islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4868
EURO
36,2376
ALTIN
2.961,79
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
19°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

YUSUFLARIN OLMADIĞI SOFRALARA KURTLAR OTURUR

YUSUFLARIN OLMADIĞI SOFRALARA KURTLAR OTURUR
13 Nisan 2022 10:30
A+
A-

Hz. Yusuf’un hayat hikayesinde hepimiz için mesajlar vardır… Bu yazımda Hz. Yusuf’un hazine bakanlığı dönemini ve bu dönemdeki uygulamalarını ve bizlere düşen mesajları işlemeye çalışacağım…

Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atıldığı, bir kervan tarafından bulunup köle pazarında satıldığı, o dönemin azizi/veziri tarafından satın alındığı, vezirin eşinin iftirası sonucu zindana atıldığı Kur’an okuyan herkesin malumudur… Ailesini, vatanını, kardeşlerini ve özgürlüğünü kaybeden, iffeti lekelenen Hz. Yusuf zindanda iken melik/kral bir rüya görür… Bu rüya ile ilgili uzmanlarca yapılan yorumlar kralı tatmin etmez…

Zindanda iken rüyası yorumlanan ve bunun üzerine zindandan çıkan saray erkanından biri krala Hz. Yusuf’u önerir… Hz. Yusuf, rüyanın 7 yıl bolluk ve 7 yıl kıtlık dönemine işaret ettiğini söyler… Kral yorumdan tatmin olur ve Yusuf’un zindandan çıkarılmasını ister… Hz. Yusuf ise zindandan kralın lütfu ile çıkmayı reddeder ve suçsuzluğunun ispatını ister… Zira Hz. Yusuf bu durumda zindandan çıkacak olsaydı üzerine atılı suçun lekesini bir ömür taşıyacaktı… Ancak o lekeden kurtulmayı, zindandan kurtulmaya; onurlu yaşamayı saraya/krala yakın yaşamaya tercih etti… Kral, Hz. Yusuf’un talebini yerine getirdi ve vezirin eşi iftira attığını itiraf etti… Böylelikle Hz. Yusuf hem zindandan hem de kara lekeden kurtulmuş oldu…

Kral, Hz. Yusuf’a danışmanlık teklif eder, yakın adamı olmasını ister ancak Hz. Yusuf teklifi reddeder ve hazine bakanlığını, beytülmalin başında olmayı talep eder, buna ehil olduğunu söyler… Hz. Yusuf bu davranışı ile; “mevki sahiplerine yakın olmayı değil ehil olduğunuz işleri yapmayı önceleyin ve ehil olduğunuz mevkileri ehli olmayanlara bırakmayın” mesajını vermektedir…

Kral, müslüman olmadığı halde, kabul etmediği İslam dininin müntesibini, Hz. Yusuf’u hazinenin başına getirir ve ülkenin şah damarı olan ekonomi yönetimini Hz. Yusuf’un ellerine teslim eder… Zira ülkenin geleceği söz konusudur ve koltuk derdinde olanlara değil Hz. Yusuf gibi onuru için yaşayanlara güvenmek gerekmektedir… Hz. Yusuf, vezirin evinde büyüdüğü, şehrin ileri gelenlerinin hallerini bildiği ve saray erkanının harcamalarını, israflarını gördüğü için ekonominin başına geçmeyi teklif etmiş olmalıdır… Hazinenin başına emin biri geçmeyecek olursa belki de saray erkanı, hazine bakanı beytülmali çarçur edecek, devletin imkanlarını zenginlere peşkeş çekecek, birkaç kişinin israf ve debdebeli hayatı uğruna koca bir halk yıllarca aç kalacak, sefil olacak, iffetlerini ve izzetlerini kaybedeceklerdi…

Hz. Yusuf, kraldan habersiz işlerin yürütüldüğünü, kralın da bakanları tarafından uyutulduğunu kendi hayatından, yaşadıklarından bilmekteydi… Haksız yere zindana atılmış olması adaletin yanlış işlediğinin ve  kralın bu işlerden habersiz olduğunun kanıtlamaktaydı… Sonuçta kral da bir insandı, yanlış davranabilir ve yakın adamlarınca yanıltılabilirdi… Adaleti yanlış işleyen bir devletin ekonomisi doğru işliyor olamazdı… Zira bir  devlette adalet bozulduğunda tüm dengeler yerle bir olacak, hiçbir şey doğru gitmeyecekti…

Aynı durum kıtlık döneminde de söz konusu olabilir, kraldan habersiz usulsüz birçok harcama yapılabilir, hortumlamalar yaşanabilirdi… Halkın geleceği birkaç arsız ve hırsızın eline terk edilmemeliydi…  Onun için ekonomi iffetli, onurlu, basiretli, halkı ve devleti yakından tanıyan Yusufların ellerine bırakılmalıydı…

