Mimar Zeynep Aybüke Tiryaki
Yeşilvadi Camii; İstanbul Belediyesi ve Kiptaş A.Ş tarafından 2003 yılında Ümraniye’de yaptırılmıştır. Yapının mimari projesini Adnan Kazmaoğlu Mimarlık Araştırma Merkezi üstlenmiştir.
Cami ana kurgusu, geniş anlamda “toplumsal biraraya gelme” kavramıyla şekillendirilmiştir. 350 kişilik ibadet mekânı, 250 kişilik konferans salonu, kütüphane, sosyal aktivite birimleri, avlu ve meydanı ile küçük bir külliye oluşturmaktadır.
Caminin ana kütlesi arsanın yarısını kaplayan bir su yüzeyi üstüne yerleştirilmiştir. Bu konumlama işlevsel ve sembolik olarak binayı çevreden soyutlar. Daire; evreni ve sonsuzluğu temsil etmektedir. Aynı zamanda tamlığın ve bütünlüğün simgesidir. İç içe geçmiş iki yarımkürenin büyüğü ahireti, küçüğü dünyayı simgelemektedir.
Geometrik kurgu olarak caminin ana mekânı ve formu, kütle çapı 25 metre olan bir yarımküreden çıkarmalarla elde edilmiştir. Yarımkürenin yarısının çapı 20 metreye düşürülüp, 2,5 metre kalınlıkta bir küresel parça çıkarılarak mahfil ve alt mekân, bir küre kesmesi boşaltılarak son cemaat yeri, düşey bir dilim çıkarılarak taç kapı ve giriş mekânı, bir kabuk parça çıkarılarak mihrab, çeşitli boyutlu kabuk parçalar çıkarılarak son cemaat yeri kolonadı ve ana mekâna açılan pencereler oluşturulmuştur.
Ana mekânı, iç içe geçen iki farklı çaplı yarım kubbe betonarme kabuk belirlemektedir. İki kabuk arasındaki 11 parçaya bölünmüş ışıklık camı, küfi yazıyla simetrik yazılmış dualardan süzülerek gelen günışığıyla ana mekânı aydınlatır; yazılar kubbe iç yüzeyine yansır, gece de tersten dışarıya doğru ışıktan ve duadan bir taç oluşturur. Ana mekân taçvari ışıklığın yanı sıra, üç kademeli sıra pencerelerden ve betonarme kabuğun geriye çekilmesiyle oluşan mihrap yanal ve üst çeperinden doğal ışık alır.
Paslanmaz çelik ve camdan oluşan taç kapıyı, yatay mermer prizmalarla geometrik kümelenmiş mukarnasvari elemanlar belirginleştirmektedir.
Minarenin geometrisinde ise, ana bir silindire paraboloid-koni ekleyerek taban, küçük silindir birimler ekleyip kümeleyerek de şerefe, külah ve alem ortaya çıkmıştır.
Minarenin şerefesi, külahı ve alemi 20 cm çapında paslanmaz çelik silindir tüplerden oluşurlar. Bu mukarnasvari tüpler altlarından ışık vererek minareyi ve şerefeyi aydınlatırlar.
Ek binaların oluşturduğu set üstündeki geniş bir çörtenden havuza su dökülmektedir. Avlunun yarısını kaplayan su öğesi yaşamı, canlılığı simgeler. Taş döşeme ise durağanlığı ve ölümü. Su fonunun önündeki beton konsollardan oluşan iki adet musalla taşı arasından aynı geometride çıkan dikili taşta Fatiha Suresi yazılıdır.
Cami avlusu döşeme kaplamasına güneş saati kadranı işlenerek minare gölgesinin güneş saati işlevi görmesi sağlanmaktadır. Soyut ve somut zeminde yaşam, zaman ve ölüm dizgesi simgelenmektedir.
Çörten: Üst örtüden gelen yağmur ve kar sularını yapının duvarlarından uzaklaştırmak için dışarı doğru taşacak biçimde yapılmış oluklardır. Taş çörtenler, duvar örülürken yerleştirilir ve çeşitli formlarda yapılabilirler. Osmanlı ve Avrupa mimarisinde çörtenler, yapının dış cephesinin süsleri arasında bütünlük halinde tasarlanmış birer sanat eseri minvalinde, zarif ve şık parçalar iken; günümüzde binalara sonradan eklenen, göze batan, kötü görünümlü yapı elemanları haline gelmişlerdir.