İstanbul’da Trafik Rahatlayacak Mı?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının üzerinde en çok durduğu konulardan birisi İstanbul trafik sorunun çözümüne dönük projeleridir. AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, konu ile ilgili şunları söyledi: “170 kilometrelik metro hattımız var. Yani toplu taşımadaki payı yüzde 18. Bu işin yolu, raylı sistemi yaygınlaştırmaktan geçiyor. Dönem içerisinde 518 kilometreye çıkaracağız. Bunu yaptığımız zaman toplu ulaşımın payı yüzde 48’e çıkacak. Yüzde 48 demek, yüzde 30 trafiğin azalması demektir. Yüzde 30 azalırsa her tarafta rahatlama olur.”
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, “Güvenli, erişilebilir, konforlu bir İstanbul yolunda ulaşım çözümleri” adlı bir basın toplantısında ise “kaynakların doğru projelere harcanmasıyla, doğru planlama ile İstanbul’da güvenli, konforlu, ekonomik ve dakik yolculuk yapmak mümkün” dedi.
Yoğun Trafikte Evden İşe, İşten Eve Gitmek Vatandaşı Hasta Ediyor
Değerli okuyucularım;
Bu haber-yorum yazımı okuduğunuzda büyük bir ihtimalle yeni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının ismi belli olacak. Seçilen kim olursa olsun İstanbul’un trafiğini çözmenin o kadar kolay olmayacağı açıktır. Bundan böyle İstanbul hiç göç almasa bile kendi öz nüfusu dahî İstanbul’un nüfus artışına sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan Binali Yıldırım’ın raylı sistemi yaygınlaştırmakla toplu ulaşımın payının artacağına ve bu da trafiğin azalmasına yol açacağına dair görüşleri, ancak nüfus artış oranının ve piyasaya çıkan yeni araba sayısının sıfır olması halinde mümkündür.
Yani İstanbul trafiği için gelecekte hangi rahatlatıcı yatırımlar planlanmış olursa olsun dinamik yapısıyla trafik yoğunluğunda ciddî bir azalma meydana gelmeyecek ve İstanbullular trafikte yine saatlerce vakit harcayacaktır. Çünkü ev ile işyeri arasında uzun mesafeler olduğu sürece gayri ihtiyari olarak vatandaşlarımızın önemi bir zamanı, sadece işyerinde değil trafikte de geçecektir. Modern şehirler, ulaşım ve trafikle ilgili yapılan araştırmalar, bu durumun insanı mutsuzluğa ittiğini ve dolayısıyla yolcuyu hasta ettiğini ortaya çıkartmaktadır. Biz de bugünkü yazımızda bu konuya ağırlık vereceğiz.
Her Gün Trafik Sıkışıklığı İçinde Yolculuk Yapmak İnsanı Huzursuz Ediyor
İstanbul halkı, özellikle rızık temini için, iş gereği evinden işyerine gitmek mecburiyetinde olan vatandaşlarımız, trafik stresinden etkilenerek, tedricî olarak psikolojik rahatsızlıkların kurbanı olmaktadır. İstanbul’da milyonlarca insan, değişik vasıtalarla evden işe ve işten eve gitmektedir. Yolcuların çok az bir kesimi toplu taşıma araçlarını kullanmaktadır. Çalışanların önemli bir kesimi, kendi arabalarını kullanmaktadır. Çoğu zaman 4-5 kişilik bir arabada sadece şoför bulunmaktadır. Yalnız başına yolculuk yapan bir İstanbullu, arabasında saatlerce radyo dinlemektedir.
Büyükşehirlerde çalışanların önemli bir kesimi, işyerine gidip gelmede her gün 1-2 saat vaktini yollarda harcamaktadır. Mesela Japonlarda bu süre 90 dakikadır. Dünyada Bangkoklu çalışanlar ise zamanlarını en çok trafikte geçirenlerin başında yer almaktadır. İstanbullular da herhalde Bangkoklulara göre biraz daha şanslı olmalıdır. Ama şu bir gerçek ki trafik akışı yavaşladığında sonu gelmez görünen dur kalkmalarla her sürücünün siniri zamanla yıpranmaktadır.
David Lewis’in 800 araba sürücüsü üzerinde yapmış olduğu bir araştırmaya göre bu durum, strese bağlı olarak sürücüleri hasta yapmaktadır. O kadar ki stres düzeylerinin savaş pilotlarıyla eşdeğer olan deneklerin çoğu, gerginlik sebebiyle her gün kullandıkları yolun büyük bir bölümünü bile hatırlayamayacak konuma gelebilmektedir. Korkutucu olan her gün 1-2 saat evle işyeri arasında geçirmek zorunda olan bir kişi, her hafta bütün bir iş gününü hafızasında silmektedir. Amneziye yakalanan bir yolcu, hafıza kaybı sebebiyle belirli bir zaman dilimine yönelik hiç bir şeyi hatırlayamıyorsa, hasta kabul edilmektedir.
Aslında bu hastalığı tetikleyen başka bir olgu daha var. O da insanların, evle işyeri arasında mekik dokumanın ötesinde yollarda kaybettikleri her bir saatin aile ilişkilerini tahrip etmesidir. Yollarda saatlerce vakit geçiren çalışanlar, hem ailelerine daha az vakit ayırabiliyor, hem de evlerine stres yorgunluğu ile geldiklerinde dinlenmeye ve uyumaya ihtiyaç duyuyor. Bu da hem ailevî, hem de sosyal ilişkilerinin zayıflamasına yol açıyor. İşsizliğin ileri derecelerde olan bir memlekette evle işyeri arasında geçirilen bereketsiz zamandan dolayı kimse “bütün bunlar strese değmez” diyemiyor. Hayat, yine de bu şekilde devam ediyor. Ama yüzler asık, herkes ruhen yorgun, kimse tebessüm etmiyor, toplu taşıma araçlarında bile kimse kimseyle sohbet etmiyor. Trafik yoğunluğu sebebiyle İstanbullular gittikçe sağlıklarından olmaktadır.
Velhâsıl-ı Kelâm
Farkındayım. Çok karamsar bir tablo ortaya koydum. Belki de en ideal çözüm, aslında işyeri ile ev arasındaki mesafenin çok kısa olmasını sağlamaktır. Bunun için, mümkünse evini işyerinin bulunduğu yakın bir yere taşımak olabilir. Yürüyerek veya bisikletle işyerine gitme imkânına sahip olan İstanbullar çok şanslıdır. Bu konuda en çok imamları imrenmekteyim. Ev (lojman) ile işyeri (cami) arasında çoğu zaman birkaç metrelik bir mesafe var. Özellikle İstanbul dışında yaşayan imamlar için, bu durum söz konusudur. İstanbullulara bir iki sorum olacaktı: Nerelisiniz? Hiç İstanbul dışına mesela memleketinize göç etmeyi düşündünüz mü? Bari emekliliğinizi Anadolu’nun şirin bir kasabasında geçirseniz nasıl olur?
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…