Hz. Yusuf, kralın teklifini kabul etmedi, kendi teklifini krala kabul ettirdi… Bu davranışı ile gücün hizmetine girmeyeceğini, kukla olmayacağını, sarayın adamı değil halkın ve hakkın adamı olacağını göstermiş oldu… Hz. Yusuf makamını büyütmek, konumunu güçlendirmek yerine halkına güç veren, güçlendiren bir adam olmayı seçti… Zira “baş adam” olmakla “işin başında” olmak farklı şeylerdi ve Hz. Yusuf bu gerçeği çok iyi görmekteydi… Tarih boyunca hep “baş adamlar” iş başına getirdikleri “yanlış adamların” faturasını ödemişlerdi… Onun için “baş olmak” değil “iş başında” olmak, “işi ehline bırakmak” önem arz eder…

Hz. Yusuf bir anda yokluktan varlığa, zindandan saraya, kölelikten efendiliğe geçti… Ama bu geçiş sürecinde imanından, onurundan, kimliğinden ve kişiliğinden geçmedi… Zira zor dönemlerde yamulmayanlar feraha kavuştuklarında da yamulmazlar… Hz. Yusuf’un hızlı büyümesi ve devlette üst görevlere gelmesi onu farklı bir kişilik yapmadı… Hz. Yusuf, geldiği yeri, geçirdiği evreleri unutmadı, geçmişine sırtını dönmedi ve ulaştığı mevkiyi Allah’ın bir lütfu olarak gördü ve öyle yaşadı….

Hz. Yusuf, felaket dönemi olan kıtlık döneminde kendisine düşmanlık edenlere düşmanlık etmedi, intikam peşine düşmedi, eline geçirdiği fırsatı aleyhte kullanmadı ve bizlere; “felaket dönemlerinde didişmeyi değil dayanışmayı, kavgayı değil yardımlaşmayı, hesaplaşmayı değil helalleşmeyi öncelememiz gerektiği” mesajını vermiş oldu…

Hz. Yusuf, kendi kardeşlerine dahi beytülmali sonuna kadar açmadı, hak etmedikleri zahireyi vermedi, herkese aynı davrandı… Karşılığını getirmedikleri müddetçe kardeşlerine zahire vermedi… Çünkü o hazinenin sahibi değil sadece bekçisiydi ve herkese eşit muamele etmeliydi… Yandaşa, arkadaşa, dosta, akrabaya, kardeşe vs. herkese hak ettiğini vermek ona görevdi… Hz. Yusuf hazineyi öyle kontrol etti ki hem ülkesinin halkını doyurdu hem de civar memleketlerin ihtiyaçlarını karşıladı…

Hz. Yusuf, hazinenin başına geçer geçmez bolluk dönemlerini değerlendirdi ve kıtlık dönemlerinin önlemini aldı… Bolluk döneminde gelen geliri savurmadı, sağa sola dağıtmadı, israfa meydan vermedi, geleceğin önlemini aldı… Zira gelecek hesabı yapmayan her lider halkını felakete sürükler… Bir ülkenin kalkınmışlığı ve gücü bolluk dönemlerinde değil zorluk dönemlerinde belli olur…

Hz. Yusuf’un ekonomi planlaması ülkesini yedi yıllık kıtlık felaketinden kurtardı ve ülkeyi aydınlık yarınlara ulaştırdı… Kral ve Hz. Yusuf bizlere; “geleceği okumayan, ülkesini tanımayan, kaynakları değerlendirmeyen, hortumlamaları durdurmayan, israfı önlemeyen, halkının tek bir ferdi aç kalmayıncaya dek yersiz ve gereksiz harcamalarda bulunmayan, yiyicileri devletin kapısından uzaklaştırmayan, devlet malını öz malından daha çok önemsemeyen, ehil insanları iş başına getirmeyen, devletin imkanlarını birilerine peşkeş çeken her liderin ülkesini karanlık günlere götüreceği” mesajını vermiş oldular…

Yusuf’u kurtların yediğini söyleyenler kurdukları “Kurtlar Sofrası”nın bozulmasını istemeyenlerdir… Yusuf, hep “Kurtlar Sofrası”nın kurbanı olmuştu… Eline imkan geçtiğinde ise “Kurtlar Sofrası”nı dağıttı ve bir daha kurulmasına izin vermedi, halkı “Kutlu Sofra”ya, “Adalet Sarayı”na davet etti…

Unutmayın! Hz. Yusuf gibi bizlere de görevdir “KURTLAR SOFRASI”nı dağıtmak…

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.