Her ebeveyn sahip olduğu tüm imkanları evladına sunmak ister elbette. Ancak bu arzu artık “ O mutlu olsun yeter” haline geldi. Çoğu ebeveyn “Bizim tek arzumuz ve çabamız onun mutlu olmasıdır” diyerek kendilerini zorlar ve çocuğuna daha fazlasını sağlamaya çalışır oldu. Ancak bu fedakarlıklar yapılırken çocuğun farkında olmadan doyumsuz ve kanaatsiz bir fert haline getirilebileceği unutulmamalıdır. Çocuklar her isteği yerine getirildiğinde buna karşılık sadece mutlu olmasının yeterli olduğunu ve ailesinin görevinin bu olduğunu düşünmeye başlayabilir. Oysaki onlara sunulanlar şükür duygusu ve teşekkür bilinciyle birlikte verilebilirse çocuklar sahip olduklarının farkında, pozitif düşünebilen ve paylaşım duygusu yüksek bireyler olarak yetişebilirler.
Şükür duygusu ve teşekkür etme alışkanlığı, çocuğa hediye verildiği zaman “Evladım teşekkür etsene” diyerek değil, tüm hayatın içerisine dahil edilerek oluşturulabilecek bir değerdir. Çocuklara, nimetlerin zaten olması gereken şeyler olmadığı, bunların bir yaratıcısı ve aracısı olduğu mutlaka anlatılmalı ve hissettirilmelidir. Sahip olmadıklarımızdan çok elimizdeki nimetlere vurgu yapılarak farkındalık sağlanmalıdır. Aile sohbetlerinde o gün yaşadığı güzel şeyleri anlatan çocuklara bunlar için şükretmesi hatırlatılmalıdır. Olumsuz şeyler yaşayanlara ise fırsatları değerlendirme konusunda hatalarının olup olmadığı düşündürülüp, nimetlerin her zaman kendi gayretlerimiz ile elde edilemeyeceği anlatılmalı, “nasip” kavramı üzerinde durulmalıdır. Yaşanılan ne olursa olsun isyana ve umutsuzluğa itici cümleler kurulmamalı, “Her şeyde bir hayır vardır, belki böylesi senin için daha iyidir.” diyerek her şartta şükredilecek nimetler anılmalıdır.
Kazandırmaya çalıştığımız her değeri öncelikle kendi hayatımızda özümsememiz çocuklara örnek olmamız açısından çok önemlidir. Birbirine minnet etmeyen ve elindekinin kıymetini bilmeyen kanaatsiz ebeveynlerin çocuklarını şükrü içselleştirmiş bireyler olarak yetiştirebilmesi elbette ki zordur.
Ailece oturulan sofrada yemeğe bütün nimetleri bizler için yaratan Allah’a şükrederek başlamak, bizler için yemek pişiren anneye “Eline sağlık” demek, çöpümüzü kapımızdan alarak hayatımızı kolaylaştıran görevliye “Sağ olasın” demek ve ayrıca her fırsatta çocuğun kendisine de teşekkür etmek, şükür bilincini yerleştirmek için örnek davranışlardır.
O mutlu olsun yeter temennisi şükür bilinci hariç üzerimize başka sorumlulukta yükler. Çünkü çocuk mutluluğu tv de, marka kıyafetlerde ya da çok daha zararlı şeylerde arayabilir, bulduğunu zannede bilir. O yüzden çocukları doğru mutluluk arayışına yönlendirmek güzel ahlak ve iman verebilmek dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturacak olan anahtardır.
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