İslâm dininde insanları yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine yönlendiren bir çok emir ve öğüt vardır. Bu sebeple bilgili, bilinçli ve de maddî imkânları olan erkek ve kadın müminlerin seyahatlere çıkması kulluğun gereğidir. Güzel kul olmak gayesiyle yaşamaya çalıştığımız için, biz de seyahatler yaptık. Başta Amerika, Rusya olmak üzere İspanya, Fransa, Almanya, İsviçre , Filistin, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, Sudan Mısır, Tunus, Fas ve Batı Trakya’ya seyahatler ettik. Günlük tutma ve resim çekme alışkanlığımız olmadığı için seyahatlerimizi yazmada zorlandığımızı itiraf etmeliyim. Hafızamızda kalan bilgiler ve birlikte seyahat ettiğimiz veya gittiğimiz yerlerde tanıdığımız insanlardan edinebildiğimiz bilgi, belge ve resimlerle gezilerimizi özetlemeye çalışacağız.
Amerika Gezimiz
Kuruluşunda ve ilk kongresinde hazır bulunduğum Müsiad’ın yıllarca Disiplin Kurulu ve Tahkim Heyeti Başkanlığı yaptım. Erol Yarar’ın başkan ve Dr. Ömer Bolat’ın genel sekreter olduğu dönemde Müsiad’ın tertiplediği geziyle 21 Mayıs 1997 de Amerika’ya gittik. On gün süren seyahatimizde sırasıyla Chicago, New York ve Washington şehirlerine uğradık.
Bilgisine başvurduğum genel sekreterimiz Ömer Bolat kardeşimiz, gezimizi şöylece özetledi:
“40 kişi kadardık. MÜSİAD heyeti olarak Chicago’da Kuzey Amerika İslam Topluluğu İSNA’nın Genel Kurul Toplantılarına katıldık, Chicago’da dünyanın en büyük emtia-mal borsasını ziyaret edip yetkililerden bilgi aldık. Northwest Üniversitesi’nin kampüsünü gezdik. Michigan gölünde tekne gezisi yaptık. Chicago’da organize sanayi bölgesine giderek, birkaç imalat tesisini gezdik. Hankook lastik firmasının 100 katlı gökdeleninin teras katında bir öğle yemeği yedik ve lOO. kattan Chicago’yu seyrettik.
ABD gezisinin ikinci durağı New York oldu. New York Ticaret Odası’nda ikili iş görüşmeleri yaptıktan sonra, ABD’nin para gücünü temsil eden Wall Street’i ziyaret ettik. Daha sonra Manhattan’da bir tekne turu yaptık. Özgürlük Heykeli’ne gittik. 11 Eylül 2001’de bombalanma sonucu yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerinin terasına çıktık, New York şehrini ve karşı kıyıdaki New Jersey’i seyrettik.
New York’tan gezimizin son durağı olan Washington’a geçtik. Washington’da Müslümanlarla ilgili iki önemli kurum olan CAIR ve Amerikan Müslüman Konseyini ziyaret ettik. Virginia’da bir camiyi ziyaret edip, vakit namazı kıldık. “
Ömer kardeşimiz gezimizin genel hatlarını sundu. Ben de özelime inerek koruyabildiğim hatıralarımı özetleyeyim.
Organize Başarılıydı
Organizede bazı aksamalar olduysa da genel hatlarıyla başarılıydı. Bu seyahatimizde zamanında namaz kılmak ve helâl gıdalar yemek bakımından bir sıkıntı yaşamadık.
Uçak Yolculuğumuz
Uçağa ilk kez 1971’de ilk haccımı yaparken binmiştim. Daha sonra yurt içi ve dışı seyahatlerimde çokça uçak yolculuğum olmuştur. Ne var ki bu yolculukların hiçbiri 3.5 saati aşmamıştı. Ama Amerika yolculuğu başkaydı. Chicago’ya inmek için on üç saat havada kaldık. Türbülansa falan girmedik, yüreğimiz de ağzımıza gelmedi. Bir iki saat sonra uçuşa alıştıysak da rahmetli babamın “Akıllı adam uçağa binmez,” şeklindeki sözünü hatırlamadan da edemedim.
Bütün kulları ve akıllarını yaratan, uçağın yapılacağı maddeleri halkeden ve hava yolcuğunun atmosfer şartlarını hazırlayan Rabbimize hamdolsun. Uçakların, Allah’ı birleyen biz Müslümanlar tarafından 2019 yılında bile hâlâ üretilememesi, utanç duymamız gereken bir durum olsa gerek.
Amerika seyahatinde benim dikkatimi çeken ilk şey gökdelenler oldu. Seyahatimiz sırasında New York’ta kaldığımız gökdelen bir otelin 28. katından aşağı bakınca duyduğum ürpertiyi unutamıyorum. Aradan çok fazla değil yani 23 yıl geçti. Şimdilerde Amerika’da gördüğüm gökdelenlerin daha fazlasını İstanbul’da görebiliyorum.
Hayatımda ilk defa meyvelerin tek ve üzümüm de bir salkım halinde satıldığını kaldığımız otelin altındaki markette gördüm, hayretler içinde kaldım. Faiz düzeniyle sömürülerek fakirleştirilen milletimiz fertleri henüz meyveyi tane ile satın alacak duruma düşürülebildi mi, bilemiyorum.
Yıkılan Kulelerin Birinde Yemek Yedik
Amerika’daki New York günlerimizde Dünya Ticaret Merkezi’nin 110 katlı ikiz kulelerini ziyaret ettik ve kulelerin birinin 100. katında yemek yedik. Kulelerin birbirine yakınlığı dikkatimi çekmişti. Benim asıl unutamadığım; yüzüncü kattan baktığımızda izlediğimiz görüntüler kadar, yüzüncü kata saniyeler içinde çıkmamızdı. Aramızda konuşurken rehber kardeşimizin verdiği bilgiye göre, Amerika’da korkusunu yaşadığı için uçağa binemeyenler gibi asansöre binemeyenler de bir hayli fazlaymış.
Burada bir hatırlatma yapalım: İkiz kuleler bizim ziyaretimizden yaklaşık dört yıl sonra 11 Eylül 2001 de Amerika’daki örtülü güçler tarafından İslâm Dünyasına saldırı amaçlı olarak yıkılmıştır. Kaynağı ve amacı ne olursa olsun ikiz kuleleri yıkan eylem, inşaallah dünyayı sömüren zalim Amerika’nın yıkılışının da başlangıcı olur.
Harlem’e de Gittik
New York günlerimizde bir grup arkadaşımızla birlikte hâlâ daha dışlanan ve aşağılanan zencilerin yaşadığı Harlem’e gittik. Müslüman zencilerle kucaklaşabileceğimiz yer olarak bir mescide vardık. Vardık da namaz vakti olmadığı için yaşlıca bir iki zenci kardeş dışında sohbet edebileceğimiz ve bilgi alabileceğimiz düzeyde Müslüman kardeşler bulamadık. Mescid de bakımsız gibiydi. Harlem’in diğer bölgelerden farklı olup olmadığını kıyaslayacak malumat da edinemedik.
New York’ta Bir Akşam Yemeği
New York’ta bir akşam yemeğimizi Türk lokantasında yedik. Gece geç vakit otelimize dönerken sokakta yatan fakirlerin dilenmek için peşimize takıldıklarına tanık olduk.
İnsanlık değerlerinde fakirleşmiş ise de maddî zenginliği ile sosyal adaleti gerçekleştirebildiğini sandığımız Amerika’da yüzbinler sokaklarda sürünüyor. Allah’ın savaş açılmasını emir buyurduğu faize dayalı kapitalist düzen insanlara mutluluk getirebilir mi?
Bu arada, Allah’a güven içinde olması gereken Müsiad üyelerinden faize batmış olanların, kurtulmak için samimi bir gayretin içinde olmaları gereğine vurgu yapmak isteriz.
Borç Sayacı
Yanılmıyorsam New York’un merkezinde tanık olduğumuz için unutamadığımız bir olgu da, neredeyse dönüş hızını takip edemediğimiz yüksekte asılı dev bir sayacın Amerika’nın artan borçlarını gösterir olduğunu öğrenmemiz oldu. Dünyanın ekonomisi en güçlü devleti olması gereken Amerika neden en borçlu ülkesi? Borçlu olan yalnızca Amerika da değil. Çin Japonya, İtalya, Türkiye ve hemen hemen bütün dünya ülkeleri de borçlu. Peki alacaklı olan kapitalist düzenin büyük sömürücüleri kimler? Sorgulanması gerekmez mi?
