Zihinsel engelli çocukların biyolojik anlamda cinsel gelişimi, istisnalar hariç, diğer çocuklardan farksız ve zekâ seviyelerinden bağımsız olarak gerçekleşmektedir. Zihinsel engellileri bedenî rahatsızlığı olanlardan ayıran en önemli unsur, kişinin bütün aklî imgelerinin oluşturduğu zihnî varlığının (şuur, mantık, idrak, tefekkür vb.) az gelişmiş olduğudur. Değişik sebeplerden dolayı zekâ gelişiminde meydana gelen yavaşlama, duraklama ve gerileme sonucu kişinin tutum ve davranışlarının yanında sosyal uyumunda ve bu çerçevede psiko-sosyal ve cinsel hayatında da bazı sorunlar çıkabilmektedir.
Cinsel sorunlar, kişinin zekâ düzeyine ve dolayısıyla eğitilebilir ve öğretilebilir durumuna göre değişik boyutlara ulaşmaktadır. Cinsel sorunların en yoğun olarak yaşandığı dönem, cinsel kimliğin elde edildiği gençlik dönemidir. Bu durum, zihinsel engelli olsun veya olmasın, bütün çocuklar için geçerlidir. Çocukluktan gençliğe dönüşüm sürecinde ahenk içinde olan çocuğun beden yapısı, hızlı bir şekilde değişmektedir. Ancak, tam bu dönemde zihnî ve hissî değişim, çoğu kez aynı hız ile gelişmemektedir. Zihnî ve hissî değişimin hızı, bedenî değişiminkine yaklaşamadığı içindir ki, bu dönemde buluğ ile ilgili psiko-sosyal sorunlar yaşanmaktadır.
Erken yaşlarda oluşan bedenî olgunluk ile zihnî-psikolojik gelişim arasındaki mesafenin büyüklüğüne göre de davranış bozuklukları artmaktadır. Bu durum, özellikle ileri derecede zihinsel engelli çocuklar için geçerlidir. Cinsel dürtülerin gün ışığına çıkması ve kontrol altına alınamamasından kaynaklanan huzursuzluk, huysuzluk, tahmin edilemeyen ani hareketler ve motorik bozukluklar, davranış bozuklukları kapsamında görülen bazı somut örneklerdir.
Bazı aileler, cinsel gelişim döneminde yaşanan bu davranışsal değişim karşısında hem çaresiz kalmakta, hem de bu durumu kabullenememekte. Bedenen güçlü olması hasebiyle, müdahale ve etkileme biçimleri de bu dönemde zorlaşmaktadır. Bu dönemde artık çocukluk döneminin kapandığını ve gençlik çağının başladığını kabul etmenin ötesinde başka bir çıkar yol yoktur. Ebeveynlere ve eğitimcilere bu dönemde düşen görev, zihinsel engelli kişinin hem genel sosyal ahlâk anlayışının dışına çıkmamasını sağlamak, hem de bağımsızlığını ve mahremiyetini korumak olacaktır. Bu dengenin kurulmasına yönelik sarf edilen çabanın karşısında elbette birçok zorluk ortaya çıkacaktır, ancak sabır ve hoşgörü çerçevesinde zihinsel engelle gence dostane ve samimî bir yaklaşım tarzı sergilemekle bu dengenin zamanla oturması sağlanabilmektedir.
Cinselliğin birinci aşamasından ikinci aşamaya geçiş döneminde zihinsel engellilerin başka cinslerle tanışma arzusu karşısında ebeveynlerin ve eğitimcilerin manevî-fikrî desteğine ve refakatine ihtiyaç duymaktadırlar.
Zihinsel engelli gençler, bu süreçte cinsel güç yönden her ne kadar bedenî olgunluğa erişseler dahi zihnî olgunluktan her zaman mahrum kalacaklardır. Bu durum, gerek zihinsel engellilerin kendi aralarındaki, gerekse zihinsel engelliler ile engelli olmayan insanlar arasındaki sosyal ilişkileri güçleştirmektedir. Zihinsel engellilerin ekseriyeti, başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekmekte ve belirli durumların ve özelliklerini tam olarak anlayamamaktadır. Meseleleri değerlendiremedikleri için de çoğu kez uygun olmayan bir davranış biçimi ortaya sermektedirler. Bu dönemde bazen aşırı bir biçimde cinsel arzuları tatmin etme ihtiyacı ortaya çıkabilmektedir.
