islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,0973
EURO
38,0933
ALTIN
2.874,79
BIST
9.900,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C
Salı Az Bulutlu
27°C
Çarşamba Az Bulutlu
27°C

YÜZDE YÜZ KORUYUCU YÖNTEM YOKTUR

YÜZDE YÜZ KORUYUCU YÖNTEM YOKTUR
21 Eylül 2024 12:17
A+
A-

{ Hürriyet’te “Bazı kadınlar tüplerini bağlatmasına rağmen nasıl hamile kalıyor?” başlıklı uzun mu uzun bir yazı yayınlandı. Bu yazıda

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolog Dr. Kağan Kocatepe’nin şu tespitinin son derece ilginç ilginç bulduk:

HİÇBİR YÖNTEM %100 KORUYUCU DEĞİLDİR

Hiçbir yöntemin %100 koruyucu olmadığının altını çizen Kocatepe, kadın organizmasının gebe kalmak için mükemmel bir mekanizmayla donatılmış olduğunu, bunu engellemek için yapılan her girişimin başarısız olma riskinin her zaman bulunduğunu dile getirdi. }

İSLAM ÇOCUK SAHİBİ OLMAYA YÖNLENDİRİR

Hiçbir yöntemin %100 koruyucu olmadığına göre  “Koruyu yöntemler baş vurmak çocuk olmasını engeller mi!” sorusunu sormak gerekir. Ali Rıza Demircan hocamız konuyu İslâm’a Göre Cinsel Hayat isimli eserinde enine boyuna inceler. Biz okuyucuyu giriş kısmından bir bölümü alıntılayarak oraya yönlendirmek istiyoruz:

Cinsel nitelikli haramlardan korunmak ve yalnızlığı giderecek bir hayat arkadaşı edinmek gibi amaçlarla evlenilebilirse de, evliliğin ana amaçlarından biri de hiç şüphesiz çocuk sahibi olmaktır.

İnsanlığın devamının üreme kanununa bağlanması, insanın her an ilişkide bulunabilen, dölleyebilen ve döllenebilen bir kıvamda yaratılmış olması da bu ana amaca dönüktür.

Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz, evlenecek erkekler ve kadınların zinâdan uzak olmaları şartını belirlerken onları “Ğayru müsafihin ve Ğayru müsafihat/akıtmayan erkekler ve akıtmayan kadınlar” olarak niteler; onların zinâcılar gibi çocuk oluşumunu engellemek için spermleri ve yumurtalarını boşa akıtıp tüketmeyenler olarak över. (Nisâ 24-25, Mâide 5)

Rabbimiz aktif eşcinsel erkekleri de hayat maddesini israf edenler olarak şiddetle yerer. (Zariyat 34) Evlilikte başlıca amaç çocuk olduğu için Yüce Mevlâmız Bakara Sûresi’nin 223. âyetinde kadın eşlerimizi tarla olarak vasıflandırarak şöyle buyurmuştur:

Kadınlarınız sizin tarlanız; ürün alabileceğiniz eşlerinizdir. O hade ürün verici ön organlarından dilediğiniz gibi ilişkiye gire­bilirsiniz..[1]

Tarlanın sürülme amacının ekin olması ne derece tabîi ise, eşle ilişki amacının çocuk olması da o derece doğaldır. Ramazan gece­lerinde cinsel ilişkinin helâl kılındığını açıklayan Bakara Sûresi’nin 187. âyetinde “.. Şimdi kadınlarınıza yaklaşın. Allah’ın sizin için ya­zıp takdir ettiği (çocukları) taleb edin..” buyrulması da ana amacın çocuk edinilmesi olduğuna işarettir.

Bu sebeble İslâm Dîni, döllemeyi engelleyici kısırlaştırmaktan menetmiş ve doğal olmayan korunma yöntemlerinden kaçınılmasını öğütlemiş ve emretmiştir.

Gerek dışa boşalma yoluyla ve gerekse diğer yollarla korunmak, hiç şüphesiz kısa veya uzun vadede cinsel mutluluğu da olumsuz yönde etkileyecek cinsel davranışlardandır.

Ekonomik sıkıntıdan uzak rahat bir hayat yaşamak, sıhhati/sağ­lığı ve güzelliği uzun süre korumak ve dengeli toplum kalkınmasına hizmet etmek vs. gibi amaçlarla koruyucu tedbirlere başvurmak, İs­lâm ülkelerinde de giderek yaygınlaşan bir manevî hastalık olmuştur.

Başta rahim (vagina) dışına boşalma olmak üzere, rahim yolu la­vajı, kapsüller, merhemler, rahim yolu peserleri, spiral ve prezervatif kullanımı gibi çok değişik uygulamalarla yapılan korunma, insan cinselliği üzerinde oluşturulmuş cinsel mutluluğu kısıtlayıcı ve gide­rici bir zulümdür ve ana konumuz olan cinsellikle çok yakından ilgilidir.

Ne var ki insanlar kendi aleyhlerine  işledikleri bu zulmün farkında bile değillerdir…”

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

[1] Kadınların tarla olarak nitelenmesi, evlililğin ve ilşkinin amacına dikkatlerimizi çekmek içindir. Müfessir Mevdûdî bu âyetin açıklamasında şöyle der:

Kadınla erkek arasındaki ilişki tarla ile çiftçi arasındaki ilişki kadar ciddidir. Çiftçi tarlasına sadece hoşlandığı için değil, onu ekmek ve ürün almak için de gider. Aynı şekilde bir erkek de karısına çocuk üretmek amacıyla yaklaşmalıdır. Allah’ın Kanunu tarlanın ekim metoduyla ilgilenmez, fakat çiftçiden ekmek için başka yere değil, kendi tarlasına ve üretim için gitmesini ister. (Bak. Tefhimu’l-Kur’ân, Bakara 123)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.