Bu yazımız, bendeniz gibi yılbaşı kutlamalarına çok kızan ve bu kutlamaları kültür emperyalizminin önemli bir parçası olarak görenler ya da bu kutlamaları dini inanışı sebebiyle yapanlar için değil; Müslümanları gerici ve yobaz olarak nitelendirenlerin, binlece yıl önceki pagan kültürünün tesiri altında Yılbaşı kutlamaları ne kadar da manidar değil mi?
Bir takvim hesaplaması. Güneş takvimi… Miladi bir takvim…
Yani 31 Aralık günü ile 1 Ocak günü arasında hiçbir fark yoktur.
Aslında eski bir pagan kültürü olan yılbaşı kutlamalarının Hristiyanlık dini ile de bir alakası yoktur. Hz. İsa’nın doğumu miladi olarak kabul edilmekle birlikte, Hz. İsa (as)’ın doğumunu hesaplama olasılığımız olmadığı için….
Yani Hz. İsa’nın (as) ne zaman doğduğunu bilemiyoruz.
Hadi Hz. İsa (as)’ın doğumunu hesapladık diyelim. Hz. İsa’nın doğumunu, Allah’ın (cc) haram kıldığı içki, kumar vb. illetler ile mi kutlayacağız?
Tam bir beyni sulanmışlık sendromu…
Sapla samanı birbirine karıştırma müptezelliği…
İlmek ilmek dokunan ve bizleri bugünlere kadar getiren kültür emperyalizminin daniskası…
Yaşayıp yaşamadığı bile belli olmayan noel baba inanışı…
O geceye özel sofraların kurulması, hindilerin pişirilmesi, “ bugün yılbaşı, hadi birkaç kadeh parlatalım” saçmalığı, uğur getireceğine inanılarak kırmızı don giymek falan…
Hatta bir Müslüman olarak evin ortasına çam ağacı süslemek gibi bir salaklığa imza atmak…
Kafalarda renki huniler(!) ağızlarda renkli bimem neler…
Saat 00.00 olduğunda, deli gömleği giymişçesine geri saymalar ve hop hop zıplamalar, hoplamalar…
Şehirlerin meydanlarını doldurup, cinsel tacizlere bile isteye yaciz kalmalar…
Milli kumar, pardon Milli piyango diyecektim ama dilim sürçtü…
Milli piyango bileti alarak, “Büyük ikramiye bana çıktığında, cami yaptıracağım, fakir fukaraya dağıtacağım, hayır yapacağım” diyerek, nefislerinin sesine kulak verip İslam’i hassasiyetleri bir köşeye atıp kendini kandıranlar…
Hepinizin yeni yılı kutlu olsun, kutlu olsun da…
Bunun hesabını Ahirette yüce rabbimize nasıl verirsiniz bilemem…
Bizler “Emri bil-ma’ruf, nehyi anil-münker” yani “İyilikleri emretme, kötülüklerden sakındırma görevimizi yapalım ve şu ayeti kerimeyi hemen hatırlatalım…
Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz. (Rad Suresi 11)
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN