Para/mal için kendini paralayanlara dair…
Para, insanın kalitesini ortaya koyan, zaaflarını gözler önüne seren önemli bir imtihan aracıdır…
Meseleyi yönetim makamında bulunan bir peygamber (Hz. Süleyman) ve Müslüman olmayan bir kadın yönetici (İsrailiyat dilinde Belkıs) üzerinden anlatmaya çalışacağım… Kur’an, dünün yöneticilerini ve tavırlarını günümüz yöneticilerine örnek olsun diye anlatır… Alt kademeden üst kademeye kadar eline devlet imkanını almış, devlet desteğine sırtını dayamış her yöneticiye zikredeceğim kıssada mesaj verilmektedir… Bu yazımda kıssalar bağlamında yöneticilerin para/mal ile imtihanlarını, para/mal zaaflarını ve davası İslam olan mü’min yöneticilerin para/mal karşısındaki tavırlarını konu almaya çalışacağım…
Hz. Süleyman Hüdhüd aracılığı ile Sebe’ kavmini teslim olmaya çağıran bir mektup gönderir… Mektup, “Rahmeti sınırsız ve daim olan Allah’ın adıyla…” şeklinde başlar… Sebe’ Melikesi meclisini toplar ve Hz. Süleyman’ın teslimiyet çağrısını istişare eder…. Meclis üyeleri iradelerini savaştan yana kullanır ve son kararı kraliçe’ye bırakırlar… Kraliçe, Hz. Süleyman’a hediyeler/cazip teklifler göndereceğini ve sonucu bekleyeceğini söyler… Ayetten anladığımız kadarı ile kraliçenin derdi, Hz. Süleyman’ın para/mal konusundaki zaaflarını test etmekti…. Hz. Süleyman gelen hediyeleri geri gönderir ve şu güzel sözleri ifade eder: “Siz, getirdiğiniz bu mallarla/paralarla/cazip tekliflerle beni tavlayacağınızı mı zannediyorsunuz? Allah’ın bana bahşettiği istikamet, mal, mülk vs. güzellikler sizin sevindiğiniz ve avunduğunuz bu mallardan/paralardan çok daha hayırlıdır. Alın bu hediyelerinizi yolunuza gidin, bu mallarla/paralarla kendinizi avutmaya devam edin, biz karşı konulmaz bir ordu ile geliyoruz… “ (Neml, 27/20-45) Hz. Süleyman’ın hediyeleri ve teklifleri reddettiğini öğrenen kraliçe hemen yola çıkar ve teslimiyetini arzeder…
Sebe’ melikesi, bu tavrı ile bizlere ve tüm yönetimlere şu mesajı vermiştir: “Yöneticilerin en büyük zaafı paradır/maldır, güçtür… Savaşta yenemediğiniz nice insanları, yöneticileri zaafları ile vurabilirsiniz… Zira yöneticileri zaafları ile vurmak yenilgiye uğratmanın en kestirme yoludur…” Ayrıca kraliçenin bu davranışından şu mesajı da çıkarmamız mümkündür: “İnsanları para/mal ile deneyin, para/mal sınavında kaybedenlere değer vermeyin, onları şerefliler listesine kaydetmeyin…” Hz. Süleyman’ın bu tavrından sonra Sebe’ kraliçesinin teslim olması bizlere; “paranın/malın karşısında eğilmeyenlerin karşısında dünya eğilir, paranın/malın satın alamadığı kişilikler değerlidir, önemlidir, şereflidir…” mesajını verir…
Ganimet malını dağıtan Hz. Peygamberi gören bir bedevi Hz. Peygamberden ganimet malını ister durur, Hz. Peygamber de kendisine ganimet malı tükeninceye kadar verir. Bedevi kavmine döner ve der ki, “öyle bir kişinin yanından geliyorum ki ona iman ederseniz hepinizi zengin yapar…” Hz. Süleyman ve Hz. Peygamberin bu üstün tavırlarını birleştirdiğimizde karşımıza şu mesaj belirir: “Para/mal davanızın önünde değil emrinde olmalıdır… Dava adamı para/mal karşısında yamulmamalıdır… Dava insanı parayı görünce davasını değiştirmemelidir…”
Kanaatimce Sebe’ melikesi Allah’ın adı ile başlayan mektubun sahibinin samimiyetini ölçmek istiyordu… Kraliçe, mektubuna Allah adı ile başlayan Süleyman’ın derdinin ülkesini sömürmek mi yoksa hak davasını gerçekleştirmek mi olduğunu öğrenmek istiyordu… Bu kıssa bizlere Allah ile başlayan her söze kanmamız gerektiğini, Allah diyerek holdingler kuranları, garibanların paralarını batıranları, ağzı dualı dünyası paradan başka bir şey olmayanları unutmamamız gerektiğini öğretmektedir…
Hz. Süleyman’ın bu tavrı en alt memurdan en üst amire kadar yönetim kademesinde olan herkese zaafınız para/mal olmasın, makamları daha çok para/mal kazanmak, kasaya para yığmak için değil halka hizmet için, hakka tabiiyet için kullanın mesajını verir… Hz. Süleyman’ın bu tavrı, yöneticilere paraya, mala, mülke tav olmayın; makamlarınızın ağırlığını ayaklar altına sermeyin, zenginlerin sizleri satın almasına izin vermeyin, para/mal için şerefinizi ayaklar altına almayın, parayı/malı görünceye kadar mücahit parayı/malı gördükten sonra münafık olmayın, Sâmiri olmayın, devletin istikbalini para/mal zaafına yenik düşerek tehlikeye düşürmeyin mesajını vermektedir. Hz. Süleyman bu davranışı ile bizlere gözü parada/malda olanları yönetimin hiçbir kademesine getirmeyin, devletin işleyişini paranın akış seyrine göre değiştirmeyin mesajını da vermektedir.
Kıssa’da biri güneşe diğer Allah’a tapan farklı inanç ve eylemlere sahip iki yöneticinin tavırları anlatılmaktadır. Güneşe tapan yönetici para ile satın alamayacağı kimsenin olmadığını düşünürken, Allah’a tapan yönetici ise paraya/mala tapanlara, “hiçbir para/mal Allah’a olan imanı ve güveni satın alamaz, teslimiyeti sarsamaz” mesajını vermektedir. Allah’a tapmanın, hak yolda olmanın meziyetinin anlatıldığı bu kıssa bizlere “para her kapıyı açar” söyleminin de doğru olmadığını göstermektedir.
Bir insanın para zaafını görürseniz ona yapacağınız en büyük iyilik yönetimden, bulunduğu mevkiden el çektirmek olmalıdır. Zira Allah korkusunun hâkim olmadığı her yönetici para zaafı ile kendinden geçecek ve birilerinin emir kulu olacaktır… Dört Halife atadıkları valilere özellikle “zenginlerin sofralarına oturmamalarını” tavsiye ederken bu gerecekleri göz önünde bulunduruyor olmalılardı…
Yöneticiler Hz. Süleyman gibi bulundukları makamın izzetini, davalarının şerefini düşünmeli ve rabbin verdiği ile yetinmeliler ki ADALET tecelli etsin, HAK yerini bulsun, GÜVEN ORTAMI tesis edilsin…
Unutmayın helalinden kazanılmayan, hak edilmeyen ve hakka hizmet etmeyen her para/mal yaradır… Paraya tamah eden ne kadar zengin olursa olsun her daim zarardadır…
Ne güzel buyurmuş Hz. Nebi: “PARAYA TAPANLAR HELAK OLSUNLAR…”