Hürriyet gazetesinin 17 Haziran 2024 tarihli ve “Yere düşen yiyeceği alıp yemek riskli mi? başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:
“Evde ya da dışarıda bir şeyler yerken elinizden yere düşen yiyeceği alıp ağzınıza atıyor musunuz? Cevabınız ‘evet’se siz de 5 saniye kuralını uygulayanlardan birisiniz demektir.
5 saniye kuralına göre, düşen gıda bu süre içinde yerden alınırsa bakteriler bulaşmıyor. Peki gerçekten 5 saniye mikropların yiyeceklere bulaşmasını önleyebilecek kadar kısa bir süre mi?”
Yazı bu şekilde devam edip gidiyor.
Hürriyet gazetesi “Borca dayalı para sistemi ve faize dayalı ekonomi” gibi eklemlendiğimiz batı dünyasının lokmamızı giderek küçülten sömürü sistemi üzerinde duracak değil ya? Ama bilmeden de olsa Peygamberimizin üzerinde durduğu bir konuyu gündeme taşımış ve bize de yorum getirme ortamını hazırlamış olmasına da şükür.
Şimdi Peygamberimizin ilgili sözlerine ve açıklamasına değinebiliriz:
Allah şanını artırsın Peygamberimiz Hz. Muhammed şöyle buyururdu:
“Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman, bulaşan şeyi temizleyip lokmayı yesin. Onu şeytana bırakmasın.”
O, tabağın sıyrılmasını emrederek de “Zira bereketin yemeğin neresinde bulunduğunu bilemezsiniz” gerçeğine dikkatimizi çekti (Müslim, Eşribe 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et’ıme 49; Tirmizî, Et’ıme 11)
Bu Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
1.) Yere düşen yiyeceğe bulaşan çer çöpü temizledikten sonra lokmayı yemek, israfı önlemeye yönelik bir tavsiyedir. Bunu herkesin midesi kaldırmayabilir. Lokmayı atmayıp onu kedi, köpek gibi hayvanlara yedirmek suretiyle de Efendimiz’in tavsiyesine uyulmuş olur.
2.) Peygamberimiz Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “bereket” sözüyle, parmağa, çatala, bıçağa, kaşığa bulaşan veya tabakta bırakılan bir besinin kaldırıp atılmamasına, böylece bir nimetin israf edilmemesine dikkatimizi çekmektedir.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yere düşen yiyeceğe bulaşan toz toprak gibi zararlı şeyleri “ezâ” kelimesiyle anlatmaktadır. Bu zararlı maddeler gözle görünen bir şey olabileceği gibi, mikrop cinsinden çıplak gözle görülmeyen bir şey de olabilir. Hadisimizdeki bu tavsiyenin kapsamı da gözden kaçmamalıdır.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in lokmayı şeytana bırakmamak sözünü şöyle anlayabiliriz: Yere düşen lokmayı yemeyip atmak bir israftır. Şeytanın istediği de insanı israfa yöneltmektir. “Saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar” (İsrâ sûresi, 27) âyet-i kerîmesi de bu gerçeğe işaret etmektedir.
Düşen lokmayı yememenin, yağlanan parmağı yalamamanın bir diğer sebebi de kibirdir. En büyük mütekebbirin şeytan olduğu unutulmamalıdır. Düşen lokmayı kibirlenip değerlendirmemek, bir mânada şeytana benzemek ve onun keyfince hareket etmek olur.
Cenâb-ı Hakk’ın imkân ve servet vererek insanı refaha kavuşturması, onu hiçbir zaman şımartmamalı, tevâzudan uzaklaştırmamalıdır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1.) Yemekten sonra parmaklarda ve tabakta kalan besinleri son kırıntısına kadar değerlendirmeli, hem onları hem de yere düşen yiyecekleri atarak şeytanı sevindirmemelidir.
2.) İnsan her zaman olduğu gibi yemek yerken bile ezelî düşmanı şeytandan sakınmalıdır.
3.) Allah’ın verdiği nimet hiçbir şekilde israf edilmemelidir.
4.) Yemeğin bereketinin nerede olduğu belli değildir. Bereket belki yalanacak parmakta, belki silinecek tabaktadır. Mü’min hiçbir bereketi kaçırmamalı, onu elde etmeye çalışmalıdır.
(Yararlanılan Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları 4/239)
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-