Bazı önemli hususiyetlerini açıklamaya çalıştığımız zekât ziraî mahsuller, hayvanlar, madenler, ticaret malları, hisse senetleri, altın ve gümüşler, fabrika ve apartman gelirleri üzerinden değişik yüzdelerle verilir. Mesela sermaye kazanç ikilisinden kırkta bir, kira gelirlerden yirmide bir, toprak ürünlerinden onda bir ve madenlerden beşte bir nispetlerinde verilir.
Dinimizde zekâtın büyük ölçüde her bir cins maldan ve değişik yüzdelerle verilmesi her türlü malda fakirlerin ve âcizlerin de hakları olduğunu göstermektedir. Zenginin kullandığı her mal da fakirin de hakkı vardır. Buna göre gömlek üretiyorsan, gömlek verirsin, ayakkabı üretiyorsan ayakkabı verirsin, tarım ürünleri üretiyorsan, onlardan verirsin. Özetlersek hangi bir malı üretiyorsan, o maldan verirsin zekâtını.
-Yeri geldi aktarayım- bazı kardeşlerimiz örneğin şöyle diyorlar: Hocam elimizde yüzlerce elbise var, bir o kadar ilmi-dîni kitap var, pek çok şişe zeytinyağı var ama verilecek para yok. Bu sebeple zekât veremiyoruz.
Kardeşlerim! Paranın olmasına gerek yok. Bu durumda elbise, hitap ve zeytinyağı olarak zekât verirsin. Zaten asıl olan ürettiğin maldan zekâtını vermektir. İslam âlimleri fakirler lehine de kolaylık olsun diye zekâtın parasal karşılıklarla da verilebileceği içtihadında bulunmuşlardır.
Sevgili kardeşlerim; zekâtın inkârı kâfirliğe, ihmali azaba götürür. Pek çoğumuzun, zaman zaman okuduğumuz Yasin sûresinin 49. âyetinde bize bir kâfir mantığı şöylece açıklanmaktadır:
“ Onlara Allah’ın size verdiği rızıklardan; ‘Ne duruyorsunuz, veriniz’ denildiği zaman Yaradan’ı ve O’nun zekâtla alakalı buyruklarını tanımayan kâfirler müminlere şöyle derler:
Allah’ın dileseydi zenginleştireceği, yedirip doyuracağı kişileri biz mi doyuracağız? “
Bu mantık kâfir mantığıdır. Çünkü bütün nimetler Mevla’mızdandır. Sakın ha benim aklım dememeliyiz. Benim atılım gücüm dememeliyiz. Benim çalışmam dememeliyiz. Aklı da veren Allah’tır. Atılım gücünü veren de Allah’tır. Çalışma zevkini veren de O’dur. O, vermek istediği için sebepleri de ihsan eder. Dolayısıyla müminin mantığı “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk / Rabbim emret; Emrini dinlemeye ve uygulamaya hazırım .” şeklinde daima teslimiyet ve tevazu olmalıdır.
Bu “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” şeklinde Telbiye zikri/duası haccın ihram haline özgü ise de mânası düşünülerek her zaman getirilebilir. Mümin hayatın her anı ve safhasında “Lebeyk/Emret Rabbim” demelidir. Şöylece de düşünmelidir: Benim gibi nice akıllılar, nice atılım yapanlar ve nice çalışanlar var, var ama günlük zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.
Aziz Kardeşlerim! Kişi “Zekât da ne oluyor/Niçin zekât vereceğim,” dediği an Yaradan’ın buyruğunu tanımadığı için kâfir olur.
Burada ürpertecek bir gerçeğe işaret etmek istiyorum. Âhiret’e imansızlıkla, zekatsızlık Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık bir arada zikredilir. Zekâtsızlık, -Allah korusun- kafirliğe açık bir yoldur. Ebedî hayatı mahveder. Bakınız Fussilet sûresinde ne buyruluyor: “Uğrayacakları azaplardan ötürü Allah’a ortak koşanlara yazıklar olsun, zekâtı vermeyenler ve âhirete inanmayanlar da
onlardır.” Evet, zekatsızlıkla ahirete imansızlık arsında sıkı bir rabıta vardır. Namazsızlıkla da böylesi bir bağlantı vardır. Bunun içindir ki Kur’ân’da Hak’ka Allah’a yönelik namazla Halk’a dönük zekât genelde bir arada zikredilir.
Sevgili kardeşlerim! Zekâtın verilmemesi veya verilmesinde ihmal gösterilmesi de azaba götürebilir. Zek’atsızlığın İslam toplumunda cezası da vardır.. Vermediğin zekât alınır, bir de vermen gereken zekatın bir misli de ceza kesilir.
Zekât vermemenin bir de Cehennemî cezası vardır. Rabbimiz bu cezaya ilişkin olarak bizleri Tevbe sûresinin 34 ile 35. âyetlerinde şöyle uyarmaktadır: “…Altın ve gümüşü biriktirerek saklayan ve onları Allah yolunda harcamayan kimseleri acıklı bir azab ile uyar ey Peygamber. Zekâtı verilmeyerek biriktirilen malların cehennem ateşinde kızdırılacağı kıyamet gününde, onların alınları, yanları ve sırtları kızdırılan bu mallarla dağlanacak ve onlara şöyle denecektir: İşte nefisleriniz için sakladıklarınız. Artık topladıklarınızın acısını tadın bakalım.”
Kardeşlerim; Hayvanlarla ilgili çalışmamı yaparken bir konu dikkatimi çekmişti de kendi kendime sormuştum; Bu görüntüleri bile dehşet veren zehirli kobralar niçin yaratıldı? Meğer zekatsızlığımız sebebiyle uğrayabileceğimiz azabın büyüklüğünü kavratıcı mühim bir faydası varmış. Bunu Allah’ın Resûlü’nün aşağıda naklediğimiz hadisinden öğrenenebiliyoruz. Salât üzerine
olsun Peygamberimiz şöyle buyurur: “Allah’ın kendisine verdiği malların zekâtını vermeyen kişinin Kıyamet Günü’nde vermediği zekâtları, korkunç bir yılana dönüştürülür. O
yılan kişiyi çenesinden yakalar ve ona ‘işte ben senin zekâtını vermediğin malınım, ben senin hazinenim’ der.”
Zekat vermemezlik bizi azaba götürdüğü gibi zekât vericilik de Cennet’e götürür. Rabbimizin hiç bir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kalbin tasavvur edemeyeceği Ebedî Cennet nimetlerine götürür. Bu gerçeği de Kur’an-ı Kerim’de cennete girecekleri açıklanan Müslümanların bildirilen ana vasıflarının iman, namaz ve zekât olmasından öğreniyoruz. Biz teberrüken Ra’d sûresinin 24 ile 24. âyetlerinin anlamını vermekle yetinelim:
Aziz kardeşlerim; Unutmayınız, fakirler almaya muhtaçtır ama mal varlığı olanlar vermeye daha çok muhtaçtır. En Ziyade Kayba Uğrayacaklar Unutmayınız, zekatını verebildiğiniz mallar sizin mallarınızdır. Diğerleri varislere bırakacaklarınızdır. Unutmayınız, zekâtı vermemek Cehennem’e vermek de Cennet’e götürür. Sizlere namazı bir daha hatırlatıyor ve bir hadisle sohbetimizi bitiriyorum. Sahâbi Ebuzer Hz Peygamberlerle aralarında geçen konuşmayı şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber Kâbe’nin gölgesinde oturuyorken beni görünce şöyle dedi: Kâbe’nin Rabbi olan Allah’a yemin ederim ki en ziyade kayba uğrayacak kişiler onlardır. Ben de sordum:-Ya Rasûlallah; anam babam sana feda olsun. Kıyamet Günü’nde en ziyade zarara uğrayacaklar kimlerdir? Şöyle buyurdu:
-Onlar, önünden, arkasından, sağından ve solundan devamlı verebilenler müstesna, malları çokça olanlardır. En ziyade kayba uğrayacak olanlar zekâtlarını vermedikleri çokça mallara sahip olanlardır. Hepinize hayırlar, huzurlar dolu ömürler niyaz ederim aziz kardeşlerim.
Ali Rıza Demircan
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…