<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
Dünya üzerinde yaklaşık 3.000 farklı yılan türü yaşamaktadır. Çöllerde, yağmur ormanlarında, dağlarda ve sulak alanlarda bulunurlar. Boğa yılanı, anakonda, kobra, çıngıraklı yılan ve engerek en bilinen türlerdir.
Her yılan yaşadığı ortama göre şekillenmiştir. Deniz yılanları yassı kuyruklarıyla suda hızlı yüzerler. Ağaç yılanları ise uzun, ince gövdeleriyle dallar arasında kolayca hareket ederler.
Tropikal bölgelerde daha çok türe rastlanır. Çünkü sıcaklık ve nem yılanların yaşaması için çok uygundur.
Tüm yılanlar zehirli değildir. Aslında yılan türlerinin büyük çoğunluğu zararsızdır. Zehirli yılanlar avlarını felç ederken, zehirsiz yılanlar avlarını boğarak öldürürler.
Kobra, mamba, engerek ve çıngıraklı yılan en tehlikeli türler arasındadır. Mısır yılanı, boa yılanı ve piton ise zehirsiz yılanlara örnektir.
Zehirli yılanlar ısırık anında avlarına toksin enjekte ederler. Bu toksin sinirleri felç edebilir veya kanı zehirleyebilir. Ancak birçok zehirli yılan insanlardan kaçar ve saldırmaz.
Yılanlar hem yumurtlayarak hem de doğurarak ürerler. Çoğu tür sıcak toprağa yumurtalarını bırakır ve orada gelişim başlar.
Yumurtlayan türlerde yavrular yumurtadan çıkar çıkmaz bağımsız yaşarlar. Bazı yılanlar ise doğrudan canlı yavru doğururlar.
Özellikle soğuk iklimlerde yaşayan yılanlar canlı doğurmayı tercih eder. Dişi yılanlar genellikle yılda bir kez çiftleşir ve 10 ila 50 yavru doğurabilir.
Yılanlar doğanın sessiz koruyucularıdır. Özellikle tarım alanlarında kemirgen popülasyonunu dengede tutarlar.
Fareler ve haşereler çoğaldığında tarım ürünlerine zarar verir. Ancak yılanlar bu zararlıları avlayarak büyük bir denge sağlarlar.
Ayrıca kartallar, tilkiler ve büyük kertenkeleler yılanlarla beslenirler. Bu sayede ekosistemde vazgeçilmez bir halka oluştururlar.
Yılanlar etoburdur ve çeşitli avlar yakalarlar. Çeneleri esneyerek kendilerinden büyük avları bile yutabilirler.
Zehirli yılanlar avlarını zehirleriyle felç ederek etkisiz hale getirirler. Zehirsiz yılanlar ise güçlü kaslarıyla avlarını boğarlar.
Besin kaynakları arasında fare, kuş, yumurta, kurbağa ve bazen diğer yılanlar yer alır. Avlarını yuttuktan sonra haftalarca besine ihtiyaç duymayabilirler.
Yılanların kulakları yoktur. Fakat yer titreşimlerini çok iyi hissederler. Ayrıca dillerini kullanarak havadaki kokuları algılarlar.
Bu işlevi “Jacobson organı” sağlar ve avlarını bulmada çok etkilidir. Gözleri de hareketleri algılamada güçlüdür, ancak sabit nesneleri zor seçerler.
Zehirli türler dişlerindeki özel bezlerden toksin salgılarlar. Bu toksinler bazen sinir sistemini felç eder, bazen de kan dolaşımını bozar.
Yılanlar yaşamları boyunca birçok kez deri değiştirirler. Çünkü büyüdükçe eski deri dar gelir ve atılır.
Önce baş kısmında yırtılma başlar ve deri geriye doğru sıyrılır. Bu süreçte yılanlar gizlenirler ve kendilerini korurlar.
Yeni deri, yılanın daha parlak ve sağlıklı görünmesini sağlar. Ayrıca deri değişimiyle üzerlerindeki parazitlerden de kurtulurlar.
Bazı yılan türleri avlarını 5 katı büyüklüğe kadar yutabilir.
Anakondalar suda yaşar ve karada olduğundan daha hızlı hareket ederler.
Dünyanın en hızlı yılanı Kara Mamba, saatte 20 kilometre hızla hareket eder.
Bir kral kobra, tek seferde bir fili bile öldürecek kadar zehir üretebilir.
Yılanlar bir kerede tüm derilerini çıkarırken göz kapaklarını da değiştirirler.
Yeni doğan yılanlar tamamen bağımsızdır ve hemen avlanmaya başlayabilirler.