Yunanistan’da eşcinsel evlilik yasallaştı. Böylece Yunanistan, eşcinsel evliliği yasallaştıran ilk Ortodoks Hristiyan çoğunluklu ülke oldu. Yunanistan, kilisenin tepkilerine rağmen eşcinsel evlilikleri yasallaştırdı. Meclisten geçen yasayla birlikte eşcinsel çiftler, yasal olarak da çocuk evlat edinebilecek. Yunanistan aynı zamanda eşcinsel evlilikleri ilk yasallaştıran Ortodoks Hristiyan çoğunluklu Doğu Avrupa ülkesi oldu.
Yunanistan Parlamentosu, uzun süren tartışmaların ardından, eşcinsel çiftlerin evlenmesine ve çocuk evlat edinebilmesine olanak tanıyan yasayı onayladı. 300 sandalyelik mecliste, 176 evet oyu ile kabul edilen tasarı, eşcinsel çiftler için yeni bir dönemin kapılarını araladı. Oylamada 76 milletvekili hayır oyu kullanırken, 2 milletvekili çekimser kaldı.
Ortodoks Kilisesi’nin, eşcinsel evlilikleri yasallaştıran bu tasarıya karşı çıkması, toplumda geniş yankı buldu. Kilisenin, evlilik tasarısının ebeveyn rollerini karıştıracağına ve geleneksel aileyi zayıflatacağına yönelik endişeleri, toplumsal tartışmaların odağında yer aldı. Ancak, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in tasarıya ilişkin, “Günümüz Yunanistan’ını yansıtan, Avrupa değerlerine bağlı, ilerici ve demokratik bir ülke” şeklindeki sözleri, toplumun bir kesiminden tepki alırken LGBT destekçileri tarafından ise olumlu karşılandı.
Yunanistan’ın bu adımıyla birlikte, Avrupa Birliği’nde eşcinsel evliliği yasallaştıran ülke sayısı 15’e yükseldi. Dünya genelinde ise bu sayı 35’e ulaştı. Yunanistan, bu kararıyla, Ortodoks Hristiyan çoğunluğa sahip ülkeler arasında bir ilki gerçekleştirdi ve Avrupa’daki eşcinsel evlilik haritasında değişiklik yapmış oldu.
Bu tür LGBT ya da Gazze gibi savaş haberlerini okuyunca, sizin aklınıza gelen ilk cümleyi bilemiyorum ama benim aklıma gelen ilk cümle, “Dünya ve insanlık çıldırdı” oluyor. Aslında insanın, yüce rabbimizin kendisine kodladığı frekansı değiştirmeye çalışması ve böylece dengeyi bozacak adımlar atması karşısında “İnsanlık çıldırdı” tabiri bile yetersiz kalıyor.
Şunu ifade etmekte fayda var ki LGBT, doğuştan gelen bir hastalık değil, insanın sonradan çeşitli sebeplerle yöneldiği kötü bir eğilimdir. İnsan fıtratına aykırı bu yönelimi de, “Demokrasi, özgürlük, ilericilik” kılıflarına büründürmek ise cehaletten başka bir şey değildir.
LGBT’yi destekleyen dernek ve kuruluşların arka planına baktığımızda, burada da Siyonist güçlerin olduğunu görmekte zorlanmıyoruz. Dolayısıyla, günümüzde hangi taşı kaldırırsak kaldıralım altından Siyonistler çıkıyorsa, Siyonizm dünyanın başına bela olmuş demektir. Diğer bir deyişle Siyonizm, Gazze’de insanları bombalayarak öldürürken, AB ülkelerinde ve birçok yerde ise LGBT dayatmasıyla insanlığın sonunu getirmeye çalışmaktadır.
Şeytanın adımlarına uymanın ve peşinden gitmenin “Özgürlük” olarak tanımlandığı çağımızda, insanlık adına, insanlığın dirilişi ve kurtuluşu adına, Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ayetleriyle uyarmak istiyoruz:
“Ve daha sonra, Lut’u da halkına elçi olarak gönderdik. Hani Lut, kavmine seslenerek, “Ey halkım!” demişti, “Doğrusu siz, insanlık tarihinde daha önce hiç kimsenin bir toplum hâlinde yapmadığı utanç verici, çirkin bir iş yapıyorsunuz.”
“Demek siz, cinsel arzularınızı tatmin için erkeklere yöneliyor, kervanların yolunu kesip eşkıyalık yapıyor ve toplantılarınızda açıktan açığa edepsizce işler yapıyorsunuz, öyle mi?”
Bu uyarılara karşılık kavminin ona cevabı, “Boş ver bunları. Eğer iddianda samimî isen, o zaman tehdit edip durduğun Allah’ın azabını başımıza getir de görelim!” demekten başka bir şey olmadı.” (Ankebut 28-29)
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-