Mazlumlar ayağa kalkmadıkça, zalimler diz çökmez
Bu sorunun muhatabı elbette sadece, toplum içerisinde maddi durumları iyi olup manevi durumlarını görmezden gelenler değildir. Sorunun cevabının doğru verilmesi, maddi durumları çok iyi olanların durumlarını sarsacak, zihinlerde bir kaçışı başlatacağı kuşkusuz. Sorunu siyasi karar mercilerinde görüp, siyasi kararlar sayesinde zenginleştiklerini görmezden geleceklerde olacaktır.
Yokluk çekerken var olanı eleştirmek,varlıkta yokluk çekeni görememe herhalde insanın temel bir ortak yönü.
Genel bir prensibe bürünmüş ‘’Mazlumlar ayağa kalkmadıkça, zalimler diz çökmez’’ sözü insanlık tarihi boyunca hep doğrulanmıştır.
Yoksulluğunuzun nedeni siz siniz. Sizin başınıza ne geliyor ise, kendi ellerinizin kazanımı yüzündendir. Kendi tercihleriniz ve kabullerinizle beraber, sessiz kaldıklarınız sizi bu duruma taşımıştır.
Öğretilmiş bir çaresizliğin, kitlesel olarak sadık bir uygulayıcısı konumunda olan kalabalıklar, tali konularda farklılıklar yüzünden, öbek öbek toplumda bir birine karşı alternatif gibi bir çatışmacı aidiyet duygusuyla yüksek guruplar oluşturarak yoksulluklarını güçlendirmektedirler.
Siyasi partilerin iktidarı elde etmek için yoksulluğu kaldıracağız vaadi, aynı zurnanın farklı deliklerinden çıkan farklı notaların sesleri olup, zurnaya üflenen nefes aynı sistemdir.
Bu zurnanın, delikleri ne kadar farklı notadan ses çıkarsa da( farklı siyasi partiler) ‘’Parayı veren zurnayı çalar’’ sözünü yeni bir okumayla; zurnaya üfleyen parayı çalar diyerek, mevcut borca dayalı para sisteminin yoksulluğun temel kaynağı olduğunu biliyor ve söylüyoruz.
O halde ‘’Neden yoksulsunuz?’’ sorusunun temel nedeni sık sık ısrarla farklı örneklemelerle vurgulamak istediğimiz, ekonomiyi tamamen kontrol eden para kredi sisteminin yapısal işleyiş biçimidir.
Maaşının düşüklüğünden şikayet eden bir memur, asgari ücretin yetersizliğinden şikayet eden bir işçi, bir ömür boyu çalışıp çalışıp bir ev sahibi olamayan bu insanların yoksulluğunun nedeni işte bu Borca Dayalı Para Sistemi dir.
Seçilmiş hükumetlerin sahiplenerek uyguladıkları bu ekonomik para kredi sistemi, sadece nüfusun % 1 gibi çok düşük bir elit tabakanın işine yaramaktadır.
Çünkü onlar, üretim faktörlerini tamamen kontrol ederler. Hem dış şirketlerin, çok düşük istihdamlarla, yatırım adı altında, bu kaynakları kontrol etmesi, hem de bu dış güçlerle disbiritörlük alarak holdingleşen yerli şirketlerin kartel yapılanmaları ile tabana yayılmayan bir üretim biçimiile halk sadece maaşlı çalışan ve tüketen modern köle konumundadır.
Böylesi bir durumda ücretler sürekli baskı altına alınır. İşsizliğin çokluğu yoksulluğu getirir. İşi olanlar da işini kaybetme korkusu ile kurulu düzenin aktörleri olan iç ve dış kartellerin stratejilerine hizmet ederler.
Şu tespiti de yapalım; yoksulluğun temel nedeni borca dayalı bir para kredi sistemi ile, paranın tepede bir avuç insanların eline geçmesi, onların da bu paralarla üretim faktörlerini kontrol etmesidir.
Bu tespitler her okuyucu tarafından yakinen gözlendiği için kabul edilirken, bunların değiştirilmesi için kılını kıpırdatmamak müstahak olmanın kapılarını açar.
Değişmeye karar vermiş bir insan değişmesi gerekenleri değiştirebilir.
Bir yaşam kuralı olan bir toplum kendini değiştirmedikçe, değişim yönüne irade koyup bunun mücadelesini vermedikçe, Allah o toplum için değişim yasalarını harekete geçirmez.Bu bir ilahi yasa olup, inanıp inanmama ile ilgisi olmayan sosyolojik toplumsal değişimler için de bir kuraldır.
Sözün özü, yoksul olmayı biz seçiyoruz, tıpkı bizi yoksul bırakanları seçtiğimiz gibi.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi