Müslümanları birbirlerinin kardeşleri ve dostları olarak duyuran İslâm dini, onların yardımlaşmalarını da emir buyurmuştur. Kulluk çizgisi üzerinde ve insanın yararına olabilecek bütün alanlarda gerçekleştirilmesi gereken yardımlaşma, farz bir görevdir. (Maide 2)
Pek çok türü olan bu ilâhî görevin bir nevi de, Müslüman mazlumlarla ve zâlimlerle yardımlaşmaktır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), mazlumların yanı sıra zâlimlerle yardımlaşmayı da içine alan emirlerinde şöyle buyurmuşlardır;
“Zâlim de olsa mazlum da olsa, mü’min kardeşine yardım et.”
Bu emre muhatap olan Müslümanlardan biri sorar;
“- Ey Allah’ın Elçisi! Mü’min kardeşime mazlumken yardım ederim. Bunu anlarım, ama zâlimken ona nasıl yardım ederim?
– Onun zulmetmesine engel olursun. Zulmüne mani olmak ona yardım etmektir.”
Zulmün anlamı ve türleri
Zulüm; Allah’a ait olan vasıfları, insanlara ve kurumlara yamamak olan Şirk’ten, fertlerin ve toplumun haklarına tecavüz etmeye ve de yüklendiğimiz ilâhî görevleri yapmamaktan yasaklandığımız ilâhî haramları işlemeye kadar pek çok çeşidi içerir.
Mazlûm kimdir ve ona nasıl yardım edilebilir?
Mazlum, ücreti kısılan, ödenmeyen veya haksız olarak işten atılan bir işçi veya yükselmesi engellenen ve sürgün edilen bir memur olabilir. Onlara yardım, mümkün olan kişisel veya kurumsal atılımlarla, mağduriyetlerinin giderilmesidir.
Mazlum, yaralı bir kişi olarak karşımıza çıkabilir. Ona yardın, onu bir hastaneye ulaştırmaktır.
Mazlum; özbeöz hakkını kanıtlayamayan bir mağdur olarak görülebilir. Ona yardım, yönlendirme, aracılık yapma, şahitlikte bulunma gibi çeşitlilik arz edebilir.
Mazlum, özel hayatına müdahale edilen, telefonları dinlenen, tehdit edilen, resmi kurumlarca işkenceye uğratılan bir insan olabilir. Ona yardım, ilgilileri bilgilendirme, toplumu demokratik yöntemlerle harekete geçirme şeklinde yapılabilir.
Mazlum; göçe mecbur bırakılmış bir mülteci, hukuksuz kanunların mahkum ettiği bir tutuklu olabilir. Onlara yardım, şartların gerektirdiği konut, eşya, parasal ve psikolojik yardım olabilir.
Mazlum, inancını yaşamak istediği için örneğin; örtülü olduğu, namaz kıldığı, alkol almadığı için okulundan uzaklaştırılan, kurumundan atılan bir kişi olabilir. Onlara yardım da ilgilileri uyarmak demokratik baskı grupları oluşturmak, iş vermek, yasalar hazırlamak olabilir.
Zâlim kimdir ve ona nasıl yardım edilebilir?
Zâlim; karaborsacı olabilir. Ona yardım, uyararak, söz geçirilemiyorsa ihbar ederek zulmünü engellemektir.
Zâlim; sarhoş veya hızlı araba kullanan bir kişi ise ona yardım, kuralları hatırlatma, yetkili isek ceza kesmektir.
Zâlim; kanunsuz yetki kullanan bir siyasî, bir idareci olabilir. Ona yardım, öğüt vermek, yargıya başvurmak, daha üst mercilere şikayet etmek, toplumsal bilinci harekete getirmekle yapılabilir.
Zâlim; çıkar için, makam için ve de şöhret için ilâhî hakikatleri gizleyen veya saptıran bir ilâhiyatçı, gerçekleri örten bir bilim adamı olabilir. Onlara yardım, öğüt vermek, yanlışlarını düzeltmek, halkı bilgilendirmek ve kanıtları varsa art niyetlerini belgelemektir.
Zâlim; kişisel haklara mütecaviz bir fert veya medya mensubu, şu veya bu sebeple adaletsiz kararlar alan bir hakim olarak da karşımıza çıkabilir. Onlara yardım, haksızlıklarını dile getirerek, hukuki yollara başvurarak zulüm yapamaz duruma getirmektir.
Zâlim; bilinçli mü’minlerin nakdi yardımları ve de oylarıyla oluşturduğu imkânları gerçek ve yaygın istişareden yoksun, bencil ve muhteris eylemleriyle harcayan, dâvâ adamı görüntülü kişi olabilir. Ona yardım, yapılanın yanlışlığını ihlasla açıklamak, mü’minlere hıyanet olan bu zulmü yapamamaları için tepkilerimiz ve oylarımızla yetkilerini elinden almaktır.
Zâlim; namaz ve zekât gibi ilâhî emirleri, içki ve faiz gibi kutsal yasakları çiğneyen, nefsine acımasız kişi olabilir. Ona yardım, örnek olmak, sabırla güzel öğüt vermek ve zaman zaman da tavır koymaktır.
Yasalar ve kurumlar da zâlimleşebilir
Verilen misallerden anlaşılacağı üzere zâlimler, fertler olabildiği gibi kurumlar, yasalar, hükümetler ve muhalefet grupları da olabilmektedir. Bu sebeple mazlumlara ve zâlimlere yardım, fertlerin güç sınırlarını da aşabilmektedir.
Yardım görevimizi yapabilmek için ferdi atılımlar yanı sıra, çok güçlü demokratik baskı grupları, sivil örgütler kurmak ve desteklemek gerekir. Sivil örgütler oluşturma ve yaşatmanın farz görevimiz olduğunu da unutmamalıyız.(Âl-i İmrân 3/104)
Zâlime yardım önceliklidir
Bilmemiz gereken pek önemli bir husus da, zâlime yardımın, yani onun zulmünü engellemenin, mazluma yardımdan öncelikli olduğu gerçeğidir. Zira zâlimin zulmünü engellemek, mazluma yardımdır. Bir diğer önemli sebep de, mazlumun uğradığı zulüm yalnızca dünyasını etkilerken, zâlimin zulmü ise onun hem dünyasını etkiler, hem de âhiret azabını örgüler. Dünya elemleri geçici, “Korkudan gözlerin yuvalarında dona kalacağı” âhiret azabı ise süreklidir.
Yazımızı bir hadis-i şerifle bitiriyorum;
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Zulme uğradığında onu yardımsız bırakmaz. Mü’min kardeşinin ihtiyacını giderenin, Allah ihtiyacını giderir. Müminin bir sıkıntısını giderenin Allah, Kıyâmet Günü uğrayacağı sıkıntılarından birini giderir. Onun ayıbını örtenin de Allah Kıyâmet Günü ayıbını örter.”
Ali Rıza DEMİRCAN