YİNE BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ…

Türbandı, başörtüsüydü derken, tekrardan döndük mü başa? Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur misali…

Yahu ne türbanmış be… Ne başörtüsüymüş be…

28 Şubat’ta başörtüsü zulmünü gerçekleştirenler, başörtüsü için iki metrelik bez parçası diyenler, meclis kürsüsünden “bu kadına haddini bildirin” diye bağıran zihniyet; şimdi gelmiş başörtüsü hakkında yasa teklifi vererek başörtüsünü serbestliğini teminat altına alacakmış falan, filan…

2008 yılında, bu konu hakkında çıkan yasayı Anayasa mahkemesine götürerek iptal ettiren CHP, şimdi seçimlerden hemen önce meclise yasa teklifi veriyor. Adama sormazlar mı “O günden bugüne ne değişti?” diye…

Başörtüsü laikliği tehdit etmez oldu da bizim mi haberimiz yok? Böyle bir şey olduysa bize de  (yani kamuoyuna) haber verseydiniz de CHP’nin bu girişiminden dolayı şoke(!) olmasaydık.

Şoke olur muyduk olmaz mıydık bilmiyorum ama geçmişte CHP’nin bu konu hakkında ki tutum ve davranışları sebebiyle yaşadıklarımız, şu soruyu sorma hakkını da bize veriyor…

Yasa teklifi genel kurula geldiğinde,  bu teklifin kanunlaşması için el kaldıranlar, kaosa mı el kaldırmış olacak?

Yahu şu anda ülkemizde başörtüsü sorunu var mı?

Yok!

Başörtüsü takan bir bacımız, asker, polis hatta Kaymakam ve Vali olabiliyor mu?

Evet olabiliyor…

Eeee, o zaman neyin kanun teklifi bu? Sağ kanadın zaten başörtüsüyle bir derdi yok… Bu konuda başörtüsünü yasaklamak gibi bir derdi ve misyonu olan sol cenah değil mi? Siz kendinize mi güvenmiyorsunuz ki iktidara geleceğinizi iddia ettiğiniz bir dönemde böyle bir yasa teklifi veriyorsunuz?

Eğer bu konuda samimiyseniz, böyle bir kanun teklifiyle özgürlüklerden yana tavır koymayı hedeflediyseniz, Haziran ayında yapılacak seçimlerden hemen önce siyasi bir manevra ve siyasi bir nemalanma peşinde değilseniz, buyurun o zaman bu konuda ki Anayasa değişikliğine evet deyin olay bitsin…

Böylece bu millet de, sizin amacınızın bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu anlasın…

Milletimiz, sizin samimiyetinize o zaman inanacaktır.

Ama tabii ki o zaman da tabanınızdan oy kaybedeceğinizi çok iyi biliyorsunuz ya…

Hülasa Bay Kemal siyasi manevra yapacağım derken değneğin her tarafı pislendi. Şimdi değneği nereden tutacağını da bilemiyor…

Artık o değneği tutma imkanı yok Sayın Kılıçdaroğlu… Önümüzde ki diğer değneklere bakacağız…

Bu arada Sayın Kılıçdaroğlu’na müsaade ederlerse bir soru sormak istiyorum:

“Otoriteler, üçüncü dünya savaşının çıkmasından tutun da (bana göre şu anda yaşadıklarımız 3. Dünya savaşı) Rusya’nın Nükleer silah kullanma riskinden bahsederken, olası bir Yunan Türk savaşı kapımızı çalmışken, bütün dünyada ekonomik sıkıntılar yaşanırken, zaten sorun olmaktan çıkmış başörtüsü konusunda yasa teklifi vermek için ortaya çıkmak, mantıklı mıdır? Türkiye’nin gündemi bu mu olmalıdır?”

Daha düne kadar, hatta bugün bile Sayın Tayyip Erdoğan’ı başörtüsü meselesi sebebiyle din istismarcılığı ile suçlayanlar, bugün seçim endişesi taşıyarak başörtüsünü istismar etmekten çekinmiyor ve geri durmuyorlar.

Başörtüsü meselesinin çözümü noktasında hep karşı tarafta olmayı yeğleyen Sayın Kılıçdaroğlu, bugün çıkıp göğsünü gererek “Başörtü meselesini ben çözdüm” yalanını atabiliyor. Maalesef gençlerimiz de, 28 Şubat ve sonrasında olanları bilmediği için buna inanabiliyorlar.

Hülasa, Kılıçdaroğlu ve bağlı bulunduğu 6+1’li masa, Biden’in dostu olmaktan vazgeçer, halkımızın dini ve mili değerleri konusunda hassasiyet göstererek milletimizin lehine plan ve projeler geliştirebilirler ise, belki 2028 seçimlerinde iktidar olabilirler.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN