Tarihi olayların, insan üzerinde etkileyici fonksiyonları çoktur. Tarihi olaylarını güncellemeyenler kendi dar kalıpları çerçevesinde bunalırlar. Normal her insan için tarihi olayları güncellemek gerekir. Özellikle bu bugün dünya müslümanları için çok önemlidir.
Bu yazıda dirayet, azim, yiğitlik ve başarı açısından yer küremizin en büyük olayını fiilen yaşayan Hazreti Nûh aleyhisselamı güncellemeye çalışacağız. İnsanlık tarihinin en müstesna şahsiyetlerinden biri olan Ulul’azîm peygamber Hazreti Nuh aleyhisselam Kur’an’ı Kerim ifadesi ile kavmine tam dokuz yüz elli sene hakikatleri anlattı. Kavmi, Onu yalanladı ve yeri geldikçe Onunla alay ettiler. Karısı ve oğullarından biri de kâfirlerin saflarında yer aldılar. O, Kur’an-ı Kerimde en çok zikredilen peygamberlerden biridir. Kavmi Onu yalanlıyordu amma Hazreti Nûh aleyhisselam, hiçbir baskıya boyun eğmiyordu, inandığı davadan hiç taviz vermiyordu. Dokuz yüz elli senelik süreçte O daima kavmini hakka çağırıyordu. O kavmini Allah davasına çağırıyor ve hakikatleri telkin ediyordu.
Andolsun ki, Nuh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kul olun ve kullukta devam edin, sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Gerçekten, ben sizin üzerinize büyük günün azabından korkuyorum.” (A’raf:7/59) Buna rağmen her devirde olduğu gibi Hazreti Nûh aleyhisselama, kavminin ileri gelenleri Onu yıldırmak için hezeyana başladılar; Kavminden ileri gelenler dediler ki: “Biz gerçekten seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz”. (A’raf:7/59) O ise ısrarla onlara, hitabın dozunu artırarak anlatıyordu, Kur’an’ın ifadesiyle; Nuh dedi ki: “Ey kavmim, bende hiç bir sapıklık yoktur. Fakat ben kâinatın Rabbinden gönderilmiş bir peygamberim” (A’raf:7/61) diyerek kâfirleri uyarmaya devam ediyordu; “Size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum, sizin iyiliğinizi istiyorum. Ben sizin bilmeyeceklerinizi de Allah’tan gelen vahyi ile biliyorum” (A’raf:7/62) diyordu.
Hazreti Nûh aleyhisselam davasından hiç taviz vermeden mücadeleye devam ediyor ve inananları, çok az sayıda olmasına rağmen fütur getirmiyor ve davasında net ve dimdik idi. O, yalnızca Rabbinin kendisine verdiği emirleri yerine getiriyordu. Hazreti Nûh aleyhisselam bütün benliği ile yüreğini ortaya koyuyordu. O, sonunda her türlü baskı ve yalanlamalarına rağmen gününün kâfirlerine toptan rest çekti. “Ben ancak Allah’a tevekkül ettim. Siz ve ortaklarınız toplanın benim hakkımda ne yapacağınızı kararlaştırın. Bu işiniz, size hiç sıkıntı olmasın. Sonra hükmünüzü bana icra edin. Bana mühlet de vermeyin” diyor ve tavizsiz tavrını sürdürüyordu; Biz de O’nu ve O’nunla beraber gemide olanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanları da gark ettik. Çünkü onlar kör kavim olmuşlardı. (A’raf:7/64)
O Yiğitlerin Piri, imanının gereği üzere, bütün benliği ile kâfirlerin topuna meydan okuyordu. Allah: O’na vahyettik ki, “Bizim gözümüz önünde ve vahyi beyanımızla gemiyi yap. Vaktâ ki emrimiz gelir de” tennur” kaynamağa başlarsa hemen o gemiyi her birinden iki çift ve aleyhinde söz geçmiş olandan başka ehlini de al ve zulmetmiş olanlar hakkında bana hitapta bulunma. Şüphe yok ki, onlar boğulmaya mahkûmdurlar. (Müminûn:23/27)
Ey Resûlüm! Onlara Nuh’un haberini oku! Hani o, kavmine: “Ey kavmim, demişti, eğer benim makamım, Allah’ın ayetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, ben ancak Allah’a tevekkül ettim. Siz ve ortaklarınız toplanın benim hakkımda ne yapacağınızı kararlaştırın. Bu işiniz, size hiç sıkıntı olmasın. Sonra hükmünüzü bana icra edin. Bana mühlet de vermeyin”! (Yunus:10/71) diyerek yiğit yürekli, yiğitlerin piri Hazreti Nûh aleyhisselam, güçlü ve alaycı kavmine hiç değer vermedi. Âdeta topuna birden “posta koydu”. Çünkü kavminin Onu inkâr etmeleri, alay etmeleri, Onun davasına engel olmaya çalışmaları, Onda yılgınlık, çaresizlik ve korku gibi ruh hastalıklarını depreştirmiyordu.
Bunun üzerine yine Nûh’u yalanladılar; Biz de onu ve beraberindeki müminleri gemide selâmete çıkardık ve bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. (Yûnus:10/73) Nûh aleyhisselam davasından taviz vermedi, selamete çıktılar. Kâfirler gark oldular. Bu olayları anlatan Kur’an’dan ilgisiz kalmak, verdiği mesajları duymazdan gelmek, kimin işine yarar ve kime yakışır? Korkak iflah olmaz! Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi