Bir yolcuyum ben. Bir zaman yolcusuyum. Ne zaman başladığımı tam olarak bilmediğim ama yolculuğu asırlardır devam eden bir yolcuyum. Her yıl bu muazzam yolculuğu büyük bir keyifle tekrarlarım. Yorucu ve uzun yolculuğum esnasında bir müddet sevdiğim ve beni çok seven insanlara misafir olurum. Ancak misafirliğim esnasında biraz yavaşlıyor gibi görünsem de sessiz sessiz sürdürürüm yolculuğu. Uzun süreceği düşünülen misafirliğim tahmin edilenden daha hızlı geçer. Sebebi de geldiğim için şenlik tadında yapılan etkinliklerdir kanaatimce. Bu nedenle ayrıldıktan sonra ardımdan üzülenlerin çok olduğunu da bilirim.
Beni bekleyenler var biliyorum. Özlemle, hasretle, umutla yolumu gözleyenler var. En çok da çocuklar gözler yolumu. Kimi meraktan kimi önceki misafirliğime tanık olanların anlattıklarının doğruluğunu test etmek düşüncesiyle bekler yolumu. Bazı çocuklar içinse ben geldim diye gece yapılan temcit etkinliğidir. Bu, onlar için farklı ve eğlenceli bir etkinliktir. Muhabbetim herkesi kucaklar, dersem biraz abartmış olurum belki ama inanın beni bilen ve kavuşmak için gün sayanlar için muhabbetim keyif vericidir. Misafirliğimi çocukların biraz daha sevmelerinin bir nedeni de geldiğimde onların biraz daha özgür davranmalarına izin verilmesidir. Çoğu zaman istekleri emir telakki edilerek yerine getirilir oralarda bulunduğum zamanlarda.
Esasen yolculuğu tek başıma yapmıyorum. On bir arkadaşım daha var. Birbirimizden ayrılmadan, düzenli aralıklarla ve sıramızı bozmadan sürdürürüz yolculuğu. Kozmik bir sıralanış var aramızda. Öyle bir sıralanmışız ki kimin önde kimin arkada olduğuna biz karar veremiyoruz ancak dışardan bakanlar kendilerince bir sıraya da koymuşlar bizi. Bu durumdan şikâyetçi değiliz. Zaten ne fark eder ki. Biz yerimizi biliyoruz ve o sıraya göre sürdürüyoruz yolculuğumuzu. Ama bir sır vereyim size. Bu zaman yolcuları içinde en çok sevilen benim kanaatimce. Nerden mi biliyorum? Yukarıda da belirttim ya beni bekleyenler, yolumu gözleyenler var. Hatta geleceğim diye çok ciddi hazırlıklar yapanlar olduğunu da çok iyi biliyorum. Üstelik geldiğimde herkes aynı sevinci yaşasın diye yaptığı hazırlıkları başkaları ile cömertçe paylaşanlar bile var. O yüzden dostlarımın içinde farklı bir yerimin olduğuna inanıyorum. Beni tanıdığınızda bunu sizin de onaylayacağınızı düşünüyorum.
Beni bu kadar seven varken onlara şahsen kavuşmadan önce önden bir iki dostumu gönderiyorum daima. Bunun farkında olanlar, o dostlarımı da el üstünde tutarlar. Onlara hizmette kusur etmezler. Benim haberci arkadaşlarımı da çeşitli etkinliklerle mutlu etmeye gayret ederler. Böylesi güzel haberler bana ulaştığında çok memnun olurum. Bir an önce onlara kavuşmak için gayret ederim ben de. Bu yıl, sevdiklerimle ve beni sevenlerle kavuşmaya beni coşkuyla karşılamalarına az bir zaman kala çok sevildiğimi bildiğim Türkiye’de üst üste felaketler yaşandı. Depremler, seller coşkumuzu yarım bıraktı. Çok ama çok insan hayatını kaybetti. Yüzbinlerce insan evsiz, barksız kaldı. Çocuklar yetim ve öksüz, şehirler ıssız oldu. Bütün bu acıları toparlamak çok uzun zaman alacak, onu da biliyorum.
Şimdi sevenlerimizden afetzede kardeşleri için yeniden fedakârlıklar yapmalarını bekliyoruz ben ve diğer zaman yolcusu dostlarım. Geldim diye yapacakları her etkinliğin aynısını kardeşleri için de yapsınlar. ‘Bir bana, bir kardeşime’ diyerek acılarına da kardeş olduklarını ilan etsinler. Cahit ZARİFOĞLU’nun ‘ Sıcak ilişkiler adına davet alıyorum/ Biraz kan ve ilik hızlandırıcı olarak./ Kardeşim dedim/ Acılarıma da ortak olur musun? …/ Bir gözyaşı gibi /Sarktı, dolandı kalp ağrısına leylaklar.’’ dizelerinin sıcaklığında pekiştirsinler kardeşliklerini.
Sanırım tandınız beni. Ben zaman yolcusu Ramazan’ım. Oruç ibadetinin bende eda edilmesi farz kılınan ay. Bu nedenle de ’On bir ayın sultanı’ diye adlandırdığınız Ramazan. Her yıl sevinçle ancak bu yıl hüzünle karşılanan Ramazan’ım. İki bin yirmi üç yılının Ramazanı. Acılar, yokluklar, yoksunluklar içine geldim bu yıl. Ancak inananların kardeşliğinden şüphe duymuyorum. Hemen herkesin bu yıl; şatafatlı iftarlardan, lüksten ve israftan kaçınarak kardeşlerinin yaralarını sarma gayretlerini arttıracaklarına yürekten inanıyorum. Bu yıl yaraları saralım ki ‘Samanyolunda Ziyafet’imiz şenlensin. Tebessümler, gülücükler dört bir yana savrulsun. Her bir yanı imar edilsin viran şehirlerin. Her bir gönle sımsıcak dokunulsun.
Öyleyse haydi yürekten haykıralım Sezai KARAKOÇ’un şu dizelerini: ‘’Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslâm baharı! /Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından/ Kevser içir, abıhayat boşalt kristal bardağından/ Susamış ufuklara, insan kalbinin ufuklarına ‘’ Evet, zaman durmaz ve yolcu yolunda gerek. Hızla yol almalıyım ki ardımdan Bayram gelsin. Bütün güzelliği, sevinci ve tatlılığıyla gelsin. Gelsin ki acılar son bulsun. Dinsin hüzün senfonisi. Gönül coğrafyamıza, memleketimize ve naz makamındaki tüm gönüllere bayram coşkusu dolsun. Ve unutmayalım özellikle bu yıl ramazanda ilkemiz şu olsun: Bir bana, bir kardeşime… EYYUP YÜKSEL
👍
Hocam Ramazan ayı bu kadar mı fasih ve sarih anlatılır.Tebrikler 👍👏
Kıymetli hocam yorumlarının devamını bekliyorum.
Ellerine Yüreğine sağlık