Gerek zihinsel engelli, gerekse diğer gençlerde yaşanan bu talep yoğunluğu, tabiî bir gelişim süreci olarak değerlendirilmeli, bundan dolayı da gençler ne cezalandırılmalı, ne de tahkir edilmelidir. Ebeveynler, kendi buluğ çağında yaşadıklarını hatırlamakla, meseleye daha hoşgörülü yaklaşabilirler.
Zihinsel Engellilere Yönelik Özel Cinsel Eğitim Nasıl Olmalıdır?
Diğer insanî ihtiyaçlarda olduğu gibi cinsellik alanında da kişilerin eğitim görmesi ve sosyo-kültürel ortama uygun olarak meşruiyet çerçevesinde cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, kişilerin psiko-sosyal gelişimini sağlayan önemli unsurlardandır.
Cinsellik konusu, eğitim açışından sadece cinsel teknik, ilişki ve üreme ile ilgili olmadığı gibi, şehvanî arzuların kontrol altına alınmasına yönelik öğretiden de ibaret değildir. Cinsel eğitim, çocuk ve gençlerin fizikî, hissî ve cinsel gelişimlerini anlamalarını, cinsel kimliklerini benimsemelerini ve cinsiyetlerine uygun bir davranış sergilemelerini amaçlamaktadır. Ayrıca, cinsel eğitim yoluyla cinsel anormalliklerin ve sapmaların da önüne geçilmek istenmektedir.
Cinsel tutum ve davranışların sosyal hayattaki yansımalarının bir göstergesi olması hasebiyle, cinsellik veya cinsel hayat, kültürel hayatın ve yaşama tarzının bir parçasıdır. Dolayısıyla, özel cinsel eğitimin asıl hedefi, cinsellik ile ilgili düşünce ve yaşama tarzının toplumun genel beklentileri ve dolayısıyla millî değerlerle örtüşmesidir.
Sosyal pedagoji alanına giren cinsel eğitim, özellikle buluğ çağına gelmiş zihinsel engelli çocuklar/gençler için ayrı bir önem taşımaktadır. Bu hususta birçok sorunla karşılaşan ve bazen de çaresiz kalan ebeveynlerin desteklenmesi kaçınılmazdır. Ancak, çoğu kez bu alanda tecrübeli sosyal eğitimciler bulunmadığından dolayı zihinsel engelli çocuk ve gençlerin cinsel sorunlarının çözümüne yönelik ciddî katkılar sağlanamamaktadır. Önemli olduğu kadar hassas ve suiistimale açık bir mesele olmasından dolayı da sorun, çoğu kez ya hiç gündeme gelmemekte (getirilmemekte), ya görmezlikten gelinmekte, ya da çözüme kavuşturulması bakımından zamana bırakılmaktadır.
Bilişsel gelişim süreçleri dışında zihinsel engelli çocuk ve gençlerin biyolojik gelişimleri, genelde diğerlerinden pek farklı olmamaktadır. Anlayacakları bir dilde kendilerine cinsiyet kimliklerine dair bilgiler verilmelidir. Diğer taraftan sosyal münasebet çerçevesinde cinsellik alanında doğabilecek risklere de işaret edilmeli ve kişilerin bu hususta duyarlı olmaları gerektiği telkin edilmelidir.
Zihinsel engellilerin en özel ve mahrem görünen durumlarıyla ilgilenilmesi, hayatın kuşatıcılığının bir gereği olarak bazen kaçınılmazdır. Bu durum özellikle cünüplük için söz konusudur. Uyku halinde (ihtilam) veya uyanıkken iradî olarak cinsî zevk vererek veya alarak şehvetle meninin gelmesi durumunda zihinsel engellinin cünüp duruma düştüğünü bilmesinde fayda vardır. Bu durumda kişinin, dinin bir gereği olarak bir an önce cünüplükten kurtulması, yani gusletmesi (boy abdesti alması) gerekmektedir. Zihinsel engelliler, cünüplüğün kişiye bazı sorumluluklar yüklediğini öğrenmeli ve maddî-manevî temizliğinin önemini bu şekilde öğrenmelidir. Öğretilebilir ve eğitilebilir düzeyde olan zihinsel engellilere bu konuları öğretmek zor olmasa gerek.
Prof. Dr. Ali SEYYAR