“Toplumların yok edilmesi” konusu, ilahi adaletin işleyişi ve haksızlıkla mücadele temasını içeren önemli bir dinî kavramdır. Kutsal kitaplarda sıklıkla ele alınan bu konu, özellikle Kuran’da pek çok kez vurgulanmıştır. Bu bağlamda Hûd sûresi 102. ve 103. ayetleri, Allah’ın haksızlık eden toplumları nasıl cezalandırdığına ve ahirette azaba uğramaktan korkanların ibret alması gereken olaylara ışık tutmaktadır. İlahi adalet; zulme maruz kalanları koruyan, haksızlığa meydan vermeyen ve herkesin eylemlerine karşı sorumlu olduğu bir düzene işaret etmektedir. Bu yazıda söz konusu iki ayete odaklanılarak, zulümleri nedeniyle toplumların cezalandırılması ve bu olayların ibret alınması açısından önemi vurgulanacaktır. Ayrıca, insanların hesap verecekleri ahiret gününe dair sahneler, tefsir literatürü çerçevesinde yorumlanacaktır. Amaçlanan şey, yanlışlar konusunda tarihin tekerrür etmemesine ve Allah’a kulluk bilincinin kuvvetlenmesine katkı sunmaktır.
Toplumların yok edilmesinin (helak) amacı, zulüm değil adaletin yerine gelmesidir: “Rabbin, haksızlık eden ülkeleri yakaladığında onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!” (Hûd 11/102). Ayette yüce Allah’ın “haksızlık eden ülkeleri” cezalandırmasından söz edilmesi, azabın gerekçesini ortaya koymaktadır. Ayette cezalandırılan “ülkeler”den söz edilmesi, “O kasabaya sor.” (Yûsuf 12/82) ayetindeki gibi o ülkelerden ziyade oralarda yaşayanları ifade etmektedir. Allah için “yakalayışı işte böyle” denilmesi, Hûd sûresinde bu ayetten önce helak edildikleri belirtilen toplumların cezalandırılma şekillerine dikkat çekmek amacına hizmet etmektedir. Yüce Allah; asi gelmelerine rağmen onlara süre vermiş ama onların alması gereken cezayı vermeyi ihmal etmemiştir. Yine ayette “onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir” denilerek Kur’an ayetlerinin inişinden itibaren her dönemdeki muhatapları, helak edilmiş toplumların acı sonundan ibret almaya davet edilmektedir. Aksi takdirde benzer bir son Kur’an’ın muhatapları olan insanları da beklemektedir. Ayetteki bu ifade ayrıca, Allah’ın cezalandırmasının insanlarınki ile kıyaslanamayacak şekilde olduğuna vurgu yapmaktadır. Kâfirlerin yapması gereken şey, “Yaşlanınca bakarız!” diye tövbeyi ertelememesidir. Yüce Allah, herhangi bir kişi ya da topluma yaşam süresi garantisi vermemiştir. Her insan, ölecek yaştadır ve tövbeye vakit kalmayabilir!
Helak yasasının uygulandığı toplumların kıssalarında bu kıssalardan haberdar olanlara nice dersler vardır: “İşte bunda, ahiret azabından korkanlar için elbette bir ibret vardır. O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün mutlaka görülecek bir gündür.” (Hûd 11/103). Ayette “İşte bunda” denilen kıssalardan ibret almak, cehenneme girmekten korkanlara nasip olur. Diğerleri ise “Sel, yangın, tufan vs. bunlar doğa olaylardır.” der ve ibret almaz. Kimi de tesadüf der geçer. Ayetteki “insanların bir araya toplandığı bir gün” hesap vermek üzere toplandıkları bir gündür. Ayetteki “gün”ün “o gün mutlaka görülecek bir gün” olması, o gün hesap vermekten kimsenin kaçamayacağına işaret etmektedir. O günün kimler tarafından görüleceğine bir sınırlama getirilmemesi, orada hesap verecek olan cinlerle birlikte meleklerin de hazır bulunacağını akla getirmektedir. Yani “Görmediğime inanmam!” diyenlerin ahireti dolayısıyla cennet ve cehennemi görme talepleri ahirette kesinlikle karşılanacaktır; ancak inkârlarının acı sonucundan kaçamayacaklardır. Ayetteki “görülecek gün”, şahitlik yapılacak gün olarak da anlaşılabilir. Yani o gün diller, eller, ayaklar şahitlik edecektir.
Görüldüğü gibi Allah’ın haksızlık edenleri cezalandırması, adaletin tecelli etmesi ve iyilikle kötülüğün birbirinden ayrılmasını beraberinde getirmektedir. Ele alınan Hûd sûresi ayetleri, geçmiş toplumların acı sonlarından ibret alınması gerektiğini ve ahirette hesap vereceğimiz gerçeğini hatırlatmaktadır. Bu ibret dolu mesajlar, insanlığın daha adil, merhametli ve saygılı bir toplum oluşturması için rehberlik etmektedir. Bu önemli kavramları hayatlarımıza entegre ederek, daha güzel bir dünya inşa etmeye çalışmalıyız. Allah’ın rızasını kazanmada, iç huzuru elde etmede, manevi gelişimimizde ve en önemlisi de ahirette kurtuluşa ulaşmamızda bu perspektif oldukça değerlidir.
Anahtar kelimeler: Kur’an, Tefsir, İlahi Adalet, Hesap Günü, İbret.