmeye çalışırken diğer yandan da pornoğrafik pagan cinselliğinin tehlikelerini özellikle genç kuşaklarımız açısından yol açtığı ciddi cinsel kimlik bunalımları ve cinsel ihtiyaçların meşru yollarındaki engel ve tıkanıklıkları göstermek istedim.
Op. Dr. Ünzile Girişgin
Yazının ilk bölümü için tıklayınız.
İnsan ve Bağımlılıklar 2 grupta incelenir.
1-Kimyasal yani madde bağımlılıkları olup maalesef sigara, elektronik sigara, nargile, alkol, uyuşturucu ilaç ve maddelerin kullanımının giderek artışı. Özellikle de gençler arasında yaygınlaşması oldukça üzüntü verici değişimler.
2- Eylemsel (Davranışsal) Bağımlıklar ise obezite, kumar, insan, oyun, sosyal medya ve porno bağımlılığı alt başlıkları ile ele alınabilir.
Oyun bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı E HASTALIKLAR alt başlığı ile DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü’nün psikiyatrik hastalıklar sınıflamasında yerini almışken sanal seks ve porno Bağımlılığı psikiyatrik hastalık sınıfına sokulmamıştır. Sokulamaz da. Hatta obezite ve şeker bağımlılığı da endüstrinin baskıları ile yeterince konuşulup tartışılamaz.
Gittiğim cinsel eğitimlerde gördüğüm şu ki özellikle yabancı hekimler ve maalesef yerli hekimlerimizin bir kısmı da pornoya destek vermektedir. Hatta şiddete ve her türlü sapkınlığa bulanmış pornoyu tabi karşılamaktadırlar.
Jinekolog ve cinsel terapist olarak benim önerdiğim film ya da anlattığım dersleri kastetmiyorum. Bireylerin günlük takibi huy haline getirdiği ve olmazsa olmaz hale düştüğü ve whatsap gruplarından da porno alışverişi yaptığı bir bağımlılık türünden bahsediyorum. 6 ay kadar birkaç sağlık grubunda, genç oğullarımızın NEVERFAP gruplarında yer alarak yapmış olduğum takibatlar neticesinde gözlemlediğim porno bağımlılığından söz ediyorum.
Batılı ülkelerin tedavisini araştırarak gece bile acil kriz anında yardım isteyebilecekleri yataklı servislerin oluşturulduğu, hekimlerin tedavi ettikleri ama DSÖ. Tarafından inkar edilen bir eylemsel bağımlılık olan porno ve sanal seks bağımlılığından söz ediyorum.
Ülkemizde bilimsel tıbbi çalışmaların yetersiz kaldığı, hekimler tarafından bile yeterince bilinmeyen üzerinde konuşulmayan hatta hekimlerin bile bir bölümünün cinsel hayatına renk ve heyecan katmak için kurduğu porno paylaşım gruplarındaki tehlikelerden bahsediyorum.
Giderek dünya insanlığına hakim olan pornoğrafik pagan cinselliğinin tehlikelerini görmek ve insanlığa gösterebilmek hiç de kolay bir iş değil.
Çünkü cinsel libido meşru çerçeve de konuşulup, insanların mutluluğuna yaptığı katkı eğitimler yolu ile doğru şekilde anlatılamıyorken sapkın ve tehlikeli olan libido eylemlerini aktarmak nasıl kolay olabilir ki…
Kadın jinekolog ve cinsel terapist olarak bir yandan sağlıklı cinsel hayatı kitaplarımla, makalelerimle öğretmeye çalışırken diğer yandan da pornoğrafik pagan cinselliğinin tehlikelerini özellikle genç kuşaklarımız açısından yol açtığı ciddi cinsel kimlik bunalımları ve cinsel ihtiyaçların meşru yollarındaki engel ve tıkanıklıkları göstermek istedim.
YENİDEN DOĞMAK… İnsanımızın ruhen bedenen artık hayata yeniden dönmesini hedefleyen bir bağımlılık tedavi modeli.
Ne feminist bir kadınım ne de maskülen bir kadın. Erkeğin hakkı erkeğe, kadının hakkı kadına, çocuğun ve dahi hayvanın nebatatın hakkı da hayvana, bitkiye ve çocuğa olsun.
Artık şu konuşamama, cinsel sorunları tartışamama girdabından çıkıp yeni neslin derdine de derman olma vaktimiz çoktan gelip çatmıştır. Önümüzde yığınla sorun beklerken biz yokmuş gibi farz edip boşu boşuna ömür tüketiyoruz. Edindiğim ilimler insanlığa fayda vermeyecekse ben niye okuyorum bunca ilmi.
Bu vakte kadar hangi mümin kadın ve erkek ilimden korkup kaçtı da bizler susmayı seçiyoruz.
Kendi camiamızın baskılarından korkup değil mi?
Karşıdan gelen hançer değil kendinden olan insanı yaralar. Özgürce analiz yapamayız çünkü hemen içimizdeki kompleksiler karşımızdakinden daha da karşımıza dikleniverirler ki kanımız donuverir bir anda. Hemen deyiveririz “ Bu konuya da girmeseydin arkadaş, yahu zamanı mı şimdi konuşmanın, hem sana ne kardeşim, sus işte!” Görevden de alıveririz, şirin görünürüz etrafa. bir hekimin makalesi uluslar arası dergide yayınlandı lakin Türkiye’de hekimin başına bela oldu ve görevden alınmış.
Bir türlü tıp, bilim ve dini gerekli sentez ile birleştirememenin acısını, sızısını atamayız üzerimizden. Mahalle baskısı yanında aşağılık kompleksimiz var ya…İşte hiçbir cinsel sorunu da ne psikolojik ne tıbbi ne sosyolojik ne de hukuki yönleri ile çözemeyiz asla.
Benim de elimden gelen sadece kitaplar yazmak hiç olmazsa derdine çare arayana belki derman olmak umudumdur.
Sağlıcakla kalın efendim.