Üniversite Sanayi İşbirliği
Yanılmıyorsam Chicago’da bir üniversiteyi ziyarete gitmiştik. Ziyaret ettiğimiz üniversitenin –belki de görebildiğimiz kısmı- bana sıradan gibi gelmiş, bizim İstanbul Bağlarbaşı’ndaki 1965 yapımı Yüksek İslâm Enstitüsü binasını çağrıştırmıştı. Zemin pencerelerinin birinden baktığımızda büyükçe bir makine görünce “Bu nedir?” diye sormadan edemedim. İlgiliden aldığımız cevap, bizim için öğretici ve şöylece oldu:
–Üniversitemiz sanayicilerle işbirliği içindedir. Onlar adına AR-GE çalışmaları yapmakta, sipariş üzerine makine de üretmektedir.
Bizim teknik üniversitelerimizin de hayatla iç içe olması gerekmez mi?
Cuma Namazı
10 gün süren gezimiz sırasında Chicago’da bir Cuma namazı kılabildik. Süleymaniye Camiinin İmam hatipliğini yapmış kişi olarak, kıldığımız Cuma namazında dikkatimi çeken durum şu oldu:
Cumayı bir organize sanayi bölgesinde namazgah haline getirilmiş bir salonda kıldık. Cemaatte erkekler yanı sıra kadınlar ve çocuklar da vardı. Olması gereken de buydu. Biz tarihi şartlarda İslâm bilginlerinin Peygamberimizin Sünneti’ne aykırı olarak yaptıkları hatalı içtihatları sebebiyle, Anadolu’muzda kadınların Cuma namazına katılmalarının yolunu kestik. Dolayısıyla çocuklar da Cuma’sız büyüdüler ve de büyümekteler. Oysaki Peygamberimizin Mescidinde kadınlar için ayrılmış Babü’n-Nisa isimli bir kapı da vardı. Kadınlar, cemaati rahatsız edecek derece ağlaşan çocuklarını bile namaza getiriyorlardı. Anlaşılan Amerika’daki kardeşler, gelenek engeline takılmadıkları için okuyup öğrendiklerine göre amel etmişlerdi. İyi de etmişler.
Beyaz Saray ve Örtülü Yahudi Kız Öğrencileri
Washington’a gittiğimizde iki yere uğradığımızı hatırlıyorum. Minareli bir camiye uğradık ve namazı kıldık. Uğradığımız diğer önemli bir yer de içini gezdiğimiz Beyaz Saraydı.
Beyaz Saray’da gönül müzeme kaldırabileceğim bir şey görememiş olacağım ki, pek bir şey hatırlayamıyorum. Gezi arkadaşımız Mehmet Özalp’in hatırlattığına göre, namaz vakti geçmekte olduğu için Beyaz Saray karşısındaki bir çimlikte, insanlar bakıp dururken, cemaatle namaz kıldık. Asıl unutamadığım anım ise gerçekten ilginç:
Beyaz Saray ziyaretimiz için otobüsümüzü park ettiğimizde, yanımızdaki otobüsten başörtülü ve siyah çoraplı 13-15 yaşlarında kızların inmekte olduğunu gördüm. Doğrusu şaşırdım ve bizim Kur’ân Kursu veya İmam Hatip’in kız talebelerini buraya nasıl getirmişler merakı içindeyken, çok geçmeden gerçeği öğrenebildim. Meğer bu kızlar, bir Yahudi Kız Din Okulunun talebeleriymiş. İslâm dininin son yasalarını içeren Kur’ân-ı Kerîm’de pekiştirilen tesettür emri, Rabbimizin indirdiği Kitap olan Tevrat şerîatinde de vardı. Demek ki hâlâ korunuyor.
Dünyamızın neresinde olursa olsun kulluk bilinci ile örtünebilen yavrularımızdan Rabbim razı olsun.
Seyahatlere dönmek üzere çıkılır. Hamdolsun biz de New York üzerinden sağlık içinde memleketimize döndük.
(Devam edecek)
ALİ RIZA DEMİRCAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…